Dünya hayatı, acı-tatlı birçok yönüyle, bizim ebedî âleme geçişimizi sağlayan bir hayattır. Aynı zamanda bu hayat, birçok fitne ve imtihanlarla doludur. İmtihan unsurlarından birisi olan çocukların ise, hayatımızda ayrı bir yeri vardır. İnsan için tamamen farklı bir nimet ve aynı zamanda farklı bir imtihandır çocuklar.
Allah-u Teâlâ ayeti kerimesinde;
“Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız bir imtihandır. Büyük ecir ise Allah katındadır”1 buyurmaktadır.
Birçok mü’min babanın ve mü’min annenin mallarını feda etme, İslam’ın tavsiye ettiği ölçüler içerisinde yaşama ve bu uğurda canlarını dahi feda etmede bir tereddüt yaşamadıkları görülür. Ancak çocukları söz konusu olunca kendilerince onları koruma duygusuyla çekingen davranır, çocuklarını kendi yaşadıkları sıkıntı ve çilelerden uzak tutmaya çalışırlar.
Evet, anne–babalar çocuklarını terbiye ile beraber onları muhafaza etmekle de görevlidirler. Ancak çocuklarını nelerden muhafaza edeceklerinin, nerelerde ön saflara süreceklerinin bilincinde olmalıdırlar. Bazen bu konudaki gevşeklikler ve yaşanan tereddütler imtihanın kaybedilmesine sebep olabilir.
Namaz başta olmak üzere, çocukların Allah’a karşı kulluk görevinin ifasında ihmalkârlığa sürükleyen bir şefkate sahip annelerden olmayalım.
Bir yerde Allah’ın dinine ve Müslümanlara hizmet etmek için birileri bizlerden çocuğumuzu istediğinde; “Neden benim yavrum başkalarının hizmetkârlığını yapsın, kendilerine başkasını bulsunlar!” şeklinde tavır sergileyip çocuğunu İslami hizmetten mahrum bırakan annelerden olmayalım.
Bazen maslahat için bazı fiilleri terk etmesi istendiğinde; “Benim çocuğum, helal olduğu halde neden bir şeylerden mahrum bırakılıyor?” diye vaveyla koparıp çocuğunun yetişmesine engel teşkil eden annelerden olmayalım.
“Ben zindanlardan geçtim, hicretler yaşadım. Çok zorluk çektim, çok sıkıntı yaşadım. Çocuğumun benim yaşadıklarımı yaşamasına müsaade etmeyeceğim. O hayatını güzel yaşasın…” deyip evlatlarını İslami çalışmalardan uzak tutan ve onlar için sıradan bir yaşamı layık gören annelerden olmayalım.
Evlatlarımızın bizim için “bir imtihan olduğu” ikaz–ı ilahîsini hiçbir zaman unutmayalım. Geçmişte ne kadar güzel amel işlemiş olursak olalım, çocuklarımızı İslami faaliyetlerden uzak tutma gibi tehlikeli bir fiile girişirsek bu hem bizi büyük bir mesuliyet altına sokar hem de evlatlarımızın İslami daireden uzaklaşmasına neden olabilir.
İslam davasına hizmetin bir miras gibi nesilden nesile aktarılması gerekir. Evlatlarımızı birçok sahaya yayılmış olan faaliyetlerimizde çalıştıralım. Haftada birkaç saat dahi olsa onlara bir hayır işleme imkânı verelim. Bunu bizzat anne babalar olarak ayarlayalım. “İmkânlarımız kısıtlıdır” gibi bir mazeretin arkasına saklanmayalım. Onlara bir medresenin alışverişini yaptırabilir, bir derneğin odalarını temizletebiliriz. Hizmet edilen mekânlarda gelen misafirlere su dağıtmalarını onlardan isteyelim. Yani basit bile görülse bazı faaliyetlerle bir emek vermelerini sağlayalım. Böylece evlatlarımız işin ehemmiyetini idrak etsinler. Evlatlarımıza, İslam ve Müslümanlara hizmetin kıymetini ve onları ön saflarda görmek istediğimizi sadece birkaç nasihatle ifade etmeyelim. Bunu hem amellerimizle hem de onları çalıştırmakla gerçekleştirelim.
Gerekli izahları yaparak evlatlarımızın bizi yanlış anlamalarının önüne geçmemiz gerekir. “Ben oturup konuşamam, zaten her şeyi görmüyor mu?” demeyin. Böyle bir yanlışa girdiğimizde yıllar sonra bile çocuklarımızın bu yönde sitemleriyle karşılaşabiliriz.
Yaşı küçük veya büyük fark etmez, evlatlarımız hayırlı bir iş yaptığında, İslam ve Müslümanlara hizmette ufak bir işle de olsa hizmet ettiklerinde memnuniyetimizi belirtelim. Yaptıklarından dolayı anne ve babaları tarafından takdir edildiklerini görsünler. Memnuniyetimizin ifadesi olarak kendilerini tebrik edelim.
Evlatlarımız bizim geleceğimizdir. Ümmetin onlara ihtiyacı vardır. Hiçbir kardeşimizin çocuğunun ayağının kaymasına tahammül etmemeliyiz. Evlatlarımızı bir sanat eseri gibi özenle işleyelim. Tıkandığımız yerde bir büyüğümüze danışmaktan ve yardım istemekten çekinmeyelim.
Evlatlarımıza olan merhametimiz, onları dünya meşakkatinden çekip kıyamet meşakkatine sürüklemeye vesile olmasın.
Günah; evlatlarımız için olmaması, yapılmaması ve bulaşılmaması gereken bir fiildir. Özellikle kız çocuklarımızın bazı haram ve günahlara bulaşması onların dünya ve ahiretlerinin heba olmasına sebebiyet verebilir. Hiçbir Müslümanın çocuğunun böylesi bir duruma düşmesini istemeyiz.
Genç ve çocuk denilebilecek yaşta olan evlatlarımız, bazı yanlışlıklarının dünya ve ahiretlerinin hebasına sebep olacağını bilmiyor ve akledemiyor olabilirler. Duygu ve nefislerine, insi ve cinni şeytanların hile, oyun ve tezgâhlarına mağlup olabilirler. Bu nedenle her bir anne ve baba çocuklarını korumak için çok hassas olmalıdır. Evlatlarımıza olan şefkat, sevgi ve muhabbetin yanında kendilerinde gördüğümüz olumsuzluklara karşı hikmetli bir sertlik de gösterelim.
1- Teğabun
*http://www.nisanurdergisi.com/Yazar/Makale/Cocuklarimiz-Bizim-Icin-Birer-Imtihandir.html