MUS’AB BİN UMEYR VE DAVET
İslam’ın yıldızları, insanların azizleri ve Müslümanların iftiharları ashab-ı kiram efendilerimiz… Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem etrafında yer alan bu mü’minler, sadakat ve samimiyetleriyle İslam davasına gönül verenler için kıyamete kadar yol göstericidir. Bunlardan herhangi biriyle tanışmak, kardeş olmak, ikliminden faydalanmak veya kıyam meşalesinden aydınlanmak önemli bir mihenktir. Hz. Peygamber ile birlikte Allah’ın ipine tutunup nurani iklime yönelen bu kişiler, yaşamlarıyla birer kıyam gerçekleştirdi. İslam ile yaktıkları bu kıyam meşaleleri bugün de tarih sayfalarında yerini almaktadır. Binlerce diriliş öyküsünün sunulduğu o devirden “Asr-ı Saadetten” Mus’ab b. Umeyr Radıyallahu Anh’ın hayatı da apayrı bir diriliş meşalesidir.
Kitabın yazarı, bu kitabını alışagelmiş dava-davet kitaplarının dışında farklı bir üslupla ele almıştır. Kitap, Mus’ab b. Umeyr Radıyallahu Anh Medine’ye gittiğinde o vakit on bir yaşında olan Hz. Zeyd’in dilinden ve gözlerinden anlatılan bir üslup ile ele almıştır.
Yazar kitabı yazarken Mus’ab bin Umeyr’in nezih ve saygın kişiliğini: “Mus’ab b. Umeyr, güzelliği ve zarafetiyle Hz. Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem ümmetinin Yusuf’udur. Onun güzelliğini anlatan yüzlerce şiir ve eser olmalıdır” sözleri ile ifade etmiştir. Mus’ab bin Umeyr’in sadece Uhud’un sancısından bahsedildiği vakitlerde hayatına ağlanılan bir sahabe olmasından öte Medine’nin büyük davetçisi ve Fatihi olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır.
Yazar bizzat şu cümleleri ile kitabında vurgulamak istediği mesajı anlatmıştır: “Çalışmamızda ‘hem yaşadığı dönemde hem de kendilerinden sonraki dönemlerde övgüyle anılan ashabı yâd etmek, onların sevgisini kalplere aktarmak, söz ve davranışlarını hayatta yaşanır kılmak, insanlık için buhrandan çıkış olur’ düşüncesi yinelendi.”
Kitap okunmaya başlandığı andan itibaren okuyucuyu Mekke’nin kasvetli günlerine ve bugünlerde Rasulullah’ın gözleri kamaştırırcasına parlayan yıldızlarına doğru götürmektedir. Onların İslam’a ve Hz. Peygambere aşk seviyesinde olan muhabbetleri ve bağlılıkları ele alınırken bu imanın gerektirdiği bedeli nasıl ağır ödediklerine dikkat çekilmiştir. Kitabımızda içeriği gereği yıldızlardan Mus’ab b Umeyr’in imanı, çilesi ve ödediği bedeller üzerinde durulmuştur.
Kitap, Mus’ab b Umeyr’in davet yolunda ki sancına, Allah ve Rasulü’nün adının girmediği hiçbir ev kalmayana kadar Tevhidi anlattığına ve Medine’yi Peygamber Efendimiz’e hazırlamak uğruna ölümü göze alarak İslam tarihinin ilk davet çalışmalarını başlatan kişi olduğuna değinmektedir.
Mus’ab’ın davetinde bir muhabbet, çile, heyecan ve merhamet kokusu vardır. Ayrıca ilk aşamada Tevhidi anlattığı için ölüm tehditleri alan ve bu daveti bitirmesini gerektirdiğini söyleyenlere, “Beni bir kez dinleyin. Eğer anlattıklarım yanlış ise bana istediğinizi yapabilirsiniz” seviyesinde bir mutmainlik bulunmaktadır.
Gönülden davetçilik yapan herkesi bekleyen, ömrü boyunca davet ettiği cennetin kapılarının açılmasına vesile olan şehadet ömrünü, ailesini, güzel kokularını ve rahat yatağını uğrunda feda ettiği Mus’ab bin Umeyr’i de bulmuştu. Rasulullah’ı ve davasını ömrü boyunca koruyan, hayatını hakka adayan Hz. Mus’ab, Uhud savaşında hak namına bu kez dili ile değil kılıcı ile cihad ederken şehadete ulaşmış, ümmete ve gelecek nesillere ise yeni Medineler kurmanın yolunu göstermişti.