Makale

Furkan Kadın Kimdir?

Paylaş:

‘Furkan Kadın’ derken Kur’an’ın bize modellediği, sahabe hanımlarında kendisini göstermiş ve bu çağda örneklerine yeniden ihtiyaç duyulan ideal hanımları kastediyoruz. Bu ideal kadına ‘Furkan Kadın’ dememizin sebebi Kur’an ve sünnete ve İslami cemaate bağlılığını sembolize etmesi içindir. Furkan, onda yüce bir şahsiyetin oluşmasına neden olan kaynağın adıdır. Bu öyle bir kaynaktır ki ‘Müslüman Hanım’ o kaynakta şahsiyetini oluşturur ve sonucunda (yine) Furkan’a ulaşır. Yani Furkan hem iyi bir başlangıç için kaynak hem de ulaşılan en yüce noktadır. Çünkü Furkan, hak ile bâtılı birbirinden ayıran Kur’an ve O’nun yüce davasıdır ve Furkan, bu uğurda mücadele veren cemaattir. Çünkü hak, bâtıldan ancak böyle yüce bir dava ve bu yüce davanın ağır sorumluluklarını kaldırabilecek bir hareketle ayrılır. İşte bu noktada ‘Furkan Kadın’, adını aldığı kaynaktan beslenmiş, bu kaynağın ortaya koyduğu davayı yüklenmiş ve bu kaynağa sahip çıkan cemaatle kendisini yontmuş, yetiştirmiş bir mü’mine olarak ortaya çıkar. Onun hayatının her karesinde inancı ve davası ön plandadır. İmanı güçlü, şahsiyeti sağlamdır. Yürüdüğü yolun ve attığı adımların farkındadır, mesuliyet ve sorumluluklarının da…

Elbette ki böylesine yüce bir kitaba, böylesine ağır bir davaya sahip olan bir insanın sorumsuzca yaşaması beklenemez. İnancı ve davası olan bir insanın, hiçbir davası olmayan biri gibi olması mümkün değildir. Çünkü insanları birbirinden farklı kılan inançları, fikirleri ve bunların sonucu olarak ortaya çıkan hayat tarzlarıdır. İnsanın inancı, fikirleri ve duyguları ne kadar anlamlıysa kendisi ve hayatı da o kadar anlamlıdır. Bu bağlamda ‘Furkan Kadın’ inancının ve sorumluluklarının kendisini diğer kadınlardan ayırdığı ve farklı kıldığı kadındır. Tıpkı “Ey Peygamber hanımları, siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz…”1 ayetinde ifade edildiği gibi. Peygamber hanımları hem şeref hem de o şerefin beraberinde getirdiği sorumluluklar açısından kadınlardan herhangi biri gibi değildir, olamaz da. Çünkü Peygamber hanımları ‘öncü’dür, örnektir. Tüm kadınların gözleri onların üzerindedir. Yaptıkları hatalar ya da güzellikler, toplumu şekillendirecek niteliktedir. Kitleler onların peşindedir. Eğer bu seçkin hanımlar, hayra öncülük yapacak olurlarsa sadece içinde bulundukları toplumun hanımlarını değil, gelecek nesilleri de etkilemiş ve yönlendirmiş olurlar. Çünkü hitap ettikleri kitleler geleceği yetiştirecek olanlardır. Yani onların omuzlarındaki bir neslin değil, nesillerin sorumluluğudur.

İşte bu sorumluluk, öncü olmak ve öncü nesilleri yetiştirmeye aday olmak açısından her çağdaki mü'mine hanımların üzerine Peygamber hanımlarından kalmış bir mirastır. Her çağda öncü olmak ve bununla şeref bulmak isteyen mü'mine hanımlar aynı sorumluluğu omuzlarında hissetmek zorundadır; öyleyse bu ayeti, “Ey öncü neslin hanımları, anaları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz!” diye anlamak mümkündür. Mü’mine hanımlar bu ayeti böyle anlamalı ki, vazife ve sorumluluklarının farkına varabilsinler. İşte ‘Furkan Kadın’ inancı, davası ve sorumluluklarının, kendisini diğer kadınlardan farklı kıldığı kadındır.

FURKAN KADININ ÖZELLİKLERİ

Kadınlardan herhangi biri gibi olmayan Furkan Kadın, bu farkını Kur’an ve sünnet eğitiminden geçtikten sonra ulaştığı birtakım özelliklerden almıştır. Bu özellikler onu sıradanlıktan kurtarmış, yüceltmiş ve olgunlaştırmıştır. Bu özelliklerin içinde en önemlisi imanı ve davasına bağlılığıdır.

1. İmanı ve Davasına Bağlılığı

İnancının, davasının ve sorumluluklarının kendisini diğer kadınlardan farklı kıldığı Furkan Kadın, bu inanç ve dava uğrunda çeşitli zorluk ve imtihanlarla karşı karşıya kalacağının farkındadır. Çünkü Sünnetullah böyledir. Kim “iman ettim” demişse denenmiştir, imtihanlardan geçirilerek imanının hakiki olup olmadığı ortaya çıkarılmıştır. Tıpkı altının saf olup olmadığının ortaya çıkması için ateşe tutulması gibi.

“İnsanlar imtihandan geçirilmeden sadece ‘iman ettik’ demekle bırakılıvereceklerini mi sandılar?”2 Yani sanmasınlar. Çünkü iman, sadece sözde kalacak kadar basit bir olgu değildir. İman sözünün arkasında sağlam bir öz olması beklenir. Sağlam bir öze dayanmayan sözlere itibar edilmez. Yani “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” İşte bu sözün sağlam bir temele dayanıp dayanmadığı imtihanlarla ortaya çıkar. Ve böylece iman ve dava yolunda sağlamlar ve çürükler birbirinden ayrılır, saflar temizlenir ve güçlenir. Bu önemlidir çünkü çürükler davanın ilerlemesi önünde en büyük engeldir. Çürük tuğlalarla sağlam bir bina inşa edilemeyeceği gibi imanı zayıf ve problemli olanlarla da sağlam adımlar atılamayacaktır. İşte Furkan Kadın, iman ve İslam davasında sebat ve bağlılık noktalarında önüne çıkan imtihan ve engellere rağmen yoluna büyük bir kararlılıkla devam etmeyi başaran hanımdır. Böyle bir hanım sebat, azim, iradesini yönlendirme ve zorluklar karşısında zayıf düşmeme yönleriyle erkek adamdır, yani yiğittir. Bu yiğitliğiyle “Mü’minlerden öyle erkek adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri sözde sadakat gösterdiler”3 ayetinin kapsamına girmiştir. Bu yüksek imani şuurun asr-ı saadetteki hanımlarda İslam Peygamberine ve davasına bağlılık olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Onlar Rasulullah’ı ve O’nun davasını babalarından, kardeşlerinden, eşlerinden ve hatta evlatlarından daha üstün tutuyorlardı. Evinde ve elinde İslam davası için verecek bir şey bulamayanlar biricik çocuklarının elinden tutup Rasulullah’ın önüne bırakıyor ve “Senindir Ya Rasulallah” diyorlardı. Allah Azze ve Celle ise İslam’ın ilk şehidi olma şerefini bu kadınlardan birine, Sümeyye’ye bahşediyordu.

Bugün o asırda olduğu gibi bu asırda da imanını bağlılığıyla ispatlayacak yiğit hanımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Fakat erkekleşmeden yiğitleşecek hanımlara… O bir erkek Fatma değil, Fatıma hanımefendi olmalıdır. Ve bir hanımefendi olarak Furkan Kadın, bu hanımları örnek alarak yiğitçe: “Her şeyim senin ve davan uğruna feda olsun Rabbim! Senin davan sürsün de benim değersiz canım ve kanımın kıymeti yok, gidecekse bu yolda gitsin, öleceksem bu yolda öleyim, öleyim de canım ve kanım bu yolda şeref bulsun!” diyebilmelidir.

Bir sonraki sayıda konuya devam etmek temennisi ile…

1.        Ahzab, 32

2.        Ankebut, 2

3.        Ahzab, 23

4.        *Yazarımızın 5. sayımızda yazdığı yazısı yazarımız tarafından güncellenerek alınmıştır.