Dergimizin yazarlarından Semra Kuytul ve Rumeysa Sarısaçlı Hocahanım ile dergimizin yıl dönümüne dair röportaj
FURKAN NESLİ: Hocam Furkan Nesli yayın ekibi olarak, 7 yıldır Furkan Nesli Dergisinde yazarlık yapan biri olarak bize yayın hayatına başladığı ilk günlerden bahseder misiniz?
SEMRA KUYTUL: Kıymetli okurlarımızı selamlayarak başlamak istiyorum. Furkan Nesli Dergisi 2011 yılında yayın hayatına başladı. Elhamdülillah o tarihten bu yana dergimizde yazarlık yapmaktayız. Bu dergi bizim için, anlattığımız hakikatleri yazılı bir şekilde de geniş kitlelere ulaştıran bir mektup mahiyetinde… Tevhid’i, yaşam gayemizi, Müslümanlar olarak sorumluluklarımızı yazılı olarak ifade eden bir yayın organına ihtiyaç olduğu o günlerde yayın hayatına başlamış oldu. Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin başyazarlık yapmasıyla daha da kıymet kazanan Furkan Nesli Dergisini yayınlanmasını Allah, Furkan Vakfı gönüllülerine nasip etti.
Furkan Nesli, çok emek taşıyan dergidir. Bunun en önemli sebebi ise yazarlarının sadece masa başında yazarlık yapmamaları, insanların maslahatı için sahada gece gündüz çalışan aynı zamanda konuşan insanlar olmalarıdır. Bu sebepten dolayı Furkan Nesli Dergisi her ay zorlu bir süreç sonucu okuyucuları ile buluşmaktadır. Ancak bu durumun, zorluğun ötesinde dergiye can kattığını düşünüyorum. Şöyle ki Furkan Nesli, Başta Hocaefendi olmak üzere yazdıklarını bilhassa yaşayan insanların kaleminden dökülmekte ve kuru kuruya yazılmış değil hayatlarla ispatlanmış makalelerden oluşmaktadır. Bu Mayıs ayında 7. yayın yılını dolduracak olan Furkan Nesli Dergisi toplumunu aydınlatmaya devam edecek, bizler de bu uğurda yazmış olduğumuz yazılarımızla elimizden geleni yapmaya gayret edeceğiz inşallah. Burada bir kez daha yayında emeği geçen editörümüz ve yayın kuruluna teşekkürlerimi iletiyorum. Allah razı olsun.
FURKAN NESLİ: Furkan Nesli Dergisinin prensipleri nelerdir?
RUMEYSA SARISAÇLI: Ben de okurlarımızı sizin vesilenizle selamlıyorum. Böyle nadide bir eserin yazarlarından olduğum için kendimi bahtiyar hissediyorum. Furkan Nesli bir misyon dergisidir. Davası Tevhid davasıdır dolayısıyla önemli bir misyona sahiptir. Bu çağda Tevhid’i misyon edinen bir derginin önemi daha da artmaktadır. Davayı insanların evine kadar ulaştıran önemli bir yayın aracıdır. Böylece insanlar uzaklara gitmek durumunda kalmadan, yazılanların yaşandığı bir misyon dergisine ve kendilerini birçok açıdan bilgilendirecek bir eğitim vesilesine ulaşmış olmaktadırlar. İçerisinde bulundurduğu Tevhid davası, iman hakikatleri, ahlaki meseleler, mücadele ruhu veren yazılar vesilesiyle Furkan Nesli bir okuldur, bir eğitim dergisidir diyebiliriz. Özellikle yeni neslin yetişmesinde önemli bir kilometre taşıdır. Yeter ki gençlerimiz bu dergiyi okusunlar, bir şeyler öğrenme çabasına girsinler, Furkan Neslinin bu noktada önemli bir vesile olacağını iyi takip ettikleri takdirde göreceklerdir.
Furkan Neslinin kıymetinin yeterince anlaşılmadığı ve asıl kıymetinin ileride anlaşılacağı kanaatindeyim. Üstad Necip Fazıl’ın ‘Büyük Doğu Dergisi’ yayınlanmaya başladığı yıllarda çok sayıda basılamamış, kimi zaman vaktinde çıkartılamamış, bazı sayıları toplatılmış, bazı sayılar hakkında davalar açılmış ve Üstad bu sebeple hapse girmiş… O gün kıymeti yeterince anlaşılmayan bu dergiyi, bundan 5- 6 sene önce bir gazete, tirajını arttırmak için ek olarak vermeye başladı. Yani 70 sene sonra bir misyon dergisi yeniden hayat buldu. İnşallah Furkan Neslinin kıymeti ve misyonu bugün de yarınlarda da yeterince anlaşılır…
Furkan Nesli muhaliftir. Zulme, küfre, şirke karşıdır. Hakk’ın ve mazlumların yanındadır. İlmin yanı sıra, vermek istediği o muhalif ruhun ileride daha iyi anlaşılacağını ümit ediyorum. Şu anda da Furkan Nesli Dergisine dönük yapılan tüm bilinçli karalama kampanyalarına, oluşturulan negatif haberlere rağmen insanlarımız bu dergiyi temin etmeye çalışmakta, severek okumakta ve ilgiyle takip etmektedir. Bu dergiyle dik durmaya, davasına da destek olmaya çalışmaktadır. Bugün bir nebze bilinen kıymetinin ilerde daha çok bilineceğine, milyonlarca basılacağına, özellikle Muhterem Hocamızın yazılarının kitapçıklar halinde basılacağına ve insanların bunları akın akın okuyacağına inanıyorum. Ebetteki bu zorlu günlerde bu dergiye önem verip sahip çıkmak daha da kıymetlidir. Bu dergiyi ayakta tutmak hem okurlarımızın hem de yazarları olarak bizlerin boynumuzun borcudur. Bunun önemini okurlarımız da iyi kavramalıdırlar. Ben bir yazarı olarak Furkan Nesli Dergisinin önünün açık, geleceğinin parlak olduğu inancındayım. Rabbim temennilerimizin gerçekleşmesini nasip etsin inşallah.
FURKAN NESLİ: Furkan Nesli Dergisinin içeriğinden bahseder misiniz? Okurlarımız bir de sizden dinlesinler.
RUMEYSA SARISAÇLI: Furkan Neslinin içeriği ‘Tevhid davası’ merkezlidir. Bunun yanı sıra Tefsir, Hadis, güncel meselelere dair yazılar ve özellikle Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin Türkiye ve dünya gündemine dair olan yorum yazıları, aile sayfaları, ilmi ve siyasi makaleler ile şümullü bir dergidir. İlk defa okuyan bir kişi dahi eline alıp, incelediğinde birçok şeyi kapsadığını görebilir. Kuru bir ilim dergisi değil ilme ruh katmış bir dergidir. Sırf fikir ve kuru edebiyat olan bir dergi olmanın aksine, okuyucuya şuur veren, mücadele ruhu veren, dava aşkı, iman aşkı, Allah aşkı kazandıran bir dergidir.
İslam âlemi ve memleketimiz üzerinde oynanan oyunları Müslüman halkımız bilmek, öğrenmek ve anlamak zorundadır. İşte bu dergi bunları anlatmaktadır. Zengin bir içeriğe sahip olan Furkan Neslini hakkıyla okuyan bir kimsenin her noktadan gelişeceği inancındayım. Kuru bir iddiada bulunmuyorum. En son çıkan 84. sayısına kadar tüm sayılarını dikkatle okuyan kimselerin ilmi de ufku da şuuru da artacaktır. Ben bu kanaatteyim.
Ayrıca Furkan Nesli Dergisi, kolay okunacak bir dergi de değildir. Bir yazarı olmama rağmen ben de kolay okuyamıyorum. Elime kalemimi alıp bazı yazıların özellikle Hocamızın yazılarının altını çizerek okumaya çalışıyorum. Öyle ağır ilmi bir dergi değil ama herkesin de çok kolay okuyabileceği basit, hafif bir dergi de değildir. Elbette okurken emek vermek, ciddi okumak gerekmektedir. Ama içerisinde kolay okunabilen, biraz daha hafif, tatlı yazılar da var. Ancak özellikle bazı yazıları daha dikkatli okumak, kafa yormak gerekecektir. Dergiyi hakkıyla okuyan kardeşlerimizin zamanla ilmi olarak geliştiğini kendileri de çevreleri de görecektir. İlimden de önemlisi dava şuurunun düzenli okuyanlarda kök salacağına, yerleşeceğine inanıyorum.
FURKAN NESLİ: Derginin başyazarı Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin içerisinde bulunduğu durum dergiye yazı yazmasına da engel oldu. Yazıları gerçekten severek takip ediliyordu. Yakında okuyucularına bir sürprizi olacak mı, eşi olarak ve kendisiyle sürekli irtibat halinde olan biri olarak bizlere kısaca bilgi verebilir misiniz?
SEMRA KUYTUL: Allah kendisinden razı olsun Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin, Furkan Nesli Dergisinde 84 sayıdır başyazısını yazmadığı bir sayı olmadı. Başyazının yanı sıra kendisine ait sayfalar olan güncel analiz, soru cevap gibi kısımlarda da emeği çoktur. Furkan Nesli Dergisi için sabahlara kadar uyumayanlardan biri de Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi’dir diyebilirim. O, yazılarını çok özenle hazırlardı.
Bu son 4 aylık tutukluluk süreci elbette ki yazı yazmasını etkiledi. Kendisine uygulanan tecrite rağmen arkadaşlarımıza uzunca bir mektup göndermek istedi. O mektubu geçtiğimiz aylarda yayın ekibi dergide de yayınlayabilirdi ancak mektup bizlere ulaştırılmadı. İki aydır sakıncalı olduğu gerekçesiyle infaz hâkimliğinde bekletiliyordu. Cezaevi yönetimi ‘sakıncalı’ diyerek infaz hâkimliğine göndermiş, infaz hâkimliğinde çok sayıda dosyanın arasında, bekletiliyordu. Derken infaz hâkiminin eli değdi, mektubu okudu, sakıncalı olmadığına da karar verdi. Tekrar Hocaefendi’ye iadesi için karar verildikten sonra bu defa cezaevi savcılığı itiraz etti. Şimdi de cezaevi savcılığında bekletiliyor. Ne bize veriliyor ne postaya atılıyor ne Hocaefendi’ye tekrar iade ediliyor. Hatta Hocaefendi her gittiğimde bana ‘O mektuba ben çok emek sarf ettim, neresi sakıncalıysa altını ya da üstünü çizsinler, tekrar mektubu bana iade etsinler” diyor. Çünkü bu bilgisayarla yazılmış bir yazı değil, bir kopyası yok. Yani her satırında Hocaefendi’nin emeği var, göz nuru var… Bizim için o mektubun her bir satırı çok önemli. Şimdi de savcılığın itirazı sonucunu bekliyoruz. Muhtemelen eninde sonunda verecekler ama dört ay bitmek üzere… Eninde sonunda o mektubu alacağız, bu konuda ümitliyiz ve bir gün Furkan Nesli Dergisinde de yayınlanacaktır inşaallah.
FURKAN NESLİ: Hocam, bu derginin hem yazarı hem okuru olmanız sebebiyle Furkan Nesli Dergisi neden okunmalıdır? Furkan Neslini diğer dergilerden ayıran özellikler size göre nelerdir?
RUMEYSA SARISAÇLI: Yukarıda da bahsettiğim özelliklerden dolayı Furkan Nesli dergisi okunmalıdır. Tevhid davasına sahip çıkan nadide dergilerdendir. Tevhid davasını anlatan birtakım mecmualar, dergiler olabilir ancak Furkan Nesli bunu çok cesur ve vurgulu bir şekilde anlatmaktadır. Bunun yanı sıra yine yukarıda bahsettiğim üzere Furkan Nesli kuru bir ilim, fikir dergisi değildir, onu okuyan insan şuur ve muhalif bir ruh kazanır.
Bunlar o kadar önemli ve temel noktalar ki bugün İslam coğrafyasında ve gözümüzün önündeki memleketimizde, o muhalif ruhun oluşmaması, mıymıntı Müslüman profilinin yerleştirilmesi bana bütün problemlerin müsebbibi gibi gelmektedir. Dünyada ve ülkemizde ne zulümler ne adaletsizlikler yapılmakta ancak Müslümanlardan çıt dahi çıkmıyor. Bu durum, ümmetin ruhunun adeta kabzedildiğinin bir göstergesidir. Ümmeti Muhammed’e yeniden canlılık kazandıracak şirke, zulme, küfre muhalefet bilincini yeniden verecek olan tek sihirli cümle Kelime-i Tevhid ‘La İlahe İllallah’ cümlesidir diyebiliriz. Dolayısıyla Furkan Nesli, Tevhid merkezli yazılardan müteşekkil bir dergidir bunun için, bu dergiyi okumak gereklidir. ‘La İlahe İllallah’ merkezli olduğu için bu dergiyi almaya değer, bu dergiyi çıkarmaya değer, bunun için mücadele etmeye değer! Çünkü bugün Kelime-i Tevhidi anlatan, mücadele ruhu vermeye çabalayan neredeyse yoktur! Tam tersi bu ümmeti yaşayan ölülere çevirmeye ve ruhsuz bir ümmet haline getirmeye çabalayan bir anlayış, bir zihniyet var! Bu zihniyetin karşısında olan tam zıddı ruh vermeye çalışan Furkan Nesli bu özellikleriyle kesinlikle sahip çıkılması gereken bir dergidir.
Türkiye dergiler ülkesi diyebilirim, o kadar çok dergi çıkmaktadır ki bir kitapçıya, ya da gazeteciye gittiğinizde yüzlerce dergi görebilirsiniz. İslami kesimin de çıkarttığı onlarca dergi vardır. Tabii Furkan Nesli dergisi, yukarıda bahsettiğim özellikleri ile diğer dergiler arasından sıyrılan, öne çıkan bir dergidir. Kimi dergiler sadece kuru bir ilim vermektedir. Mesela bir dergi sayfalarca hadis müdafaası yapan yazı ve makaleler içermekte, elbette bu çok güzel bir misyondur, önemli bir emektir, okuduğunuzda hadisin önemini anlıyorsunuz ancak bunun için mücadele etmek gerekliliğini anlayamıyorsunuz çünkü mücadele ruhu vermemektedir. Hani Tevhid için İslam ve medeniyet için mücadele ruhu vermediği gibi asıl misyonu olan hadise, sünnete ittiba için bile bir mücadele etme ruhu verememektedir. Çünkü ruhsuz, kuru bir ilim dergisinden öteye maalesef gidememektedir. Kimi dergiler, birilerini göklere çıkartmak için yazılmış yazılarla dolu iken kimi dergiler ise mesnetsiz, delilsiz-ispatsız sadece muhalefet için muhalefet yapmaktadır.
Furkan Nesli ise dengeli bir duruş ortaya koymaktadır. Yani hem eğitiyor hem mücadele ruhu veriyor olması hem de zalime ve zulme dur diyebilmesi, İslam’ın muhalefet ettiklerinin tümüne muhalefet etmesi hasebiyle önemli ve dengeli bir duruş sergilemiş olmaktadır. Hakkaniyetlidir, boş meselelerle uğraşmayan bir dergidir. Furkan Neslinin özelliklerini bildiğimizde bu dergiyi neden almamız gerektiğini de daha iyi anlayabiliriz.
Tabi, diğer klişe dergilere bakıldığında, çok fazla suya sabuna dokunmamaları belli başlı kimselerin arka bahçesi olmaları bağlamında düşündükleri için bazı insanlar: ‘sizler de dergi basmasanız ne olur’ gibi bakabiliyor. Hayır, düşündüğün gibi değil. Sen bu dergiyi eline aldığında anlıyorsun ki bu derginin her eve girmesi, herkesin okuması lazım! İnsanlar bu dergiyi aldıklarında İslam’ı anlayacaklar, nasıl bir dine mensup olduğumuzu, oynanan oyunları anlayacaklar.
Bugün eğitimsizliğimizden kaynaklanan o kadar çok problem yaşıyoruz ki Muhterem Hocamızın bir kaseti şöyle biter ve o kadar can alıcı bir cümledir ki: ‘Okumazsak öldürülmeye devam edeceğiz.’ Bugün ümmetimizin başına gelenlerin aslında okumamaktan, bilinçsizlikten kaynaklandığını görmekteyiz. Bu yenilmişliğimizin, sömürülmüşlüğümüzün, bu aldatılmışlıklarımızın bu öldürülmelerimizin, kandırılmalarımızın sebebi; hep okumamaktan kaynaklanmaktadır. Bir dergi bunların hepsini halledebilir mi, iddialı bir söz olacak ama Furkan Nesli bu sorunları halledebilecek bir dergidir. Eğer hakkını vererek okursak insana bir ruh verir, duruş kazandırır ve harekete geçirir, insan okudukça hayatı değişir. Bugün en çok, harekete geçiren, mıymıntılıktan uzaklaşmış haksızlığa muhalif bir nesle muhtacız. Furkan Nesli, nesil yetiştirmeye çalışan bir dergidir.
FURKAN NESLİ: İlk çıktığı günden itibaren yazarlık yaptığınız Furkan Nesli Dergisinin sizin gözünüzdeki değerinden biraz bahseder misiniz?
SEMRA KUYTUL: Bu derginin benim gözümdeki değerine değer katan en önemli sebep ciddi gayretler ile çıkartılıyor olmasıdır. Her dergi meşakkatlerle çıkar fakat Furkan Nesli yayın kurulu bu işi mükemmelliyetçi bir yapı ile yapmaya çalışmaktadır. Her bir sayfası hatta her bir kelimesi için çok emek sarfedildiği bellidir. Yayın ekibi tarafından defalarca kontrolden geçirilerek gerek yazım hataları gerek ilmi hataları en aza indirgenmeye çalışılmaktadır. Ayrıca ben de hem yazarı hem de bir okuru olarak görsellerinin de derginin misyonuna uygun olarak özenle seçildiğine inanıyorum. Emeği geçenler sağ olsunlar, Allah razı olsun. Burada onlara teşekkür etmek istiyorum, gerçekten üzerinde ciddi bir emek olduğu görülüyor. Okurların eline dergi ulaşıyor fakat o sayfaların nasıl hazırlandığını, ne emekler sarf edildiğini de hissetmeleri lazım. Okurlar dergiyi dikkatlice takip ettikleri zaman bunu hissedebilirler. Furkan Nesli ile ilk defa muhatap olan kimseler bile onda ciddi bir emeğin olduğunu, içinde bir davanın olduğunu, bir sancının olduğunu ve şümullü bir içeriğe, zengin değerlere sahip olduğunu görebilmekteler. Yazarları olarak bizim de buna dair birçok duyumlarımız var. Bir kardeşimiz başından geçen bir olayı şu şekilde anlatmıştı: Apartmandaki evime çıkarken alt kattaki komşum ile karşılaştım, elimde dergi vardı kendisine o gün okuması için verdim. Ertesi sabah erkenden kapı çaldı, komşum bana; ‘Bu ne kadar güzel bir dergi! İçeriği ne kadar zengin! Önce bir yazı okuyayım diye aldım sonra bırakamadım, diğer yazıya ve diğer yazıya geçtim ve saatler geçti bu arada ben dergiyi bitirdim, ondan sonra döndüm baştan bir kez daha okudum… Ben bu dergiye abone olmak istiyorum’ dedi. Hem yazar kadrosu hem yayın ekibi kadrosu öyle özenli, şümullü çalışmaktalar ki yazılar adeta konsantre gibidir. Çünkü yazıların tefsir, hadis, ilmi kitaplarının incelenip, araştırmalar yapılıp yazar arkadaşlarımızın kendi ilimleriyle de harmanlanıp öz olarak okuyucuya sunulduğu görülmektedir.
Hocaefendi’nin ve diğer tüm emektarların emeklerini, gayretlerini düşündüğümüzde daha önce de dile getirdiğimiz üzere bu derginin elde değil başta taşınacak bir dergi olduğu kanaatindeyim. Başta tüm yoğunluğuna rağmen ilk sayıdan itibaren Furkan Nesli Dergisine yazılarıyla katkı sağlayan Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi’den, diğer yazar arkadaşlar ve yayın kurulundan Allah razı olsun.
FURKAN NESLİ: Özellikle 7 Mayıs operasyonunda medyada Furkan Nesli Dergisine karalama kampanyaları başlatıldı. Furkan Nesli Dergisinin Furkan Vakfına ait örgütsel doküman olarak lanse edilmeye çalışılmasının sebebi nedir? Furkan Nesli, sakıncalı ya da yasak bir dergi midir?
SEMRA KUYTUL: İlk operasyondan sonra Furkan Nesli Dergisi için örgütsel doküman denilmeye çalışıldı. ‘Doküman kaçırırken yakalandı’ tarzında haber yapıldı. Kaçırılan doküman(!) ise Furkan Nesli Dergisi, içeriği belli olmayan bir cd, bir dizüstü bilgisayarı ve bir cep telefonuymuş! Ve bu dokümanlar medyaya yansıyan fotoğraflarda sanki suç aletiymiş gibi lanse edilip kaldırıma serilerek fotoğrafları çekilmişti. Bu trajikomik durum sadece bizler tarafında değil tüm insanlar tarafından alay konusu oldu.
İkinci yani 7 Mayıs operasyonunda ise “5 liralık dergi 25 liraya satıldı” iftirası ve operasyon yapılan evlerde derginin suç aletiymiş gibi masalara yerlere serilip, fotoğrafının medyada dolaşmasının mantığını aslında ilk önce anlayamıyorsunuz. Yasak olmayan bir derginin bir emniyet mensubu tarafından yere suç unsuruymuş gibi serilmesinin kendilerini küçük düşürecek bir durum olduğunu düşünemiyorlar mı? Yoksa başka bir maksat mı var! Görülen şu ki bu şekilde yapılarak dergi abonelerinde bir algı oluşturulmak istendi. Amaçları bu dergiye ‘yasak’ algısı oluşturmak ‘evinizde ya da arabanızda bulunursa suç unsuru kabul edilir’ imajını bırakmaktır. Benim anladığım kadarıyla, dergiyi yasak gibi göstermek suretiyle okurlarının ondan vazgeçmesini ve abone sayısının azalarak kendiliğinden kapanmasını sağlamak istiyorlar. Eğer suç unsuru olsaydı yazarlarına bir sıkıntı çıkarmaları ya da masaya serdikleri dergileri toplayıp götürmeleri gerekirdi fakat görünen o ki sadece algı oluşturmak istediler. Belki de bu görüntüler sonucunda birçok kişi ne olur ne olmaz düşüncesiyle aracında, evinde dergiyi bulundurmak istemez hale geldi. Furkan Nesli Dergisinin de kenarda köşede toplanıp toplanıp yakılması ve kendiliğimizden Furkan Nesli Dergisinden vazgeçmemiz istendi. Bu yaklaşımı şiddetle kınıyorum. Madem öyle, sebeplerini göstererek yasaklayın, hangi içerikten ötürü yasakladığınızı da söyleyin. Toplumun maslahatına katkıda bulunmak için çaba sarfeden bir dergiye bunu da yaparlar mı bilmiyorum. Bu şu ana kadar olmadı ancak olabilir. Her insanın yaşama hakkı olduğu gibi yazma ve konuşma hakkı da vardır. Bizim, toplumun ıslahı için Furkan Neslinde yazmış olduğumuz yazıları bir gün keyfi olarak yasaklamak isterlerse bunu ispatlamak zorundalar! Sakıncalı deyip de yasaklamak istedikleri yazı, hangi somut suçun tahrikçisi olmuş kanıtlamak zorundalar. Konuşmamız, yazı yazmamız, fikrimizi beyan etmemiz suç değildir, haklarımızdır. Eğer somut bir suç ortaya çıkarsa ancak o zaman suçlayabilirler.
Eğer bir gün bu kıymetli dergiye sakıncalı içerik diyerek yasaklı yayın haline getirirlerse hep beraber sebebini soracağız. Hep beraber; ‘yazı yazmak hakkımdır, yazıyı değil suçu göster’ diyeceğiz. Eğer böyle bir hata yapılırsa insan hakları ve özgürlüklere bir darbe daha vurulmuş olur. Bir dergi daha kapatıldı. Birileri daha susturuldu denir. Şu ana kadar böyle bir şey olmadı.
Furkan Nesli Dergisi yasaklı yayın değildir, meşru zeminde çıkmaktadır. Biz algı operasyonlarının altında ezilmeyeceğiz. Okurlarımızın, Furkan Nesli Dergisinden sakınmalarına çekinmelerine gerek yok, evlerinin başköşelerinde, masalarının üzerinde bulundurabilirler. Yasaklanacak bir içeriği de asla yoktur. Furkan Nesli Dergisinde yazarlık da yaparız, elimize alır, okur, onunla sokakta da dolaşır, evimizde bulundurur, arabamızda da taşırız!
FURKAN NESLİ: Bu müfteri mihrakların 5 liraya satılan derginin okuyucularına 25 liraya satıldığına dair yapılan haberleri nasıl yorumluyorsunuz?
RUMEYSA SARISAÇLI: Ben bu haberlere sadece gülebiliyorum. Bir dergiyi itibarsızlaştırmak için ancak bu kadar basitleşilebilir. Böylesi laflar derginin misyonunu, değerini gölgeleme amaçlı olsa da tutacağını zannetmiyorum. Dergiyi okuyan her okur, yazılan yazılardan bunun nasıl bir gönül işi olduğunu anlar. Bu zorlu süreç öncesindeki yazılarımızda da nasıl bir içtenliğin olduğunu okuyucu görmüştür ancak özellikle Hocamız gözaltına alındıktan sonraki süreçte her birimiz yetim gibi kaldık ve yazılarımızı da yetim gibi yazdık. Ben iki sayı önceki ‘bir aydın âlimin hapsedilmesiyle ülkem kaybediyor’ yazsını ağlayarak yazmıştım. Tüm bunları menfaat merkezli düşünen insanlar anlayamazlar, ancak ruh, maneviyat merkezli düşünen, dava şuuruna varmış insanlar söylediklerimi anlayabilirler. Bu derginin içerisinde gözyaşı, çile, davanın kazandırdığı o ruh var, tamamen dertli gönüllerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkmış bir dergidir. Biz bu duygular insanlarımıza bulaşsın, paylaşılsın, ulaşsın istiyoruz. İşte tam da bu sebeple dergiyi karalamak istiyorlar. Ama meseleyi menfaat meselesi gibi göstererek yine yanlış yerden yaklaştılar, baltayı taşa, kayaya, demire vurdular. Başyazarı çile ile ömür geçirmiş, yazarları bu ruha sahip, yayın ekibi ve editörü gece gündüz yoğun bir mesai ile çalışan, misyonu Tevhid olan bir dergiye bu iftiraları atsan dahi ters tepecektir ki tepti de. Herkes bu 25 lira iftirasına güldü.
FURKAN NESLİ: Peki siz derginin yazarları olarak bu haberlerden etkilendiniz mi?
SEMRA KUYTUL: Tabi ki etkilenmedik okurlarımızın da etkilenmediğini düşünüyorum. Bu haberler komikliğinin yanında tiksindiricidir. Bu karalama kampanyası bizleri daha çok bileyliyor, daha da özgürleşmemizi sağlıyor diyebilirim. Allah’ın yardımına olan inancımız artıyor. Hakikatlere olan bağlılığımız artıyor. Sağ olsunlar, bu iftiralar vesilesiyle kalemlerimizi daha da özgürce kullanıyoruz.
FURKAN NESLİ: Bize vakit ayırdığınız için Allah razı olsun. Rabbim kalemlerinizi ve fikirlerinizi kurulacak İslam Medeniyeti yolunda vesile eylesin, hep birlikte o günleri görmeyi nasip etsin…