Allah-u Teâla yaratmış olduğu hiçbir canlıyı kendi haline bırakmamış, ona görevlerini hatırlatmış ve tüm yarattıklarının kendisine kulluk etmesini istemiştir. Arı bal yaparak, koyun süt vererek güneş ışık saçarak ağaçlar yaprak açarak vs. İnsanlar da Rablerine itaat ederek kulluk görevlerini yapmış olurlar. Bu durumu Rabbimiz bizlere, Kur’an-ı Kerim’in içerisinde serpiştirmiş olduğu kısa kısa hatırlatmalarla haber vermektedir.
Yüce Rabbimiz Nahl sûresinde şöyle buyurmaktadır: “Rabbin, bal arısına şöyle vahyetti: “Dağlardan, ağaçlardan ve kurdukları çardaklardan evler edin! Sonra her çeşit meyvelerden ye de Rabbinin yollarında boyun eğerek yürü! Onun karınlarından, renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki onda insanlara şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir millet için ibret vardır.” 1 Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de, biz arıya bal yapmasını vahyettik buyurmaktadır. Her şeyi yaratan Rabbimiz yaratmış olduğu bal arısına bal yapmayı emrettiğini yani öğrettiğini ve o görevi verdiğini haber veriyor. Aslında bu durum diğer canlılar içinde aynı şekildedir. Yani Rabbimizin sadece bal arısına değil ipek böceğine de “ipek yap” diye vahyettiğini görüyoruz. İpek böceğinin yapmış olduğu o ipekteki sırları gördüğümüz zaman hakîkaten de bunun sadece ve sadece vahiy ile mümkün olduğunu yoksa böceğin bunu öğrenmek gibi bir kabiliyetinin olamayacağını anlıyoruz.
İpek böceği tohumları, bahar mevsiminde takriben 20 Mart - 10 Nisan tarihleri arasında dut yaprakları üzerinde canlanmaya başlar. Kış döneminde soğuk ortam şartlarında korunan tohumlar yeni bir hayatın başlangıcı olarak canlanmaya başlar. Çok hassas olan bu hayvanlar en az 18 ºC sıcaklığa ihtiyaç duyar en fazla ise 25 ºC ‘lik bir ısıya dayanabilir. Kurtçuklar taze dut yapraklarını yiyerek büyümeye başlar. 7-8 günde bir uyku devresi vardır ve yaklaşık 24 saat (1 gün) uyurlar. Bu hayvanlar uyku devrelerinde aynı zamanda kabuk değiştirirler. Örme devresine gelen bir kurtçuğun boyu 8 – 10 cm. civarındadır ve ağızlarından ip çıkarırlar. Yaklaşık 30-40 gün böylece büyüyen kurtçuklar 10-15 günde de çalı üzerinde kozalarını örerler. En sonunda 15-18 gün sonra kozanın içerisinden kelebek olarak uçarlar. Normal şartlarda herhangi bir kesici alet olmadan kozayı kesemezsiniz. Ama Rabbimizin ona vermiş olduğu özel bir sıvı ile kozayı delip çıkar. Kelebek olarak uçan bu canlının ömrü ise birkaç gündür. İpek böceğinin örmüş olduğu bu kozalar hakikaten mucizevî bir şekilde örülmüş kozalardır. Büyük kazanlarda ısıtılan, su içerisinde uçları ortaya çıkartılıp makaralara sarılan ipeğin her bir telini, gözün seçmesi âdeta mümkün değil. Sıcak su içerisinde yumuşamış olan kozalardan ipek ipliği elde edilir. Her bir kozadan yaklaşık 1.7 km. uzunluğunda bir ipek ipliği çıkar. Bu iplik, öyle çürük bir iplik değil, kolay kolay kopmayan çok ince ama oldukça sağlam bir ipliktir. Daha sonra tezgahlarda işlenen bu ipekten paha biçilemeyen ipek elbiseler elde edilmektedir. 4-5 kg. kozadan ancak 1 kg. ipek elde edilebilmektedir.
İnsan bunları gördüğünde hakikaten bu dünyada kanunların, Rabbimizin koyduğu şekilde işlediğini anlamaktadır. Çünkü bir böceğin bunu yapmayı öğrenmesi mümkün değil. Demek ki ona bunları öğreten, ona bu emri veren biri var. Emri Rabbinden alan bu böcek Rabbine itiraz etmiyor. Ben bunu yapamam veya ben bunu yapmam demiyor. Ben koza değil de ağ öreceğim demiyor. Kendisine vahyedileni yapıyor. Tüm canlılar böyle. Arıya bal yapması vahyedildi bal yapıyor. Örümceğe ağ yapması emredildi ağ yapıyor. İneğe süt yapma emri verildi süt yapıyor. İnsanoğluna gelince; o Rabbinin vermiş olduğu emirlere diğer canlılar kadar sâdık değil. Rabbimiz bu kadar nimetler verdiği halde, Rabbine kullukta nankörlük edebiliyor. Rabbinin ilahlığını tüm kâinatta gördüğü halde kendisi Rabbinden başka ilahlar edinebiliyor. Rabbim tefekkürümüzü artırsın ve hepimizi kendisine hakkıyla kulluk eden kimselerden eylesin. (Amin)
1- Nahl, 68