Furkan Aile

Komşuya İyilik, Akrabaya Ziyaret Ve Misafire İkramda Bulunmak

Paylaş:

İslam toplumsal hayatımızı düzene sokacak birçok emirlerde bulunmuştur. İnsanlar arası ilişkiler ve kardeşliğin olması esas alınmıştır. Bunun içindir ki dinimizce aile, akraba, komşu ve evine gelen misafire değer verilmiştir. Bu bağların sıkı tutulması önerilmiştir.

İslam’da komşu bağlarını inceleyecek olursak; Bir hadis-i şerifte Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

“Cebrail bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım.”1 buyurmuştur.

Komşularımız, ev halkımızdan sonra yüzlerini en çok gördüğümüz kimselerdir. Bu sebeple onların dindar ve iyi ahlaklı kimseler olması arzu edilir. Kimler komşu sayılır? Diye sorduğumuzda; Hz. Ali’den gelen rivayete göre, birbirlerinin sesini duyacak kadar yakın olan kimseler komşu sayılır. Hz. Aişe meseleye daha geniş bakmış ve evin her cephesinden kırkar hanenin komşuluk hakkı bulunduğunu söylemiştir. Allah Teâlâ da ayetinde komşuya vurgu yapmıştır. “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.”2

Komşular bazen bir akraba gibi birbiriyle içli dışlı oldukları için güzel geçinmeleri, birbiri hakkında iyi şeyler düşünüp mutlu olmalarını istemeleri, mallarının ve canlarının zarar görmemesi için gayret etmeleri, komşusu hatalı bir iş yapmaya kalktığında veya bir konuda komşusunun görüşünü almak istediğinde ona doğru yolu göstermeleri başlıca komşuluk haklarıdır. Buna ilave olarak zaman zaman birbirlerine hediye vermeleri, karşılaştıkları zaman birbirinin yüzüne gülüp selamlaşmaları, yardıma çağırdıkları zaman hemen gitmeleri gibi iyi komşuluk esaslarını saymak mümkündür.

Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, üzerimizdeki haklarına göre komşuları üçe ayırmıştır:

“Bir; hakkı olan komşular: Müşrikler gibi ki, bunların sadece komşuluk hakkı vardır.

İki; hakkı olan komşular: Müslümanlar gibi ki, bunların hem komşuluk, hem de din kardeşliği hakkı vardır.

Üç; hakkı olan komşular: Akraba olanlar gibi ki, bunların hem komşuluk, hem din kardeşliği, hem de akrabalık hakkı vardır.”3

Komşuluk hakkına riayet etmeyen insanın imanında sorun olduğu hadisle bildirilmiştir. Peygamberimiz hadisinde: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kimse komşusuna eziyet etmesin, iyilik etsin”4 buyurmuştur. Hadislerle de gördüğümüz gibi komşuluk hakları dinimizce çok önemsenmiştir. Önemsemeyen kimselerin imanları dahi tehlike altındadır. Başka bir hadiste peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem;

                “Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz.  Sahibiler:

- “Kim iman etmiş olmaz, ya Rasulullah” diye sordular.

- Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse!”5 buyurdu. Aynı hadisin farklı rivayetinde, “Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse cennete giremez” buyurulduğu ifade edilir.

Komşuluk bağlarını bu kadar önemseyen dinin, akraba bağlarını devre dışı bırakması mümkün değildir. Dinimizce akraba, aileden sonra gelen en mühim kurumdur. Akraba haklarına dikkat etmek en önemli husustur. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu kadar önemle üzerinde durduğu ve yapıldığı zaman Müslümanların cennete girmelerine sebep olacağını haber verdiği sıla-i rahim; her türlü hayır işlerinde akraba ve yakınların görülüp gözetilmesidir. Sıla-i rahimin; gerek ayetlerde, gerek hadislerde, namaz, zekât gibi farz ibadetlerden hemen sonra zikredilmesi, İslam’daki önemini göstermektedir. Âlimler sıla-i rahimde bulunmanın farz olduğu görüşündedirler. Ziyaretin terk edilmesi yani akraba ve yakınlarla olan ilgisinin kesilmesi, büyük günah sayılmıştır. Çünkü Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor:

“Allah’tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının.”6

Peygamberimiz ’in de bu konu hakkında çok ciddi hadisleri bulunmaktadır. Bir hadisi şerifte “Akrabalık bağlarını kesip koparan kimse cennete giremez”7 buyurmuştur. Yani öyle bir amel ki akrabayı gözetip, onu ziyarette bulunmak cennete giriş biletimize etki ediyor. Ahiret hayatımız ile rabbimiz direk ilişkilendirmiştir. Hatta ömrümüz ile dahi alakalıdır. Peygamberimiz başka bir hadisinde; “Herkim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa sıla-i rahim yapsın”8 buyurmaktadır.

Bir adam Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e gelerek:

“Ya Rasulullah, beni cennete sokacak bir ibadet söyler misiniz” dedi. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

−”Allah’a ibadet eder ve O’na hiç bir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılar, zekât verir ve sıla-i rahim yaparsın”9 buyurdu.

Akrabalarımız bizimle alakalarını kesmiş ve sırtını dönmüşte olsa bile onlara karşı kinden uzak durulması gerekir. Merhamet ve şefkatten uzaklaşılmaması gerekir. Çünkü bir sahabi, faziletli amellerin ne olduğunu sorduğunda, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kendisiyle alâkayı kesen akrabalarıyla görüşmeye devam etmenin, pek kıymetli davranışlardan biri olduğunu beyan etmiştir.

Sıla-i rahimin birtakım zorlukları da olabilir. Lâkin ona vaat edilen mükâfat, daha fazla ve daha büyüktür. Fahri-i Kâinat Efendimiz, akraba ile ilgilenmenin mükâfatlarından bir kısmını şöyle haber vermiştir:

“Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabasını kollayıp gözetsin!”10

Bundan daha güzeli de, sıla-i rahimin insanı Allah Teâlâ’nın muhabbetine eriştirmesidir. Bir kutsi hadiste Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Akraba ve dostlarıyla irtibatını kesmeyenlere ve Benim için ziyaretleşenlere Benim de muhabbetim hak olmuştur.”11 Görüldüğü gibi daha birçok ayet ve hadiste akraba bağlarının öneminden bahsedilmektedir. Bunun için Müslüman bir kimse bu noktalarda dikkatli olmalı akrabasını gözetmelidir.

Müslüman bir aile misafir ağırlamaktan da çekinmemelidir. Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem; “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse, misafirine ikramda bulunsun. Yine Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse ise, ya hayır söylesin ya da sussun”12 buyurmaktadır.

Âlimler, misafirliğin hükmü hususunda ihtilaf etmişlerdir. Cumhura göre; misafirlik, sünnettir. Çünkü misafirlik, yüce ahlâktan, İslam adabından, Peygamberlerin ve salih kimselerin ahlâkındandır. Hatta Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim Aleyhisselam misafirine çok ikramda bulunan peygamber olarak örnek gösterilmiştir. Ayet-i Kerime de; “İbrahim’in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi? (Bunlar meleklerdi.)Onlar İbrahim’in yanına girmişler, selam vermişlerdi. İbrahim de selamı almış, içinden, “Bunlar, yabancılar” demişti. Hemen ailesinin yanına giderek semiz bir dana (kebabını) getirmiş, Onların önüne koyup “Yemez misiniz?”13 demişti.

Kur’an-ı Kerim öyle bir kitaptır ki; her bir Müslümanın ne noktalarda nasıl davranması gerektiğini bize güzelce bildirmiştir ve bizi bu güzel ahlaka yönlendirmiştir. Anlattığımız komşularımıza iyilikte bulunmak, akraba bağlarımızı kuvvetli tutmak ve misafir ağırlayıp ikramda bulunmak bu ahlaki meziyetlerden bir kaçıdır. Bu ilahi düsturlar dikkat edilmesi gereken ve tâlimi gecikmemesi gereken hususlardır.

Rabbim amellerimizi en güzel şekilde yerine getirmeyi nasip etsin.

1- Buhari

2- Nisa,36

3- Teberani

4- Müslim

5- Buhari

6- Nisa,1

7- Buhari, müslim

8- Müslim

9- Buhari

10- Buhari

11- Ahmet b Hanbel

12- Buhari

13- Zariyat, 24,25,26,27