Aile, yalnız biyolojik bağın değil; güvenin, sevginin, merhametin ve imanın paylaşıldığı bir bağdır. Çocuğun ilk nefes aldığı, duygusal deneyimlerini yaşadığı ve hayata adım attığı yerdir. İnsanın kişiliği, karakteri ve özgüveni büyük ölçüde aile içinde şekillenir ve gelişir.1 Bu bağlamda aile; bireyin inancını, ahiret algısını ve Allah’la bağını da inşa eden manevi gelişim merkezidir. Dini yaşamın oluştuğu ve geliştiği ilk alan olmasıyla nesillere aktarılacak dini davranışların modellendiği bir ortamdır. Çocuk, dinle ilgili sözleri ilk olarak ailesinde duyar, tutum ve davranışlara da ilk orada şahit olur, benimser ve öğrenir. Doğuştan gelen din duygusunun erken-geç ortaya çıkmasında ve sağlıklı-sağlıksız gelişiminde, ailenin rolü belirleyicidir.2 Bu nedenle ailede din, merkezi bir konuma sahipse çocuğun inançları buna paralel olarak gelişir. Ancak ailenin dine karşı olumsuz bir dini tutumu varsa bu durum çocuğun dini gelişimini engeller.3 Dolayısıyla, aile ortamında verilen din eğitiminin şekli ve içeriği son derece önemlidir çünkü bu eğitimin ileride çocuğu dinden uzaklaştırma ya da onu kalıcı dini değerlere bağlama potansiyeli vardır.4
AİLEVİ TRAVMALARININ DİNİ İNANÇLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Aile içindeki bağlanma, bireylerde Allah ile kurulan bağı doğrudan doğruya etkilemektedir. Modern psikoloji, travmayı “kişinin anlam dünyasını sarsan olağanüstü etki” olarak tanımlar. Din psikolojisine göre ise bu sarsıntı yalnızca ruhsal değil, ilahi bağın zayıflaması anlamına gelir. Özellikle çocukluk döneminde ebeveynin ilgisizliği, şiddeti veya sevgisizliği çocuğun Allah’ı nasıl anlayacağını doğrudan etkiler. Çünkü çocuk için ilk otorite ilk şefkat kaynağı annesi ve babasıdır. Sevgiyle, merhametle yetişen çocukların Allah’a dair algısı da o ölçüde “Rahman ve Rahim” olur. Ancak travma yaşamış bireylerde Allah, cezalandıran veya uzak bir figür gibi algılanabilir. İnançlı bir ailede büyümelerine rağmen travma sonrası dini ibadetlerin onlara yardımcı olmadığı düşüncesiyle dini inançlarını sorgulayabilirler. Hatta kendilerini boşlukta hissederek başka bir dini anlayış geliştirme çabasına girebilmektedirler. Yahut bazı bireyler bu travmalarla başa çıkmak için aşırı dindarlığa yönelebilirler ve ibadetlere sıkı sıkıya bağlı kalmaya çalışabilirler. Bu durum, dini anlayış ve tutumda bireysel bir savunma mekanizmasının meydana gelmesine neden olabilir. İşte hadis-i şerifte de şöyle denilmiştir: “Her çocuğu, annesi İslam fıtratı üzere dünyaya getirir. Onun bu hali, konuşma çağına kadar devam eder. Sonra ebeveyni onu Hıristiyan, Yahudi, ateşperest veya müşrik yapar. Eğer anne babası Müslüman iseler çocuk da Müslüman olur.”5 Hadisin muhtevasından Allah’ın insanı İslam fıtratı üzere yarattığı ve bunun insana yakışan en güzel yönü olduğuna işaret vardır. Anlaşılması gereken diğer husus ise eğitilmesi mümkün olan insanın din eğitiminde en etkin faktörün aile olduğudur.
İslam, insanı yalnızca ibadet eden değil; anlam arayan, düşünen ve imanı derinlikli şekilde yaşayan bir varlık olarak görür. Aile içi travmaların izleri ancak bu anlamı yeniden inşa ederek silinebilir. Bu noktada aileye sadece koruyan değil, kurtaran ve yönlendiren bir misyon yüklenmelidir. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de: “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun”6 buyurmaktadır.
Bu ayet ve hadisler, aile sorumluluğunun ne kadar derin olduğunu ortaya koyar. Çünkü aile, sadece bir yaşam alanı değil, aynı zamanda iman, merhamet ve sabır gibi değerlerin öğrenildiği bir mekteptir. Peygamber Efendimizin yaklaşımına bakıldığında aile içindeki huzur, sevgi ve şefkatin dini inançlarla ne denli örtüştüğü görülür. O, çocuklarını her zaman nazikçe sevmiş, onlara İslam’ın değerlerini, sabır ve merhametle öğretmiştir.
Aile açısından dikkat edilmesi gereken bazı hususları şu şekilde sayabiliriz:
1. Evde Allah’ı Tanıtan Sohbetler Düzenlemek: Aile içinde Allah’ın yaratan, rızık veren, hükmeden ve her şeyin sahibi olduğunu anlatan sohbetler yapılmalıdır. Özellikle çocuklara, Allah’ın kudreti ve merhameti üzerine basit ve anlaşılır örneklerle açıklamalar yaparak O’nun büyüklüğünü sevdiren bir ortam oluşturulmalıdır. “Allah her şeyin sahibidir, her iş O’nun izniyle olur” ifadeleriyle Allah’ı tanımanın ve sevmenin temelleri atılabilir.
2. İmanın Göstergesi Olan İbadetlere Teşvik Etmek: Evin her bireyine, yaşına ve durumuna uygun ibadetler öğretilmeli ve bunlara teşvik edilmelidir. Namaz, oruç, dua gibi ibadetlerin önemi sıkça hatırlatılmalı ve ailece bu ibadetlerin yapılacağı ortamlar oluşturulmalıdır. Peygamber Efendimiz: “Çocuğa yedi yaşındayken namaz kılmayı öğretiniz. On yaşına bastığı halde kılmazsa, cezalandırınız”7 buyurmuştur.
3. Zikir Çekmeye ve Tefekküre Alışmak: Evde zikir çekmeye alışılmalı ve aile üyeleri arasında tefekkür (düşünme) ortamı oluşturulmalıdır. Allah’ın isimlerini ve sıfatlarını hatırlatacak zikirler, ailenin her ferdinin ruhsal sağlığını destekler. Evde istiğfar ile huzur ve af dilemek, kalpleri arındırır.
4. Evde Ümmet Bilincini Oluşturacak Konuşmalar Yapmak: Aile içinde ümmet anlayışı geliştirilmelidir. “Mümin, müminin kardeşidir”8 hadisi ile aile fertlerine, İslam’ın sadece kişisel bir din değil, tüm insanlığı kapsayan bir yaşam tarzı olduğu anlatılmalıdır. Bu bilinci geliştirirken ümmetin birbirine bağlı olduğuna dair örnekler sunulmalı, kardeşliğin dünya ve ahiret için çok önemli olduğu vurgulanmalıdır.
5. Evde Aile Fertlerinin Bağını Kuvvetlendirecek Faaliyetler Yapmak: Evde aile bağını kuvvetlendirmek için çocuklarla güzel vakit geçirilmeli, onlara sevildikleri hissettirilmelidir. Ailesinde sevildiğini hisseden çocuklarda psikolojik gelişim daha çabuk ilerleyecektir.
1. Abdullah Özbek, “Bir Eğitim Kurumu Olarak Ailenin Önemi”, İslam’da Aile ve Çocuk Terbiyesi-2, ed. İbrahim Canan (İstanbul: Ensar Neşriyat, 2005), 57
2. Mustafa Köylü- Cemil Oruç, Çocukluk Dönemi Din Eğitimi (Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık, 2022), 90
3. Ahmet Koç, “Okul Öncesi Dönemde Ailede Çocuğun Din Eğitimi”, Çocuk Sorunları ve İslam Sempozyumu, ed. Ahmet İshak Demir (İstanbul: Ensar Neşriyat, 2010), 636
4. Mehmet Emin Ay, “Çocuklara İman Esaslarının Öğretimi”, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, ed. Halis Ayhan (İstanbul: Ensar Neşriyat, 1998), 240
5. Buhari, Cenaiz, 79
6. Tahrim, 6
7. Ebu Davud, Salat 26; Tirmizi, Mevakit 182
8. Buhari