Ahmed-i Bîcân bir gün, Gelibolu´nun en büyük camisinde vaaz veriyordu. Herkes huşu içerisinde söylenenleri dinliyordu.
“Kardeşlerim! İnsanı Rabbinden uzaklaştıran perdelerin en büyüğü kalbi öldürmek, karartmaktır. Kalbin ölmesine kararmasına sebep de dünyayı sevmektir. Bir hadis-i kutsîde buyruldu ki: ‘Ey Âdemoğlu! Kanaat et zengin ol. Hasedi terk et, rahat ol! Dünyayı terk et, dinin halis olsun.’ Kim gıybeti terk ederse, Allah-u Teâlâ’ya karşı olan sevgisi çoğalır. Kim az ve doğru konuşursa, aklı tam olur. Kim aza kanaat ederse, gerçekten Allah-u Teâlâ’nın ahdine inanmış olur. Kim dünya için kaygılanırsa Allah-u Teâlâ’dan uzaklaşır.”
Ahmed-i Bîcân hazretleri vaaz ettiği kürsüden bir ara başını kaldırdı. Caminin giriş kapısında ağabeyini gördü. Ayakta bekliyor ve kendisine tebessüm ediyordu. İçeri girip bir yere oturmamasına hayret etmişti. Sonra manevi bir huzurla vaazına devam etti. Ağabeyinin bu şekilde beklemesi bir türlü aklından çıkmıyordu.
Akşam annesi ile sohbet ederken bu aklından çıkmayan şeyin sebebini öğrenmek istedi ve “Anneciğim! Bugün dikkatimi çeken bir şey oldu. Vaaz ederken ağabeyim cami kapısında durmuş, bana bakıyor ve tebessüm ediyordu. Ama içeri girip oturmadı. Sebebini ondan bir sual eylesen” dedi.
Evlâdını kıramayan anne, ertesi gün büyük oğlu Muhammed Bîcân´a giderek sohbet arasında kardeşinin vaazı arasında niçin camiye girmediğini sordu. O da; “Kardeşim âlim, arif biridir. Sözleri hikmet dolu. Gönülleri alan, ruhları cezbeden bir üslûbu var. İlminden, irfanından istifade edenlerin sayısı belli değil. Ben de mübarek sözlerini dinlemek için gitmiştim. Meleklerin kanatlarını sererek vaazını dinlediklerini gördüm. Basmamak için içeriye girmedim” dedi.
Bu duruma çok sevinen annesi, eve dönerek durumu küçük oğlu Ahmed-i Bîcân´a anlattı. Ahmed Bîcân sevineceği yerde durgunlaştı. Bunu fark eden annesi sebebini sorunca; “Ağabeyim melekleri gördüğü hâlde ben niçin göremiyorum, acaba sebebi nedir” dedi. Annesi hiç beklemediği bu soru karşısında şaşırdı. Ahmed-i Bîcân hazretleri sonra ilâve etti; “Anneciğim bunun sebebini senin bilmen lâzım. Biraz düşün bulacaksın.” dedi.
Annesi bir süre düşündükten sonra yaşlı gözlerle oğluna; “Sen henüz süt emme çağında idin. Namaza durmuştum. O esnada komşularımdan bir hanım geldi. Sen ağlamaya başladın. Selâm vermeme de az kalmıştı. Kadıncağız ağlamayasın diye seni emzirmeye başladı. Selâmı vermemle birlikte mâni oldumsa da sen bir kaç yudum almıştın. Sonra sordum hanım abdestsiz imiş. Ben sizi hiç abdestsiz emzirmedim. Her halde sebebi odur” dedi. Ahmed Bîcân; “Doğru söyle