İnsanların ortaya koymuş olduğu beşerî ideolojiler her dönemde birçok adaletsizliğin yaşanmasına sebep olmuştur. Bunlardan biri de Amerika’da siyah ile beyaz arasında yaşanan ırkçılık olaylarıdır.
TOPLUMSAL PROTESTOLAR
Modern İnsan Haklar Hareketi uzun bir süreçten geçen toplumsal protesto tarihçesinin neticesi olarak ortaya çıktı. 1900-1950 yılları arasında, birçok Güney kentindeki sivil topluluk liderleri ırk ayrımını protesto ediyordu. Bu dönemin önde gelen sivil haklar örgütü olan Siyahi İnsanların Gelişmesi İçin Ulusal Birlik (NAACP) federal linç karşıtı yasalar için lobi yapmış ve mahkemelerde zorlayıcı ayrımcılık yasalarıyla ırkçılığa karşı mücadele etmiştir.
2. Dünya Savaşı’nın ardından ırk ayrımına son verme yönünde büyük bir baskı başladı. Siyahi İnsanların Gelişmesi İçin Ulusal Birlik, 50.000’den yarım milyon üyeye ulaştı. Güney eyaletleri dışında kalan ırk ayrımı duvarları çökmeye başladı. 1954’te Brown v. Eğitim Kurulunda, ABD Yüksek Mahkemesi anayasaya aykırı olan siyahlar ve beyazların ayrı okuduğu okulların birleştirilmesine karar verdi. Önde gelen vatandaşların da katıldığı Beyaz Vatandaş Konseylerinin tepkisi, Güney kentleri boyunca büyümeye başladı. Bütünleşmenin asla gerçekleşmeyeceğine yemin ettiler. Böyle bir atmosferde, Sivil Haklar Hareketinin toplumsal protestoları ortaya çıkmaya başladı.
MONTGOMERY OTOBÜS EYLEMİ
Aralık 1955’te Alabama’nın Montgomery kentinde ilk büyük protestolardan biri başladı. Siyah bir kadın olan Rosa Parks, kentin ayrışma yasalarının gerektirdiği şekilde otobüs koltuğunu beyaz bir yolcuya vermeyi reddetti. Sonrasında tutuklanarak hapsedildi. Siyahi İnsanların Gelişmesi İçin Ulusal Birlik, Montgomery’nin siyah siyasi ve dini liderlerini Parks’ın tutuklanmasını protesto eden bir günlük boykotu savunmaya çağırdı. Montgomery’deki siyahi sakinlerin yüzde 75’inden fazlası düzenli olarak halk otobüsü kullanıyordu. Ama boykot gününde, sadece sekiz siyahi halk otobüsünü kullandı.
Bir günlük boykotun başarısı siyahi liderlere uzun vadeli bir boykot düzenleme konusunda ilham verdi. Şehrin otobüslerinde ırkçılığın sona ermesini istediler. Bu talep karşılanıncaya kadar, siyahilar Montgomery’de otobüslere binmeyi reddedecekti. Boykotu Martin Luther King Jr. Adında genç bir Baptist bakan yönetiyordu. Siyahi çalışanların işlerine gidebilmeleri için sırasıyla araba imecesi düzenlendi. Birçokları gitmeleri gereken yere yayan olarak yürüdüler. Bir ay sonra, Montgomery’nin işletmeleri boykotun etkilerini hissetmeye başlamıştı. Bazı ırkçılar misilleme yaptı. Halka açık kaldırımda yürüyen siyahilar tutuklandı, siyahilerin 4 kilisesinde patlamalar oldu ve Marthin Luther King’in evi bombalandı.
Marthin Luther, sert muhalefete direnmek için boykotun şiddet içermeyen ve sivil itaatsizlik stratejisini tasarladı. Okuldayken, Henry David Thoreau’nun sivil itaatsizlik konusundaki yazıları Marting Luther’i derinden etkilemişti. Ancak King, Hindistan’ın Büyük Britanya’dan bağımsızlık mücadelesi sırasında şiddet içermeyen “silahı” olan Mahatma Gandhi’nin öğretilerini okuyana kadar Hıristiyanlıktaki “biri yanağına tokat atılırsa diğer yanağını da çevir” fikrinin sosyal eyleme uygulanılabileceğine inanmıyordu. King’in bazı sloganları şöyleydi; “Sadece protesto silahlarıyla yükselmeye karar verdik. Bu Amerika’nın en büyük şereflerinden biridir. Kimsenin seni onlardan nefret edecek kadar doldurmasına müsaade etme. Biz aşkın silahını kullanmalıyız.”
Montgomery Otobüs Eylemi 382 gün sürdü. ABD Yüksek Mahkemesinin kentin otobüslerinde ırk ayrımının anayasaya aykırı olduğuna karar vermesiyle sona erdi.
Adalet için verilen mücadeleyi anlatan yazının devamını gelecek sayımızda sizlerle paylaşmak üzere...
http://www.crf-usa.org/black-history-month/social-protests