Dünyaya sunmuş olduğu esasları ile hem bireysel hem de toplumsal hayatta düzen ve huzuru temin eden İslam, şüphesiz aile hayatına yönelik kuralları da tayin etmiştir. İslam’da aile hayatına dair merak edilen soruları ve cevaplarını ele aldığımız sayfamızı istifadenize sunuyoruz.
“ERKEKLER KADINLAR ÜZERİNDE KAVVAMDIR” AYETİ NE ANLAMA GELMEKTEDİR?
Günümüz dünyasında yanlış bir anlam çerçevesinde tanımlanan özgürlük kavramı ve Feminizm gibi ideolojilerin doğurduğu tartışmalar sonrasında toplumsal bir kargaşa olarak karşımıza çıkan “aile hayatında kimlerin yönetici olacağı” sorusuna hayat rehberimiz olan Kur’an-ı Kerim 14 asır öncesinden cevap vermiştir.
Bugün aile yönetiminde erkeğin kavvam (yönetici) konumunda olmasını vurgulayan ayetin mahiyeti ve hikmetleri Kur’an’ın beyanından anlaşılıyor olsa da ayete farklı manalar verilmeye çalışılarak ayetin vurguladığı noktalar saptırılmaya çalışılmaktadır. Erkeklerin kadınlar üzerinde kavvam olmasının ne demek olduğunu Alparslan Kuytul Hocaefendi şu şekilde açıklamaktadır:
“Kur’an-ı Kerim erkeğin kadın üzerindeki hakimiyeti ile ilgili اَلرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَٓاءِ ‘Erkekler kadınlar üzerinde kavvamdırlar, yöneticidirler’1 buyurmaktadır. Bunun sebebi olarak erkeklerin hanımlarına nafaka vermeleri yani onların maddi ihtiyaçlarını karşılamaları ve Allah’ın idarecilik hususunda erkeği kabiliyet bakımından üstün yaratması gösterilmektedir. Ayetin devamına bakılırsa bu husus görülecektir.
Her yerde bir reise ihtiyaç vardır. Devletin bir reise ihtiyacı olduğu gibi ailenin de reise ihtiyacı vardır. Kadınlar fıtrat itibarıyla siyasete ve idareciliğe çok da meraklı değillerdir. Bazı kadınlar istisna olarak bu özelliği taşıyabilir ama hüküm çoğunluğa göre verilir. Kadının mı erkeğin mi daha iyi birer idareci olduğunun bir tartısı yoktur. Gaybı da bilemediğimiz için kadının mı erkeğin mi daha iyi idarecilik yapacağı bilinemiyor. Bu sebeple idarecilik görevi erkeklere verilmiştir. Birçok fabrikanın, devletin ya da kurumların başında da erkekler vardır. Bu yalnızca İslam âleminde değil, Batı âleminde de öyledir.
Kadınları bu hale getiren ve sürekli eşitlik kavgası yaptıran sebep feminist fikirlerdir. Kadın fıtraten aileyi kocasının kendinden daha iyi yönetebileceğini bilmektedir. Kadınların %99’u buna temayüllüdür, erkeğin evde söz sahibi olmasını kabul eder. Erkeğin ailede reis olması özgür olduğu anlamına gelmez. Devleti idare eden kişi bile özgür değildir, onu da bağlayan kanunlar vardır ve o da Allah’ın kurallarına bağlı kalmak zorundadır.
Erkek evde huzuru sağlamak ve karısının bilgisinden, tecrübesinden, fikirlerinden istifade etmek için mutlaka istişare yapmalıdır. Ama istişarenin sonunda anlaşamazlarsa söz sahibi olan erkek olur. Yani erkek kadının görüşünü sorar, dinler, uygun görürse onun dediğini yapar, uygun görmezse yapmayabilir.”
ERKEK KARISINI DÖVEBİLİR Mİ?
Allah Azze ve Celle Nisa Suresi 34. Ayette: “…Nüşuzundan (huysuzluğundan, kıskandırıcı tavırlarından) korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse hafifçe) vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Doğrusu Allah yücedir, büyüktür” buyurmaktadır.
Manası kırpılmadan ele alındığında ayetin kast ettiği şeyin ne olduğu anlaşılacaktır. “Hz. Peygamber ve sahabe dönemi olmak üzere tabiin ve klasik dönemde ‘Nüşuz’ ifadesine genel olarak kadının kocasına isyan etmesi, ondan buğz etmesi gibi anlamların verildiği görülür.”2 Aile içinde her şeye itiraz eden, geçimi zor bir kadının bulunması muhakkak ki aile ilişkilerini derinden sarsacaktır. Böyle bir ailede gerekli önlemler alınmazsa eşler arasında boşanma kaçınılmaz olacaktır. Her hükmü ile toplumsal yaralara çözüm olan Kur’an bu meselede de eşlerin boşanma seviyesine gelmeden önce evdeki huzursuzluktan rahatsız olduklarını belli etmeleri için aşama aşama bazı tavırları koymalarını öğütlemiştir.
Kur’an’ın koyulması gereken ilk tavır olarak gösterdiği aşama öğüt vermektir. Eğer öğüt çözüm olmazsa ve kadın hâlâ eşinin hoşgörü, uyum ve yumuşaklığına karşı serkeş bir tavır içerisindeyse Kur’an, yataklarını ayırmalarını emretmektedir. Bu durum kadının kocasına karşı içinde bulunduğu tavırdan onun ne kadar rahatsız olduğunu gösteren büyük bir mesajdır. Eğer bu da çözüm olmazsa Kur’an hafifçe vurulmasını emretmiştir. Bu aşama eşler arasındaki sorunun ne kadar ileri gittiğini ortaya koymak için emredilen ve kocasının karısına boşanma öncesinde yapacağı son ikazdır. Ayette bahsedilen vurma (darb) ifadesi ise şiddetli olmayan, kadını rencide etmeyen ve ona zarar vermeyen bir vurmadır.
Cahiliye döneminde bir meta olarak görülen ve diri diri toprağa gömülen kadına bireysel ve toplumsal haklar tanıyarak kıymet veren; ona eş, kız kardeş ve anne rolü vererek cenneti ayakları altına seren Allah Azze ve Celle kadınların ezilmesine, değersizleştirilmesine hiçbir sebeple müsaade etmemiştir. Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem de eşlerine hiçbir zaman vurmamıştır. Bu ayette bilinmesi gereken kadının, durumun ciddiyetini anlamasını sağlamak için belirlenen yöntemdir. Normal durumda İslam, hiç kimseye haksız bir durumda vurulmasını uygun görmez. Hatta kul hakkı olarak görür. Dolayısıyla bunun hayat içerisinde karşılaşılabilecek sorunlara bir çözüm olduğu anlaşılmalıdır.
KADIN KOCASINDAN İZİNSİZ CEBİNDEN PARA ALABİLİR Mİ?
İslam hukuku erkeğe birtakım yetkiler verdiği gibi birtakım sorumluluklar da yüklemiştir. Bunlardan biri de erkeğin ailesinin temel ihtiyaçlarını gidermesi, nafakasını karşılamasıdır. Erkek bu imkânları sağladığı takdirde kadının eşinden izinsiz, eşinin malından alması caiz değildir. Ancak erkek imkânı olduğu halde bu vazifesini yerine getirmiyor, ailesinin temel ihtiyaçlarını karşılamıyorsa kadın kocasının cebinden ihtiyacı oranında para alabilir. Bu husus ile ilgili Peygamberimizden rivayet edilen olay şu şekildedir: Ebu Süfyan’ın karısı Hind, Peygamberimizin yanına gelerek: “Ey Allah’ın Rasulü! Ebu Süfyan cimri bir adamdır, ailesine gereken harcamaları yapmaz. O görmeden malından alabilir miyim?” diye sorduğunda Hz. Peygamber: “Kendine ve çocuklarına yetecek kadarını alabilirsin”3 buyurmuştur.
GELİN, KAYINVALİDE ve KAYINBABAYA BAKMAK ZORUNDA MI
Gelin, normal şartlarda eşinin ailesine bakmak zorunda değildir. Ama kocasının anne babasının ihtiyaçlarını giderecek kimse yoksa farz-ı kifaye olan bu durum farz-ı ayna dönüşür ve bakması gerekir. Ayrıca kadının kocasının anne babası kimsesiz durumdayken onların ihtiyacını gidermesi kocasında hanımına karşı bir vefa ve muhabbet duygusu meydana getireceği için eşler arasındaki bağ kuvvetlenecektir. İslam ahlakının gerektirdiği güzel haslet de bu yöndedir.
1. Nisa, 34
2. Hanefi Şola, Nisa, 34 Ayeti Bağlamında “Nuşûz” ve “Darb” Kelimelerinin Anlam Kronolojisi, Mecmua (12), 149-176
3. Nesai, Kada, 34