Öncü Kalemler

İlk İnen Ayetlerle Büyük Mücadeleye Hazırlık

Paylaş:

Kur’an-ı Kerim üzerine sayısız tefsir çalışması yapılmıştır. Bu durum Kur’an’ın büyüklüğüne bir işarettir. Ona hikmet gözüyle bakan her âlim farklı noktaları görmektedir. Bu yazımızda Müslümanların içinde bulunduğu hazin durumdan kurtuluş yollarını Kur’an’da arayacağız.

Ümmet coğrafyasının her bir yanına kan ve gözyaşının hâkim olduğu günümüzde bir yandan da uyanış kıpırtıları görülmektedir. Samimi ve gayretli Müslümanlar “bir şeyler yapmamız lazım” diyerek yüreklerinde bir yangını büyütmektedirler. Mü’minler bu kadar zayıf ve dağınık, kâfirler bu kadar güçlü ve birlik halindeyken nasıl olacak da ümmetimiz yeniden ayağa kalkacak?

Geleceği bilen Rabbimiz, Hz. Peygamber'e öyle bir hayat yaşattı ki 23 yıl içinde kıyamete kadar devam edecek hak batıl mücadelesinin yol ve yöntemini öğrenebileceğimiz olaylar yaratıldı. Sonra bu olaylara dair ayetler inzal edildi. İşte böylece 23 yıllık mücadele sürüp gitti.

RABBİN ADIYLA OKUMAK

İlk inen ayetlere bakıldığında ayetlerin Hz. Peygamber’e yol gösterdiği, O’na bakış kazandırdığı ve moral verdiği görülmektedir. Bunun nedeni Mekke’de filizlenmeye başlayan İslam Medeniyetinin istikamet üzere olmasını sağlamaktır. İstikamet çizgisini ise hareketi beşerî planda idare eden lider uygulamaktadır. Hz. Peygamber, yeni doğan hareketin lideri olarak ağır bir vazifeyi omuzlarında hissetmekteydi. Hem de ilk zamanlar iman eden bir avuç mü’min ile bu zorlu görevi yürütmeye çalışıyordu. Mücadelenin ilerleyen aşamalarında indirilecek olan Hud Suresi’nin 112. Ayeti “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” diyecek ve bu emir kendi ifadesiyle Hz. Peygamber’in saçlarını ağartacak, onu ihtiyarlatacaktı.1 Çünkü istikamet üzere olmak, hareketi sapmalardan korumak ciddi anlamda zor bir işti.

İlk inen ayetler olan Alak Suresi’nde karşımıza önemli noktalar çıkmaktadır. Rabbimiz, yeni filizlenen medeniyetin liderine sesleniyordu. Cebrail Aleyhisselam tan yeri ağarmadan biraz evvel Hira Mağarasına gelerek Rabbinin kelamını alemlerin efendisi olacak Hz. Muhammed Mustafa’ya bildiriyordu. Hz. Peygamber olayı şöyle anlatır: “Melek bana okumamı emretti. Kendisine okuma bilmediğimi söyledim. Beni kollarının arasına alıp kuvvetle sıktı sonra ‘oku!’ dedi. Ben yine, ‘Okuma bilmem’ dedim. Beni tekrar kollarının arasına aldı, kuvvetle sıktı ve ‘oku!’ diye tekrar etti. Ben yine ‘Okuma bilmem’ dedim. Üçüncü defa kollarının arasına alıp daha kuvvetlice sıktıktan sonra bıraktı ve şöyle dedi: ‘Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O, kalemle (yazmayı) öğretendir. İnsana bilmediklerini öğretmiştir.”2

Rabbimiz, Rasulü’ne bir bakış gösteriyordu. Hira Mağarası’ndaki ilk vahiyden sonra yaşanacak tüm olaylara uygulanacak, İslami mücadelenin her safhasında hissedilmesi gereken bir bakış. Rabbin adıyla bakmak! Yaşanan her olaya her imtihana her insana her çileye her zorba zalime; hasılı her şeyi Rabbin adıyla okumak, bakmak, anlamak!

Düşmanın Rezil Ahlakı

İlk inen ayetlerde Rabbimiz, Rasulü’ne düşmanlarını tanıtmaktadır. Kalem Suresi 4. Ayet-i Kerime’de: “Sen yüce bir ahlak üzeresin” buyurduktan sonra Peygamberimiz’e düşmanlarına boyun eğmemesini emrediyor. Fakat bunu yaparken kullanılan ifadeler bizlere çok şey anlatmaktadır. Öncelikle Peygamberimizin ahlakının güzelliğini övüyor Rabbimiz. Sonra da Peygamberimizin düşmanlarına geçiyor: “Olur olmaz yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp iğneleyen, durmadan laf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günahkâr, huysuz ve kaba, üstelik karakteri bozuk kimselere, serveti ve çocukları var diye sakın boyun eğme.”3 Adeta Rabbimiz, Rasulü’nün ahlakı üzerinden düşmanlarına meydan okuyor. Ey kâfirler! Siz, bataklığa dönmüş kalpleriniz ve tiksindirici şu ahlakınızla Muhammed Mustafa’yı mı yalanlıyorsunuz? Siz de çok iyi biliyorsunuz ki O hepinizden daha ahlaklıdır fakat sırf düşmanlık için O’nu yalancılıkla suçluyorsunuz.

Ayetler bize İslami hareketin düşmanlarını iyi tanımamız gerektiğini gösteriyor. Bir de bunu herkese göstermemiz gerektiğini öğretiyor. Ahlaksız düşmanların ahlaksızlıklarını herkes görsün ki neden İslam’a düşmanlık yaptıkları anlaşılsın. Bu yöntem İslami hareketin, düşmanlarıyla mücadelede kullanabileceği bir yöntemdir.

Güzel bir Şekilde Uzaklaş

Yeni oluşan İslam toplumunun, içinde yaşadığı toplum ile ilişkilerinin akıbeti önemli bir konudur. Şirk ve günah bataklığında yüzen insanlar arasında nasıl olacak da gül gibi insanlar yetiştirilecek? İşte Rabbimiz bunun yolunu bize gösteriyor: Onlardan uzaklaşın! Ama nasıl? Rabbimiz: “Onlardan güzel bir şekilde uzaklaş”4 buyurmaktadır. Peygamberimizin uygulamasından şirk toplumundan nasıl uzaklaşılacağının yolunu öğreniyoruz. Uzlaşmadan ve çatışmadan! Dinin sahibi Allah’tır. O halde Müslümanların din üzerinde kâfirler ile uzlaşma, dini değiştirme gibi bir imkânı ve hakkı yoktur. Fakat aynı zamanda davet devam etmeli, küfür içindeki insanlara Tevhidin nuru ulaştırılmalıdır.

 

1.        Muhammed Eroğlu, “Hûd Suresi”, TDV İslam Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/hud-suresi (26.08.2024)

2.        Buhari, “Bed’ü’l-vahy”, 3; Müslim, “İman”, 252

3.        Kalem, 10-14

4.        Müzzemmil ,10