İdeal sahibi insanların hayatlarını okuyup bugün İslam Medeniyeti kurma yolunda ne yapmamız gerektiği hakkında ilham kaynağı olmasını temenni ettiğimiz kişisel gelişim sayfamıza kaldığımız yerden devam ediyoruz…
CHE GUEVARA
Maddi durumu iyi olmayan bir ailenin beş çocuğunun en büyüğü olarak dünyaya gelmiş olan Che, her ne kadar yaşamı boyunca onu etkileyecek olan astım krizlerinden ıstırap çekse de birçok dalda kendisini geliştirmiş; atlet, fotoğrafçılık ve satranç gibi alanlara yönelmiştir. Kitap okumayı ve şiir yazmayı hayatının sonuna kadar sevmiş, okumalarının kendisine büyük katkıda bulunduğunu belirtmiştir.
Guevara tıp öğrenimi boyunca Latin Amerika’nın birçok yerini gezmiş ve cüzzam kolonisinde gönüllü olarak birkaç hafta geçirmiştir. Bu yolculuk sırasında kitlelerin yoksulluğunu, üzerlerindeki baskıyı ve güçsüzlüklerini yakından gözlemlemiştir. Marksizm’den etkilenmiş, Latin Amerika’daki ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin tek çözümünün ancak kıta çapında tek bir vücut olarak sağlanabileceğini düşünmüştür.
Çatışma esnasında kaçan bir askerin düşürdüğü cephaneyi almak için tıbbî malzeme çantasını bıraktığı anı, doktordan savaşçıya dönüştüğü an olarak nitelendirmiştir. Ekonomik durumu pekiyi olmamasına karşın pek çok ülkede siyasi ve sosyalist liderlerle kendi imkânları ile görüşmeyi başarmıştır. Üç aylık bir uluslararası geziye başlamış Malcolm X’in çalışma arkadaşları dâhil olmak üzere değişik kişi ve gruplarla görüşmüştür. Bu gezinin sonunda şöyle demiştir: “Ölümüne olan bu mücadelede hiçbir sınır yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde meydana gelen olaylara kayıtsız kalamayız. Bir ülkenin emperyalizme karşı zaferi bizim zaferimizdir, aynı şekilde yenilgisi de bizim yenilgimizdir.”
Sonuç olarak diyebiliriz ki: İdeali olan insanlar kendilerini harekete geçirecek güce ulaşmak ve kendilerinin çalışmadığı her anın ne gibi sonuçlara sebep olacağını görmek için halkla iç içe olmalıdırlar. Bu, adeta doğal bir motor vazifesi görür. Ayrıca ideal sahibi kişiler sosyal statüsü ne olursa olsun onu ideali uğrunda kullanmayı bilmelidirler. Eğitim ve eğilimlerini kendilerini geliştirecek ve ideallerine katkı sağlayacak şekilde belirlemelidirler.
MAO ZEDONG
Çinli zengin bir babanın oğlu olmasına karşın 13 yaşına kadar sabahları tarlada çalışan öğleden sonraları da okula giden Mao Zedong, henüz 17 yaşında iken, öğretmenlik okulunda okumak için evi terk etmiş, burada iyi bir başarı sağlamış ve Marksist fikirlerle tanışmıştır. Aynı yıl, monarşiyi devirmeyi ve cumhuriyeti kurmayı amaçlayan devrim başlamış ve asi ordusunda özel asker olarak görev yapmıştır. Annesinin vefat etmesine rağmen Mao’nun evine dönmek gibi bir niyeti olmamış eğitimine ara vermemiş, bu esnada birçok farklı fikirden kitaplar okumuş, birçok ideolojiyi incelemiştir.
Geleneksel Çin felsefesinin, modern Çin’de uygulamaya koyulması için özellikle üniversite öğrencisi gençlerle görüşmüş, monarşiye karşı onlarla iş birliği yapmış ve daha çok kitleye ulaşmak için haftalık dergi çıkartmıştır. Yazdıklarından dolayı şöhret ve itibar kazanmış, daha sonra kendi araştırma üniversitesini kurmuş, birçok materyal ile Marksizm’i yaymıştır. Monarşiye karşı devrimin köylerden ateşleneceğini düşündüğü için köylülerden yardım almıştır. Bu sayede Zedong, kendi Çin’in Sovyet Cumhuriyeti’ni kurmuş ve küçük cumhuriyetin başkanlığına seçilmiştir. Çin’in Japonya ile savaşını ve iç karışıklıkları lehinde kullanmış ve savaştan sonra kendi iktidarını ilan etmiştir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki: İdealist insanlar bazen ailesini, bazen evini, işini, sevdiklerini, arkadaşlarını kaybetmesine rağmen acısını içine gömüp, pes etmeden yollarına devam eden kişilerdir. Ayrıca idealist insanların bir özelliği de araştırma yönlerinin kuvvetli olması ve toplum ile ilgili sorunlara “Ben ne yapabilirim?” diye bakmalarıdır. İdealist insanlar sorunlardan ve realiteden kaçmak yerine onlarla yüzleşip lehine çeviren kimselerdir.
JOSİP BROZ TİTO
On beş çocuklu fakir, köylü, alkol bağımlısı bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Genç yaşlarda iş hayatına atılan Broz, on üç yaşlarındayken çilingir çırağı olarak çalışmaya başlamıştır. Gençlik yıllarında metal işçiliği yapmış ve çalıştığı yerlerde sendika faaliyetlerine katılarak aktif görevler almış, grevlere katılmıştır.
- Dünya Savaşı esnasında savaşın başlangıç yeri sayılabilecek yerlerden biri olan Sırbistan’a gitmiş orada birçok çatışmaya şahit olmuştur. Fakat kendisi savaş karşıtı düşünceleri propagandasından dolayı suçlu bulunmuş ve iki yıl boyunca askeri hapishanede tutuklu kalmıştır.
Daha sonra tekrar cepheye dönmüş düşman tarafından ağır bir şekilde yaralanmış ve esir düşmüştür. 13 ay hastanede yaşam savaşı verdikten sonra hapishaneye nakledileceği sırada düşmanın elinden kaçmayı başarmış, beş yıl boyunca esir hayatı yaşamış ve beş yılın sonunda ülkesine geri dönebilmiştir.
Sendika ve gazetelerde birçok yazı yazmış bazı yazılarından dolayı tutuklanmıştır. Fakat o yazmaktan vazgeçmemiş ve kitlelere bu şekilde ulaşabileceğini savunmuştur. Ülkenin en karışık dönemlerinde birçok farklı fikir ve milletten insanı arkasına almış ve batmakta olan bir ülkenin tarihini yeniden yazmıştır. Tito, belli bir ırka ait milliyetçiliğin ülkeye verdiği zararı görmüş ve Yugoslav üst kimliğini oluşturmanın ilk yapıtaşı olan, içerisinde Yugoslavya’daki bütün ulusların ve azınlıkların temsilcilerinin yer aldığı ulusal bir kuruluş kurmuş, monarşiyi yıkmış ve kendi iktidarını ilan etmiştir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki: İdealist insanlar zorluklarla karşı karşıya kaldığı zaman onları aşan kimselerdir. Hapis, sürgün ve ithamlar idealist insanları yolundan döndürmez. İdeal sahibi kişiler hedefini asla unutmaz, unutamaz. Sürgünde dahi olsa onun bir amacı vardır ve ilk fırsatta onu gerçekleştirmek için harekete geçer.
Yukarıda hayatlarından kesitler vermiş olduğumuz liderler, halkının içinde bulunduğu çaresizlikten kurtuluş yolunu batıl ideolojilerde aramış ve bu uğurda bütün hayatlarını feda etmişlerdir. Bu çareler geçici olmuş ve toplumlar şu anda içinde bulunduğumuz zillete müptela olmuştur. İslam davetçileri bugün zilletten kurtuluşun tek yolunun İslam Medeniyetine ulaşmak olduğunu bilmeli ve bu uğurda batıl yolda mücadele edenlerden daha azimli, sabırlı bir şekilde mücadele etmelidir.