Bir önceki sayıda din eğitimi ile dinî eğitimin farkını açıklamış “Çocukluk Dönemi Din Eğitiminde Aşamalar ve Allah Tasavvuru” ve “Din Eğitiminde Merhamet Temelli Yaklaşım” konu başlıklarını ele almıştım. Bu sayıda kaldığım yerden devam ediyorum.
KUR’AN VE SÜNNETTE MERHAMET TEMELLİ YAKLAŞIM
Sevgi temelli yaklaşımın esas alınması ile ilgili Kur’an-ı Kerim’deki şu ayeti de ifade etmeden geçmeyelim: “O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu hâlde onları affet, bağışlanmaları için dua et, iş hakkında onlara danış.”[1]
Yetişkinlere dahi yumuşak davranmayı emreden dinimiz çocuklar için de Allah inancı konusunda korku temelli bir yaklaşımı benimsemeyi elbette doğru görmez.
Yine Kur’an-ı Kerim’de Lokman Aleyhisselam’ın oğluna nasihat ederken hem nasihat şekli hem de üslubu anne-babalara sevgi temelli din eğitimi konusunda örnek davranış niteliğindedir.
“Lokman, oğluna öğüt vererek O ‘Ey oğulcuğum! Allah’a eş koşma, doğrusu eş koşmak büyük bir zulümdür’ demişti.” ... “Ey oğulcuğum! İşlediğin şey bir hardal tanesi olsa da bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, Allah onu getirip meydana kor. Doğrusu Allah Latîf’tir, her şeyden haberdardır... Ey oğulcuğum! Namazı kıl, iyiliği emredip, kötülüğü önle, başına gelen şeye sabret, doğrusu bunlar azmedilmeğe değer işlerdir.”[2]
Burada Lokman Aleyhisselam’ın “oğulcuğum” ifadesini kullanması, çocuğuna merhametle yaklaşmasına, “hardal tanesi” benzetmesi yapılması çocuğunun seviyesine göre misaller verildiğine ve konunun somutlaştırıldığına, Allah’a eş koşmaktan bahsederken Allah’ın eş koşanları cehennemde yakacağı şeklinde açıklamayıp onun yerine devamında Allah’ın “nazik ve yumuşak davranan, yumuşaklıkla muamele eden ve habîr sıfatı ile birlikte kullanılınca “her şeyin en ince detaylarına kadar bilen” manasına gelen[3] El-Latîf sıfatına yer vermesi, “her şeyden haberdar olan” manasına gelen “El-Habîr” sıfatına yer vermesi bir yandan nasihat ederken bir yandan Allah’ı tanıttığına işarettir.
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in de çocuklara merhamet temelli yaklaşımı ve din eğitimi hususunda merhameti esas alması ve bu konudaki örnekliği hayranlık uyandıracak seviyededir:
- Akra b. Habis adındaki bir ziyaretçi Hz. Peygamberi, torunu Hz. Hasan’ı öperken görür ve şöyle der: “Benim on çocuğum var. Şimdiye kadar hiçbirini öpmedim.” Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz”
- Bir gün bedevinin birisi gelerek Peygamber Efendimiz’e: “Ya Rasulallah, siz çocukları öper misiniz? Biz onları öpmeyiz” Hz. Peygamber ona: “Allah senin kalbinden merhamet duygusunu almışsa, ben ne yapabilirim?” diye sitem eder.
- Efendimiz, bir sabah namazında birinci rekâtta altmış ayet okuduğu halde, ikinci rekâtta en kısa surelerden biriyle namazı tamamlıyor. Niçin böyle yaptığını soruyorlar. Efendimiz şöyle cevap veriyor: “Bir çocuk ağlaması duydum ve annesine eziyet vermeyeyim diye hemen namazı kısa tuttum.”[4]
- Mahmud b. Rebî isimli sahabe, kendisi beş yaşlarında iken Hz. Peygamber’in, çocuklarla su püskürtme oyunu oynadığını anlatıyor.[5]
- Enes Radıyallahu Anh Efendimiz’in çocuklarına karşı merhamet temelli yaklaşımı ile ilgili şöyle demektedir: “Ailesine karşı O’ndan daha şefkatli olan hiç kimseyi görmedim. Oğlu İbrahim’in, Medine’nin kenar mahallelerinde oturan süt annesi vardı. Süt annenin kocası demircilik yapmaktaydı. Beraberinde biz de olduğumuz halde Hz. Peygamber, oraya çocuğu görmek için giderdi. Varınca duman dolu eve girer, çocuğu kucağına alarak koklar ve öper, bir süre sonra dönerdi.”[6]
- Rasulullah, çocukları eğitirken sevgi temelli eğitir ve onları incitmemeye özen gösterirdi. Rafi İbni Amri’l-Gıfari şöyle anlatıyor: “Henüz çocuk iken bir hurma ağacını taşlamıştım. Beni Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e götürdüler. Şöyle buyurdu: ‘Ey yavrucuğum, hurmayı niçin taşladın?’ Ben ‘yemek için’ deyince Rasulullah: ‘Yavrum, bir daha hurmayı taşlama, altına düşenlerden ye’ buyurdu. Sonra başımı okşadı. ‘Allah’ım bu yavrunun karnını doyur’ diyerek dua etti.”[7]
- Ebu Seleme’nin oğlu Ömer Radıyallahu Anh şöyle demiştir: “Ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in terbiyesi altında bir çocuk idim. Yemek yerken elim yemek kabının her tarafında dolaşırdı. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: ‘Ey oğul! Yemeğe başlarken, Allah’ın adını an, sağ elinle ve sana yakın olan tarafından ye!’ Bundan sonra ben, her zaman besmele ile sağ elimden ve önümden yedim.”[8]
Bu ayet ve hadisler ışığında düşünerek ateizm, deizm ve agnostisizm tehlikesine karşı çocukluk döneminde merhamet temelli bir din eğitiminin olması gerektiğini, Allah tasavvurunun çocuklarımızın gelişim dönemlerine göre sağlıklı bir şekilde kazandırılması gerektiğini, çocuklarımıza salt öğrettiğimiz yemek duaları veya Subhaneke duası ile çocuklarımızı ateizm, deizm vb. sapık inançlardan koruyamayacağımızı bilmeliyiz.
ATEİZM, DEİZM VE AGNOSTİSİZM TEHLİKESİNE KARŞI DİN EĞİTİMİ KONUSUNDA ON TAVSİYE
Özetle söyleyecek olursak, ateizm, deizm ve agnostisizm tehlikelerine karşı çocuklarımıza kazandırmamız gereken dinî bakışı 10 madde halinde sıralayalım:
- Din eğitiminde sevgi ve merhamet temelli eğitimi esas almalıyız.
- Aile olarak çocuğumuzun söylediklerimizden çok davranışlarımızı örnek alacağını unutmamalı, din eğitimi ve dinî hayatı hususunda rol-model olmalıyız. Allah’ı hakkı ile sevememiş bir anne-baba çocuğundan Allah’ı sevmesini nasıl bekleyebilir?
- Çocuklarımıza ilk aşamada bilgi yükleme değil davranış ve bakış kazandırmaya önem vermeliyiz. Dinî bilgi ilerleyen yaşlarda da öğrenilebilirken dinî bakış 6-7 yaşına kadar ana hatlarıyla şekillenmektedir.
- Din eğitiminde Allah’ın isimleri olan Esmaü’l Hüsna’dan istifade etmeli, bunları salt bilgi aktarımı şeklinde değil hayatın içinde öğretmeliyiz. Örneğin bir çiçeğe bakarken çocuğumuza: “Allah ne güzel yaratmış, Allah, El-Musavvir’dir, güzel şekil ve suret verendir” şeklinde izahlarda bulunmalıyız.
- Bu konuyu önemsemeli ve çocuklarımıza iyi bir kıyafet, iyi bir okul, iyi bir telefon, iyi bir bilgisayar, iyi bir eş düşündüğümüz kadar iyi bir din eğitimi gerçekleştirebilmek için donanımlı hale gelmeliyiz. Bu konuda yazılmış kitaplardan istifade etmeli, sorun yaşadığımızda ise uzman desteğine başvurmalıyız.
- Çocuğumuzun gelişim dönemlerine göre sorduğu soruları geçiştirmemeli, yaş seviyesine göre anlayacağı düzeyde cevaplamalı bu konuda gerekirse uzman desteği almalıyız.
- Çocuğumuzun gelişim sürecini dikkate alarak yaş seviyesine uygun din eğitimi gerçekleştirmeli, çocuğumuzun gelişimini iyi takip etmeli, büyüdükçe elbisesini değiştirdiğimiz gibi yaş seviyesine göre neyi anlatmamız, nasıl anlatmamız gerektiğini iyi bilmeliyiz.
- Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde anlatılan örnek olaylardan çocuğumuzun gelişim dönemlerine göre faydalanmalıyız.
- Küçük yaşlarda din eğitiminde oyun yöntemini mutlaka kullanmalıyız. Oyun, çocuğun dünyasına girmektir. Örneğin namaz alışkanlığı kazandıracaksak, oyuncaklara cemaatle namaz kıldırabiliriz. Boyama yaptıracaksak dua eden bir oyuncak figürü boyatabiliriz.
- Özellikle çocukluk dönemi, din eğitiminin uzmanlık gerektiren bir alan olduğunu bilmeli, bir eşyadaki problemde bile nasıl ki tamirciye başvuruyorsak, en kıymetlilerimiz ve Allah’ın emaneti olan çocuklarımızla ilgili konularda da uzman desteğine mutlaka başvurmalıyız.
[1] Al-i İmran, 159
[2] Lokman, 13/16, 17
[3] Rağıb
[4] Nesai, Kıble 35
[5] Buhari, İlim, 18
[6] Buhârî, Edeb, 18.; Müslim, Fedâil, 63; el-Hâkim, Müstedrek ala's-Sahîhayn, IV, 40
[7] Ebu Davud, Cihad 85, İbn Mace, Ticaret, 67
[8] Buhari, Sahih, 2