Yüce Allah Azze ve Celle buyuruyor:
De ki: “Zalimlere meyletmeyiniz ki, cehennemi boylamayasınız. Zaten Allah’tan başka yardımcılarınız yoktur. Sonra O’ndan yardım göremezsiniz.”1
Bir tefsir âlimi yukarıdaki ayet hakkında şunları ifade eder: “Bütün dil âlimleri ayette gecen ‘Ruk’un’ kelimesinin azlık- çokluk farkı söz konusu olmaksızın kayıtsız şartsız olarak ‘meyil ve sığınma’ manasına geldiğinde görüş birliği içindedirler.”
Abdurrahman Zeyd’e göre buradaki Ruk’un ‘yardakçılık manasındadır. Bu da zalimlerin küfrüne karşı ses çıkarmamaktır’ der.
İkrime Radıyallahu Anh ise “Onlara meyil göstermeyin” yasağının ‘Onlar ile hiçbir şekilde iş birliği yapmayınız’ demek olduğunu belirtir.
Anlaşılıyor ki ayetle umumî olarak müşriklerle, fasık Müslümanlara meyil etmek yasaklanmıştır.
Nişabûrî tefsirinde der ki: “Muhakkikler bu ayette yasaklanan ‘meyil gösterme’nin zalimlerin tutumundan memnun olma, onların yolunu başkalarına karşı övmek ve güzel göstermek ve onların herhangi bir haksız davranışına ortak olmak” demek olduğunu belirtiyorlar. Bu görüşü ileri sürenlere göre, herhangi bir zararı önlemek üzere veya geçici de olsa belirli bir yarar sağlamak amacı ile zalim yetkililere başvurmak ayette yasaklanan ‘meyil göstermek’ mefhumuna girmez.
Nişabûrî diyor ki: “Bence bu görüş, yasama ve ruhsat yoludur, zalimlerin hepsi ile uzak kalmak iktiza eder, Allah Azze ve Celle kuluna kâfi değil midir?”
Ben de derim ki Nişabûrî Radıyallahu Anh doğru söylemiştir, zalimlere meyletme maddesini kökünden kesmek evlâdır. Çünkü zalimlere meyletmede nice aldanma ve aldatmalar vardır. Bazı bakımlardan davranışları zulüm sıfatını kazananlara belli belirsiz meyil göstermek, insanı bu şekilde cehennem ateşine yakalanmaya sürüklüyorsa, zulüm ve haksızlığın içine batmış kimselere son derece meyletmek, onların çevresine katılmaya, yardakçıları olmaya can atmak, onlarla samimi ahbaplıklar kurup kötülüklerinde davranış ortaklığına girişmek, verdikleri nişan ve rütbeleri takınmaktan iftihar duymak, onların geçici saltanatının parlaklığına kamaşan gözlerle bakmak, aslında başak tanesinden daha dayanıksız ve sivrisinek kanadından daha güçsüz oldukları halde geçici olarak ellerinde bulunan ihtişama imrenmek, eğer bütün bunlar böylesine yürekten taraftar olmaktan ileri gelmiyorsa, bunlar hakkında ne demeli?
Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyuruyor ki:
“İnsan dostunun hâmisidir. Buna göre herkes kimleri dost edindiğine iyi baksın.”
Rivayet olunur ki Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
“İyi bir sohbet arkadaşı misk satıcısı gibidir, sana misk vermese bile üzerine kokusu bulaşır. Kötü bir sohbet arkadaşı körük çekene benzer, tutuşturduğu ateş seni yakmasa bile üzerine dumanı bulaşır.”
Yüce Allah Azze ve Celle buyuruyor ki:
“Allah’tan başkalarını dost edinenler, ağdan yuva yapan örümcek gibidirler. Oysaki eğer bilseler, hiç şüphesiz örümcek yuvası yuvaların en çürüğüdür.”2
Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyuruyor ki:
“Bir zengine zenginliğinden dolayı saygı gösteren kimse dininin üçte birini kaybetmiştir.”
Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyuruyor ki:
“Fasık övüldüğü zaman Allah Azze ve Celle gazaba gelir ve bu yüzden arş titrer.” Yüce Allah Azze ve Celle buyuruyor ki:
“O gün biz herkesi teker teker imamı ile çağırırız. Kitabı sağdan verilenler yok mu? Onlar kitaplarını okurlar ve en ufak bir haksızlığa uğratılmadıklarını görürler.”3
Herkesin imamı ile çağrılacağı bildirilen yer, ‘Arasat’ meydanıdır. Tefsir âlimleri ayette ‘herkesin teker teker birlikte çağırılacağını belirttiği ‘imam’ın ne manaya geldiği hakkında farklı görüşler ileri sürüyorlar.
İbni Abbas Radıyallahu Anh ile ona katılanların görüşüne göre ayetteki “imam”, içinde herkesin amelleri yazılı bulunan defterdir. Buna göre ayetten maksat herkesin defteri ile birlikte hesaplaşmaya çağrılacağını belirtmektir. Kur’an’ın şu ayeti de bu görüşü desteklemektedir. Yüce Allah Azze ve Celle söyle buyuruyor:
“Amel defteri sağından verilenlere gelince onlar: ‘İşte defterim, alın okuyun onu’ derler. Buna karşılık defteri soldan verilenlere gelince: ‘Keşke defterim bana verilmeseydi’ derler.”4
İbni Zeyd Radıyallahu Anh der ki: ‘İmam’ gökten indirilen kitaptır. Buna göre insanlar: ‘Ey İncil Ümmeti’, ‘Ey Tevrat Ümmeti’ ve ‘Ey Kur’an Ümmeti’ diye huzura çağırılacaklardır.
Mücahit ve Katade Radıyallahu Anh’a göre “imam” ümmetlerin Peygamberleri demektir. Buna göre: ‘İbrahim Aleyhisselam’a bağlı olanları getirin’, ‘Musa Aleyhisselam’a uyanları getirin’, ‘İsa Aleyhisselam’a uyanları getirin’ ve ‘Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e uyanları getirin’ denilecektir.
Hz. Ali Radıyallahu Anh buyurur ki: “Bu ayetteki ‘imam’, insan topluluklarının her devirdeki imamı demektir. Buna göre her asrın halkı, emirlerini uygulayıp yasaklarından kaçındıkları önderle huzura çağrılacaklardır.” *
*İmam Gazali’nin “Kalplerin Keşfi” kitabından alınmıştır.
1. Hûd, 113
2. Ankebut, 41
3. İsra, 71
4. Hakka, 19- 25