Eğitim genel anlamda önceden belirlenmiş bir amaca yönelik olarak yapılan planlı çalışmaların tümüdür. Çoğu kez birbiri yerine kullanılsa da öğretim; eğitimin kendisiyle gerçekleştirildiği planlı, programlı olan bölümüdür ve her seviyede farklılık gösteren yöntem ve teknikler içermektedir. İnsanı eğitmek başarılabilir bir durum olsa da eğitim doğru bir amaca yönelik olmadığı sürece erdemli insanların ortaya çıkarılamayacağı bir gerçektir. Bu tespitin ne kadar doğru olduğunu şu anki dünya ahvali de bize açık bir şekilde göstermektedir. Allah Azze ve Celle de belli bir amaç için yarattığı insanoğlunu başıboş bırakmamış hem dünya hem de ahiret hayatında başarıya ulaşabilmesini sağlayacak eğitimi ihmâl etmemiştir.
Allah Azze ve Celle eğitimci olarak elçilerini, eğitimin içeriği olarak kitaplarını, eğitim ortamı ve süreci olarak dünya hayatını sunmuş ve birer öğrenci olarak insanın gelişiminin neye göre değerlendirileceğinin esaslarını da bildirmiştir. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e kadar olan tüm peygamberler belli bir zaman ve topluma gönderilmiş ancak son peygamber ve son kitap Kur’an, gönderildiği andan itibaren neredeyse her yönüyle farklılık gösteren çok çeşitli kültür ve deneyimleri olan geniş kitlelere gönderilmiştir. Bu yönüyle insanı eğitmeyi başarabilmesi oldukça güç görünse de esaslarına uyulduğu dönemlerde kısa sürede başarı gösterdiği tarihsel bir gerçektir.
Kur’an-ı Kerim’in günümüz eğitim sistemlerinin ulaşamadığı başarılara ulaşmış olmasındaki en öncelikli etkenlerden biri, insan fıtratına en uygun eğitim-öğretim metotlarını sistemli ve mükemmel bir şekilde kullanmasıdır. Kur’an, eğitimi sadece bir bilgi aktarımı şeklinde tek yönlü olarak yapmamakta insanı duyuşsal ve devinimsel yani kalbî ve amelî yönden de harekete geçirerek eğitmektedir. Bunu da günümüzde bilinen veya kendine has birçok eğitim yöntemine başvurarak yapmaktadır.
KUR’AN’A GÖRE EĞİTMEN
Eğitimin Kaynağı, Allah Azze ve Celle
Kur’an-ı Kerim’de ilk öğreticinin ve eğitimin kaynağının Yüce Allah olduğu ile ilgili birçok ayet vardır. Hz. Davud’a zırh-elbise sanatını öğrettiği,1 kalemle yazmayı öğrettiği ve insana bilmediği şeyleri öğrettiği,2 bilginin Allah katında olduğu bununla birlikte bilgi sahibi olabilmek için gerekli donanımın da Allah tarafından verildiği,3 “Allah” isminden sonra Kur’an’da en çok geçen “Rab” isminin terbiyeci-eğitimci anlamına gelmesi Rabbimizin eğitim-öğretime büyük önem verdiğini göstermesi açısından oldukça önemlidir. “Oku! Kalemle yazmayı öğreten insana bilmediğini bildiren Rabbin en büyük kerem sahibidir”4 ayetleri öğretimle ilgili olarak okuma ve yazmaya insanların dikkati çekilirken Allah’ın Rab ismi zikredilmiştir. Arapça “Rab” kökünden türemiş bir kelime olan ve eğitim anlamında da kullanılan terbiye kavramı Kur’an’daki bağlamıyla kullanıldığında Allah’ın varlıkları yaratıp, büyütüp olgunlaştırması ve mükemmelleştirmesi demektir.
Peygamberler
Peygamberler Allah Azze ve Celle tarafından gönderilmiş, insanlara neyi yapıp nelerden sakınmalarını öğreten en güzel eğiticilerdir. İlk insanın bir peygamber olması da peygamberlerin böyle bir misyonla gönderildiklerini gösterir. Son peygamber Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem için Kur’an’da: “Nitekim kendi aranızdan, size ayetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik”5 buyrulması ile O’nun eğitici kimliğine işaret edilmiş ve bir öğretmen olarak görevleri özetlenmiştir. Allah Azze ve Celle, peygamberleri insanlar öğretmensizliği bir mazeret olarak sunamasınlar diye de gönderdiğini: “Kendi yaptıkları sebebiyle başlarına bir musibet gelip de ‘Ey Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uysaydık ve mü’minlerden olsaydık’ diyecek olmasalardı, seni peygamber olarak göndermezdik”6 ayetiyle ifade etmiştir. Bir eğitmen olarak Hz. Peygamber sadece bilgi aktarımı yapmamış, çok büyük bir toplumsal değişim meydana getirmeyi ilahi eğitim metodunu takip ederek başarmıştır. Dolayısıyla Peygamberler birer eğitmen olarak da bizlere örnektir.
Alimler
Kur’an, bilenle bilmeyenlerin bir tutulamayacağını7 ifade ederek önemli bir statü verdiği alimleri de peygamberler dışında birer eğitici zümre olarak ele almıştır. Toplumun olumlu yönde değişmesi ve gelişmesi için kendisini sorumlu hisseden bir topluluğun8 varlığıyla ancak büyük kitlelerin eğitilmesi söz konusu olacaktır. Doğruyu gizlemeleri, bildiklerini dünyayı kazanmak için kullanmaları, hakkı batılla karıştırmaları durumunda ortaya çıkacak çok büyük olumsuzluklardan (cehalet, şirk vb.) dolayı Allah Azze ve Celle alimleri ciddi şekilde uyarmıştır. Bu durum Kur’an’ın eğitime ve eğitimciye ne kadar büyük bir önem ve sorumluluk verdiğini ayrıca göstermektedir.
KUR’AN’A GÖRE EĞİTİLEN
Eğitim, sadece eğitenin aktif olduğu tek yönlü bir süreç değildir. Eğitim-öğretim sürecinde öğreten kadar öğretilenin de bazı görev ve sorumlulukları vardır. Kişi her şeyden önce öğrenmeye açık ve istekli olmalıdır. Kur’an-ı Kerim bunun gerekliliğini: “…Rabbim ilmimi arttır de”9 ayetiyle ortaya koymuştur. “Allah sizi, analarınızın karnından siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi”10 ayetiyle de insanın bir şey bilmez şekilde yaratıldığı ancak zihinsel, ruhsal ve bedensel olarak öğrenmeye ve eğitilmeye elverişli olduğu ifade edilmiştir. Gerçekten de öğrenme kabiliyeti insanın en temel özelliklerindendir. “Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir”11 ayeti de insanoğlunun dış müdahalelere duyarlı ve kendi içinde bir gelişim gücü de barındıran bir yapısı olduğuna işaret etmektedir.
Sonuç olarak bir eğitilen konumundaki insana düşen: “İnsan için ancak çalıştığı vardır”12 ayetinin işaret ettiği gibi tembellik etmeden üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmek ve “Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. Ancak Rabbine yönel ve yalvar”13 ayetini de eğitim ve değişim sürecinde düstur edinerek Kur’an’ın eğitimine açık olmaktır. İşte bu durumda ilahi mesaj ve insan arasındaki bu dinamik etkileşim yani eğitim süreci, dengeli ve karakterli bir Müslüman şahsiyetin oluşup şekillenmesine vesile olacak, nefsini arındıran, terbiye edip eğiten birey ve toplumlar bu yolla hem dünyada hem de ahirette ebedi kurtuluşa ulaşacaktır.
Kur’an ile eğitilen ve eğitenlerden olabilmek yani nefsini arındırıp kurtulanlardan ve böyle bir neslin yetişmesine vesile olanlardan olmak temennisiyle…
1. Enbiya, 80
2. Alak, 1-5
3. Mülk, 26
4. Alak, 3-5
5. Bakara, 151
6. Kasas, 47
7. Zümer, 9
8. Al-i İmran, 104
9. Taha, 114
10. Nahl, 78
11. Şems, 7-9
12. Necm, 39
13. İnşirah, 8-9