Geçtiğimiz günlerde her yıl düzenlenen ve adına “Onur(!) Yürüyüşü” dedikleri, ahlakın sükût ettiği, toplumsal yozlaşmanın bir sonucu olan travmatik eylem, bu yıl Korona salgınından dolayı sosyal medya üzerinden icra edildi. Tarihin maalesef hiçbir döneminde “medeniyet”1 olmayı başaramamış olan Batı medeniyeti, her çağda olduğu gibi günümüzde de dünyada fıskı ve fücuru yayma görevini görev edinmiş durumda. Allah Azze ve Celle’nin haddi aşmak olarak tabir ettiği eşcinsellik sapkınlığı da bugün dünyaya Batı medeniyetinin ellerinden servis edilmiş ve birçok yerde meşru hale getirilmiştir. Hoşgörü adı altında toplumu ve gençliği ifsat eden bu sapkınlığa göz yumulur hale gelinmiştir. Maalesef bu durum bazı Müslüman çevrelerde bile hoş görülmesi gereken bir durum gibi algılanmaya başlanmıştır. Bu kabullenişin altında yatan temel sebep ise, Batı medeniyetinin bu olguyu insanların müdahale edemediği yaratıcı tarafından ortaya konulan ve hoş görülmesi, kabullenilmesi gereken bir olgu gibi ortaya koymasıdır. Oysaki bilimin ortaya koyduğu durum tamamen yaratıcının fizyolojik ve psikolojik müdahalesi olarak ortaya koymadığını gösteriyor. Üçüncü bir cinsiyet gibi algılanılması tamamen bilimdışı bir yaklaşımdır. Bilim kanıt temeline dayanır. Ancak bugün eşcinsellik hakkında yapılan açıklamaların ve faaliyetlerin neredeyse %99’u bilimsel kanıtlara dayanmamaktadır.
Asıl itibariyle eşcinsellik sorununu ele aldığımızda üç temel eksen bulunmaktadır: Siyasi eksen, bilimsel eksen ve sosyo-kültürel eksen.2 Bir şeyin temelde hastalık olup olmadığı asıl itibari ile bilimsel bir konudur. Ancak eşcinsellik sorununda durum bilimsel olmaktan çok siyasi ve sosyo-kültürel eksende, üçüncü bir cinsiyetmiş gibi algılatılmaktadır. Nasıl ki ülserin bir hastalık olup olmadığına bilim karar veriyorsa, bu konu da bilim ile ispat edilmesi gereken bir durumdur. Ülkemizde yeni olan bu tartışma Batıda neredeyse 40 küsur yıldır devam etmektedir. APA’nın (American Psychological Association) 1973 yılında aldığı “eşcinsellik hastalık değildir” kararını bilimsel olarak tek gerçek olarak anlayan Batı medeniyeti, durumu vahim bir hale getirerek hem siyasi hem de sosyo-kültürel eksende eşcinselliği meşrulaştırmıştır. Francis Fukuyama’nın dediği gibi “Eşcinsel aktivistler “eşcinsel geni” düşüncesini hemen benimsediler; çünkü genetik nedensellik kavramı eşcinselleri durumları konusunda ahlaki sorumluluktan kurtarır.”3 Oysaki sanılanın aksine APA’nın bu kararı bilimsel bir kanıt olma yönünde yeterli değildir. Çünkü APA bu kararı bilimsel deney ve gözlemlere dayanarak değil bizzat eşcinsel STK’ların baskıları sonucunda almıştır. Bundan dolayı Batıda 40 küsur yıldır devam eden, ülkemizde ise yeni olan bu sorunun bilimsel olarak ele alınması gerekmektedir.
Furkan Nesli Dergisi olarak “Toplumsal Çöküşün Eşiğinde: LGBT” konulu 103. sayımızda eşcinselliğin topluma verdiği zararları, İslam’ın eşcinselliğe bakışını ve bazı çözüm yollarından bahsetmiştik. Bu yazı dizisinde ise, inşallah eşcinselliği bilimsel olarak tanımlayarak, toplum içerisinde hâkim olan yanılgılara çözüm arayacağız. Bu yazı dizisinde cevaplamayı planladığımız bazı sorular şu şekilde: LGBTİ ne demektir? Eşcinsellik ve hakkında fıkıhta hükümler bulunan hünsa arasındaki ilişki nedir? Eşcinsellik doğuştan mıdır? Eşcinsellik tercih midir yoksa yönelim midir? Eşcinsellik geni var mıdır? Eşcinsellik hastalık mıdır? Eşcinselliğin tedavisi var mıdır? Eşcinsel çocukların ebeveynlerine tavsiyeler ve uyarılar nelerdir?
İnterseks- Hermafrodit- Hünsa
Eşcinsellik sorunsalında belki de dayandıkları tek haklı durum bu olmak ile beraber eşcinsellik ile İnterseks arasında çok ciddi bir ayrım söz konusudur. Kendilerini Lgbti olarak tanımlayan hareketin “İ” harfini teşkil eden İnterseks; genital organlarda doğuştan gelişim problemi bulunan bireyleri ifade etmek için kullanılan kapsayıcı bir terimdir. Bu gelişimsel anomaliler sadece iç veya sadece dış genital organlar olabileceği gibi hem iç veya hem dış genital organlarda olabilir. Dolayısıyla dış genital organları normal olan bazı bireyler de İnterseks olabilirler.4
Yukarıda bilimsel bir dil ile ifade edilen durumu kısaca açıklayacak olursak; doğuştan bir insanda halkın “çift cinsiyet” olarak tanımladığı durum oluşabilir. Aslında bu bireyler iki tam cinsiyete sahip değillerdir. İnterseks bireyler asıl itibariyle, dişi ve erkek yöndeki cinsiyet gelişimini tamamlayamamış ve bu nedenle de bazı genital organ taslakları ara kademelerde kalmış/ duraksamış bireylerdir.5
Nitekim İnterseks olduğu halde bunu ergenlik veya evlilik dönemine kadar fark edemeyen bireyler bile bulunmaktadır. Bir bireyin kromozomal cinsiyeti, döllenme esnasında belli olur. Buna karşı bir bireyin görünüme göre cinsiyeti ise dış cinsel organlarına göre belirlenir. İşte kromozomal cinsiyeti ile dış cinsiyeti arasında bir uyumsuzluk olursa bu durum meydana gelmekte, İnterseks olmaktadır. İnterseks yaklaşık olarak 1/5000’de görülür. “Hermafrodit, İnterseks ve Seksüel Gelişim Bozukluğu” ifadeleri aynı manaya gelen tıbbı terimlerdir. İslam fıkhındaki karşılığı ise Hünsa olarak tanımlanmaktadır.6
Sonuç olarak; İnterseks’in doğuştan gelen bir hastalık olduğunu, anatomik, hormonal ve hatta bazı vakalarda kromozomal bozukluklar içerdiğini ve tedavisi için muhtelif cerrahi ve/ veya hormonal tedavilere ihtiyaç duyulduğu bilinmektedir. Bu noktada Psikoseksüel bozukluk olan eşcinsellik ile farklı oldukları anlaşılmaktadır. Freud İnterseks için ilk zamanlarda “anatomik hermafroditizm” terimini kullanırken eşcinsellik için “ruhsal hermafroditizm” terimini kullanmıştır. Asıl itibariyle İnterseks doğum öncesi dönemde meydana gelen (anatomik) bir problem iken eşcinsellik doğum sonrası meydana gelen (fonksiyonel) bir problemdir.7
1. Medeniyet kavramından ne kastedildiğini dergimizin 95. Sayısında yer alan “EŞSİZ MEDENİYET” başlıklı yazıdan öğrenebilirsiniz.
2. Dr. Mücahit Gültekin “Eşcinsellik Hakkında” makalesi.
3. Francis fukuyama “İnsan ötesi geleceğimiz” ODTÜ Geliştirme Vakfı Yayıncılık.
4. Prof. Dr. Zeki Bayraktar “İnterseks-Hermafrodit ve Eşcinsel norm ve norm dışı cinsellik farklar, nedenler, öneriler” Motto Yayınları (2020)
5. Prof. Dr. Zeki Bayraktar a.g.e
6. Prof. Dr. Zeki Bayraktar a.g.e
7. Prof. Dr. Zeki Bayraktar a.g.e