TÜRKİYE HABERLER
TÜRKİYE YANGIN, SEL VE HEYELAN İLE SARSILDI
Türkiye, Akdeniz Bölgesinde çıkan orman yangınları, Karadeniz Bölgesinde ise gerçekleşen sel ve heyelan haberleri ile sarsıldı. Ormanları söndürme çalışmaları devam ederken Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin: “Envanterimizde yangın söndürme uçağı yok” açıklaması ve yangınları söndürmek için uçakların yetersiz kalması halkı ve kamuoyunu şaşkına uğrattı. THK uçaklarının durumuyla ilgili ise, “Uçaklar uçacak durumda değil” açıklaması yangın çıkma olasılığına karşı hiçbir önlem alınmadığını ortaya çıkarmış oldu. Bölge halkı ise yaşadıkları acıyla birlikte yangını söndürmek için mücadele etti. Son verilere göre 28 Temmuz’dan bu yana 53 ilde 270 orman yangını çıktı. Yangınlarda 8 kişi hayatını kaybetti, binlerce hayvan telef oldu, orman ve tarım arazileri ile bölgedeki sera alanları küle döndü. Orman yangınları sonrası sosyal medyada yapılan ‘Help Turkey’ paylaşımlarına ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.
Yangınlar devam ederken aynı zamanda Van’da sel ve heyelan gerçekleşti. Henüz bu acılar geçmemişken Karadeniz Bölgesinde meydana gelen sel olayları ile Türkiye bir kez daha sarsıldı. Rize’de dereler taştı, evleri su bastı, yollar ulaşıma kapandı, heyelanlar meydana geldi. Düzce, Rize ve Artvin’de bazı bölgeler afet bölgesi ilan edildi. Sel ve heyelan felaketi yaşanan Rize’de hayatını kaybedenlerin sayısı ise 7. Batı Karadeniz’de sel felaketinden en fazla etkilenen ve en çok can kaybının görüldüğü yer Kastamonu’nun Bozkurt ilçesi oldu. Batı Karadeniz’de meydana gelen sel felaketi nedeniyle 3 ilde toplam can kaybı sayısı ise 78. İlçenin neden bu kadar büyük bir yıkımla karşılaştığı konusunda HES kapaklarının patladığı, tomrukların köprüleri tıkadığı ve felaketten kısa süre önce yapılan anonslarla halkın yanlış yönlendirildiği gibi çeşitli iddialar öne sürülüyor.
Alparslan Hoca, yanan ormanlar hakkında: “Yangını birileri kasten çıkardı mı onu bilemem ama devlet bu konuda sınıfta kaldı. Kendi saltanatları için ‘İtibarda israf olmaz’ diyorlar. Hâlbuki işsizlikle, ekonomik krizle, doların, Euro’nun, altının yükselmesiyle, üniversitelerin kalitesizliğiyle, hapishanelerin dolu olmasıyla itibar kaybedilmişti zaten. Saraylar yaparak itibarlarını kurtarmaya çalışıyorlar ama ormanlar yanarken uçakların yetersiz kalması itibarlarını yerle bir etti. Ormanları yakıp da oralarda lüks oteller yapan mafyalar var. Böyle maksatlar da olabilir. Medya ve muhalefet partileri bunu takip etmelidir. Yanan 3-5 tane yere bile eğer 5 yıldızlı otel dikilirse ormanlar mafya-devlet iş birliği ile yakılmış demektir. Bir tanesine bile bir tane otel yapılmamalıdır. Yoksa yangınlar devam eder” dedi. Yaşanan sel olayında hayatını kaybedenlerin yakınlarına da başsağlığı dileyen Alparslan Hoca şunları söyledi: “Afet gibi görünen bu olaylar gerçekten bir afet midir yoksa saltanatını kaybedeceğinden korkan derin güçlerin, saltanatlarını devam ettirebilmek için derin planları mıdır? Çünkü felaketin sebebinin aşırı yağış olmadığı, baraj kapağının çok fazla açılması olduğu açıktır. Baraj kapağı patlatıldıysa kimler tarafından patlatıldığı, kapağı fazla açıldıysa kimler tarafından kapakların bu kadar açıldığı acilen ortaya çıkarılmalı ve derin planlar çözülmelidir. Felaketin büyüklüğü ve halkımızın yaşadığı mağduriyetin boyutu televizyon kanallarında gösterilmemiştir. Bir ülkede gerçekler saklanırsa görevlilerin görevini yapmayacağı ve sorumluların sorumluluktan kurtulacağı dolayısıyla da böyle olayların artarak devam edeceği unutulmamalıdır.”
KONYA’DA KATLİAM! EVİ BASIP 7 KİŞİYİ ÖLDÜRDÜLER
Konya’da bir eve düzenlenen silahlı saldırıda 7 kişi hayatını kaybetti. Aranan katil zanlısı M.A. ise yakalandı. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, yaptığı açıklamada “İlk bulgulara göre bu konunun etnik bir temele dayanmadığı konusunda tespitler var” dedi. Yaşanan bu elim olayı kınayan Alparslan Hoca şu yorumda bulundu: “Olayın Kürtlere karşı ırkçı bir saldırı olup olmadığı henüz anlaşılamadı. Ancak bu saldırı gerçekten ırkçı bir saldırı ise Türk derin devletinin ve onlarla beraber hareket eden bazı siyasilerin Türk-Kürt çatışması çıkartmak ve sonra da çatışmalar bahanesiyle daha diktatörce bir sistem kurarak bütün muhalifleri susturmak istedikleri, böylece saltanatlarını devam ettirme peşinde oldukları anlaşılabilir. İkinci bir ihtimal olarak; yukarılarda bir yerlerde çözüm sürecine benzer birtakım planlar yapılıyorsa bu saldırıyı yapanlar bu tür girişimleri engellemek, başlamadan bitirmek için yapmış olabilirler. Saldırı ile ‘bu tür planlar yaparsanız iç savaş çıkartırız’ mesajı vermek istemiş olabilirler. Böyle bir maksat varsa bunu bozmak için tüm taraflar sakince ve Müslümanca hareket etmeli, ‘Mü’minler ancak kardeştir’ ayetini esas alarak Türk-Kürt kardeşliğini korumalı, onların maksatlarına erişmelerini engellemeli ve bu oyunu bozmalıdırlar” dedi.
PEKER’DEN SOYLU’YA: SİLAHLARI DAĞITMAYA NEDEN DEVAM ETTİNİZ?
Sedat Peker, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun koordinasyonunda 15 Temmuz gecesi sonrasında devlet envanterine kayıtlı olmayan silahların dağıtıldığını iddia etti. Peker, Soylu’ya hitaben, “15 Temmuz’da kahramanlık rolleri oynarken TRT binası baskınına gittiğinde hepsinin elinde kalaşnikof marka silahlar olan birçok sivil şahıs vardı. Bu silahlar da devlet envanterine kayıtlı değil. Dağılımı senin tarafından koordine edilen hiçbir silah da devlet envanterine kayıtlı değil” ifadesini kullandı. Peker, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından demokrasi nöbetlerinin tutulduğu ağustos ayında AKP İstanbul Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Osman Tomakin’e bir kasa kalaşnikof silahların teslim edildiğini, silahları getiren araçta Esenyurt AKP Gençlik Kolları Başkanı Abdülsebur Soğanlı ve İçişleri Bakanlığı personeli Ahmet Onay’ın olduğunu öne sürdü. Bu konu hakkında değerlendirmede bulunan Alparslan Hoca şu yorumda bulundu: “15 Temmuz’un hemen sonrasında halkı silahlandırma çağrısı yapılmıştı. Sonradan ‘Siz iç savaş mı istiyorsunuz?’ şeklinde tepkiler gelince vazgeçtiler. Sedat Peker’in bu açıklamasıyla silahların dağıtıldığını anlıyoruz. Halka neden silah dağıtıldı? İç savaş mı çıksın isteniyor? Koskoca ordu; uçaklarıyla, helikopterleriyle, yüzbinlerce asker, polisiyle yetmedi, 3-5 bin sivile mi muhtaç kalındı? Ben bu iddianın doğru olduğu kanaatindeyim. Yalan olsaydı herhalde itiraz ederlerdi. Demek ki şu anda bir takım kimseler; hükümete bağlı olarak silahlı bir şekilde aramızda geziyor. Demek ki bu silahlar bir yere gömülmüş, en ufak bir muhalefet olsa halkı bastırma görevini o milis kuvvetlerine verecekler. Devletin askeri polisi mi bitti? Askerin polisin bir kanunu var, ona göre davranır. Bu sivillerin kanunu yok. Süleyman Soylu bu iddiaya cevap vermek zorundadır.”
DÜNYA HABERLER
AMERİKA’NIN AFGANİSTAN PLANI
ABD Başkanı Joe Biden’ın, 11 Eylül saldırılarının yıl dönümüne kadar Afganistan’daki tüm Amerikan askerlerini çekme kararının ardından nisan ayının son haftasında başlayan çekilme faaliyetleri devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Haziran’da NATO zirvesine gitmek için yola çıkarken yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Kabil Hava Limanının güvenliğinin sağlanması için Afganistan’da kalmak istediğini söyledi ve: “ABD’ye bazı şartlarımız var. Diplomatik olarak yanımızda olacak, lojistik anlamda imkânlarını seferber edecek, mali ve idari noktada da gerekli desteği verecek. Taliban’ın bazı rahatsızlıkları söz konusu… Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok, onlarla bu konuları daha iyi görüşeceğimize, anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum” dedi. Taliban ise Türkiye’nin Afganistan’da kalmaya devam etmesi durumunda işgalci konumuna düşeceğini belirtti.
Amerika’nın Afganistan’dan çekilmesini “Amerika, ya Taliban iktidarına razı olacak ya da orada iç savaşı devam ettirecek ve kan kaybına sebep olacak. Bununla birlikte Türkiye ile Afganistan’ın arasının açılmasını sağlayacak” şeklinde değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi şunları söyledi: “Amerika bir ülkeden çekilirken hem hükümetle örgütleri karşı karşıya getirir hem de örgütleri birbirleriyle karşı karşıya getirir. Sonra o ülkeden gider ve orada bir iç savaş çıkmış olur. Büyük ihtimalle Afganistan’da da aynı stratejiyi izliyor. Amerika Türk askerini Afganistan’a çağırıyor. Türkiye de ‘Orada bir emniyet var mı, oradaki örgütler askerimize saldırırlar mı?’ diye düşünmeden balıklama atlıyor. Taliban büyük bir güç ve Türkiye mecburen resmi hükümetle beraber olacağı için Taliban bizim askerimize saldıracak. Dolayısıyla da Amerikan askeri değil bizim askerimiz ölecek. Yine Amerika’nın istediği olacak ve Amerikan askeri ölmeden bu proje gerçekleşmiş olacak.”
İBADETHANELERİN KAPATILMASININ ÖNÜNÜ AÇAN YASA ONAYLANDI
Fransa’da ibadet yerlerinin kapatılmasının yolunu açan tartışmalı “terörle mücadele ve istihbarat yasası” Anayasa Konseyi tarafından onaylandı. Onayla birlikte ‘terörle mücadele ve istihbarat’ yasasının yürürlüğe girmesinin önünde engel kalmadı. Böylece 2017’de yürürlüğe giren İç Güvenlik ve Terörle Mücadeleyi Güçlendirme Yasasındaki olağanüstü hal tedbirleri kalıcı hale geldi. Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, yasanın onaylanması üzerine “memnuniyetle karşılıyoruz” açıklaması yaptı. Terörle mücadele ve istihbarat yasası, Fransız parlamentosundan 22 Temmuz’da geçmişti. Yasanın Müslümanlara yönelik ayrımcı uygulamaları artırmasından endişeleniliyor. Yasa, terörle mücadele adı altında daha önce OHAL’den kaynaklı geçici olan ibadethanelerin kapatılmasını kalıcı hale getiriyor. Herhangi bir suçlama yöneltilmemiş ancak şüpheli kişilere yönelik kısıtlama da yasayı tartışmalı kılan maddeler arasında. Yasanın istihbarat ayağı ise internet arama verilerini izinsiz analiz etmeyi kapsıyor. Bu durumun, fişlemelere yol açmasından endişe ediliyor.
DÜNYANIN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KRİZİ
Dünyanın dört bir yanından orman yangınları, aşırı sıcaklar ve ani sağanakların yol açtığı sel haberleri gelirken, üst üste hava olaylarıyla ilgili de yeni rekorlar kırılıyor. Bilim insanları, yaşanan bu olağanüstü hava olaylarının bazılarının insan faaliyetlerinden kaynaklanan iklim değişikliğiyle bağının bilimsel olarak kurulabildiğini söylüyor. Ancak sıra dışı hava olaylarının artmasının, öngörülebilirliği azalttığından endişe ediliyor. Avrupa Birliği, iklim değişikliğine karşı yasa tasarılarını içeren geniş kapsamlı bir paket açıkladı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen, “Şimdi harekete geçerek bazı şeyleri farklı yapabiliriz… Daha iyi, daha sağlıklı ve daha müreffeh bir gelecek seçebiliriz. Sadece kendi kuşağımızın değil çocuklarımızın ve torunlarımızın da iyiliğini güvenceye almak bizim kuşağa düşen bir görev. Avrupa bu konuda liderliğe hazır” dedi. Açıklamaların çözüm odaklı olması ve Avrupa Birliğinin bu konuda çalışmalar yaptığı görülmesi Müslümanları tatmin etmemektedir. Müslümanlar üzerinde olumsuz etki bırakması açısından tüm fırsatları değerlendiren Avrupa ve Amerika’nın bu konuda da gerçek çözümü sunmayacağı ve bu durumu dünya genelinde diktatörlüğe gidişte bir adım olarak kullanacağı tahmin edilmektedir.
HER BİR DAKİKADA 11 KİŞİ AÇLIKTAN ÖLÜYOR
Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, ‘Açlık Virüsü Çoğalıyor’ adlı raporunu yayımladı. Küresel açlık durumuna ilişkin verilerin açıklandığı raporda, dünya genelinde her 1 dakikada 11 insanın açlıktan öldüğü ve açlığın, dakikada ortalama 7 kişinin ölümüne neden olan Kovid-19’u geride bıraktığı belirtildi. İklim krizi ve Kovid-19 salgınının küresel gıda fiyatlarında %40’lık bir artışa neden olduğu ifade edilen raporda, bunun da insanları açlık sınırına ittiği vurgulandı. Salgının başından bu yana küresel ölçekli askeri harcamaların 51 milyon dolar arttığı kaydedilen raporda, bu rakamın Birleşmiş Milletlerin açlıkla mücadelede ihtiyaç duyduğu miktardan en az 6 kat daha fazla olduğu belirtildi.
DÜNYA GENELİNDE ORMAN YANGINLARI VE SEL
Yerküreyi etkisi altına alan orman yangınları, Amerika’dan Avrupa’ya Afrika’dan Asya’ya birçok kıtada etkili olurken; bu yıl içinde çıkan yangınların sayısı, pek çok ülkede önceki yılların ortalamasını aştı. ABD Havacılık ve Uzay Ajansının (NASA) “FIRMS” adını verdiği Yangın Bilgilendirme ve Kaynak Yönetimi Sistemi’nin uydu haritasına göre, “kırmızı” noktalarla gösterilen yangınlar, dünyanın birçok yerine yayılmış durumda. Haritada Kuzey Amerika ve Güney Amerika’nın büyük bölümü, Afrika platosu ve Arap Yarımadası’nın kuzeyi, Avrupa’da Akdeniz kıyıları ile Kuzey ve Doğu Avrupa’nın yangınların etkisinde olduğu görülüyor. Asya’da ise Hindistan kıyıları, Rusya’nın Sibirya bölgesi, Çin, Malezya, Endonezya ve Okyanusya’da Avustralya’nın doğusu orman yangınlarının etkisinde bulunuyor.
Son yıllarda dünyanın bazı bölgeleri kuraklıkla mücadele ederken diğer bölgeleri sel felaketleriyle mücadele ediyor. Almanya, yakın tarihinin en büyük sel felaketine sahne oldu. Yine Çin’in Henan vilayeti de meteorologların verdiği bilgiye göre “bin yılda bir olabilecek bir yağışa” sahne oldu. Ve yine Türkiye’de Karadeniz bölgesindeki şiddetli sağanak yağış nedeniyle Rize ve Artvin’de sel meydana geldi. Kuraklıkla mücadele eden İran’da ise bu yıl hava sıcaklıklarının 50 dereceye yaklaşması nedeniyle büyük bir kuraklık yaşanıyor.