Ahirete İman Öğretimi
Ahirete iman konusu öğretimi en zor olan hususlardan biridir. Ancak, ahiretle ilgili anlatılanlara inanma noktasında çocukların herhangi bir tereddütleri söz konusu değildir. Çocuğun ahiret inancına yönelik sorularına da bu nazarla bakılmalıdır. Zira çocuk bu soruları, inancını pekiştirmek için sormakta ve “kolay inanırlık” özelliğiyle anlatılanlara da “şüphe etmeden” inanmaktadır. Burada önemli olan, ahirete ilişkin sorularda çocuğun seviyesine uygun ve anlaşılabilir cevaplar vermektir.
İlk çocukluk yıllarında çocukların ahiret hayatına yönelik sorular sormasına sebep olan en önemli olay, karşılaştıkları ölüm hadiseleridir. Ölüm, çocukları hem derinden etkileyen hem de bunun izahını yapmaya çalıştıkları, onunla birlikte her şeyin bitmemesi gerektiğine inanma ihtiyacı hissettikleri bir hadisedir. Zira insanda yaratılıştan var olan bir “ebedi olma” arzusu mevcuttur. İşte, açıklanma ihtiyacı hissederek sordukları sorulara verilecek makul ve anlaşılır cevaplar, çocuklara ahirete iman öğretiminde en önemli noktayı teşkil eder. Verilecek cevaplarda kullanılacak misaller ve öğretimin yapılacağı zaman ve mekân, anlatılanların etkisini pekiştirecektir.
Çocukların en çok merak ettikleri ve çoğu zaman da korktukları şeylerden biri de mezardır. Onlar, ölüm olayı ile birlikte ruhun cesetten ayrıldığını kolaylıkla kavrayamazlar. Toprağın altına gömülen ve orada tek başına terk edilen ölüyü canlı olarak tahayyül edebilirler. Gecenin karanlığında ve kışın soğuğunda toprak altında nasıl kalabilecekleri, zihinlerinde çözemedikleri problem olarak uzun süre devam eder. Hatta bazen kendilerinin, ölmüş ve mezarlıkta tek başına kalmış olduklarını düşünürler. Daha çok gece vakti, yatağa girdiklerinde ve uyumadan önce bu düşünceler bir kâbus gibi üzerlerine çöker ve müthiş korkuya kapılırlar. O korku ile yatağın içerisinde gizlenmeye çalışırlar. Hele aile çevresinde veya halk arasında, kabirde, Münker ve Nekir adlı meleklerin ölüyü sorgulamaları ile ilgili olarak ve abartılarak anlatılan ifadeleri hatırladıkça dehşete kapılırlar. Oysa Hz. Peygamber’in kabir hayatı ile ilgili hadisinde; “Kabrin, ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukur” olduğu ifadesiyle yetinilmektedir. Dolayısıyla, çocuklara kabirden bahsedilince abartılı ve korku veren ifadeler yerine, iyi insanlar için kabrin bir cennet bahçesi olacağı hususu üzerine dikkatler yoğunlaştırılmalıdır. Kabir azabı ve cehenneme yönelik bilgilerin ise sonraki yıllarda, özellikle vicdan duygusunun gelişiminden sonra verilmesinde fayda vardır.
Ancak, ahiret hayatıyla ilgili konularda teferruat bilgiler vermekten kaçınılmalıdır. Bu dünyanın geçici olduğu ve burada bir sınavdan geçtiğimiz söylenebilir. İnancımıza göre ölüm bir son değil, yeni ve ebedi bir hayatın başlangıcıdır. Çocuklara bu konu tabiattan ve çevremizdeki olaylardan örnekler gösterilerek kavratılabilir. Tıpkı bitkilerin ve ağaçların ilkbaharda yeniden ve daha gür bir şekilde canlanmak üzere, güz mevsiminde yapraklarını dökerek kış uykusuna daldıkları gibi, insanlar da kabirde geçici bir süre kalacaklardır. Sonra cennet veya cehennemde sonsuz bir hayat için yeniden canlanacaklardır. Dünyadaki hazırlık ve davranışlarına göre cennet veya cehenneme gideceklerdir.
Ahirete iman konusu öyle bir şekilde anlatılmalıdır ki bu, çocukta ümit ve yaşama sevincinin artmasına yardımcı olmalıdır. Sevdiklerine, güzelliklere, ruh ve beden bakımından haz duyduğu bütün arzularına ebedi âlemde kavuşacağını düşünerek, daima ümitli ve mutlu olabilsin. Bu dünyada elde etmek istediklerine çalışarak ve helal yoldan kavuştuğu takdirde, ahiret âleminde daha güzellerine ve iyilerine kavuşabileceğine inanabilsin. Bunun yanı sıra bu hayatın, bilinen hazları ve mutluluklarının geçici olduğu telkin edilmelidir. Asıl önemli olan, bu hayatın ötesinde gerçek mutluluğun tadılacağı bir hayatın daha var olduğunun ve orada mutlak hâkim olan Allah-u Teâlâ’nın huzurunda iyilerin mükâfatlandırılacağı, kötülerin ise cezalandırılacağının çocuklara ve gençlere anlatılması gerekmektedir. Bu duygu ve inancın kazandırılmış olması, aynı zamanda onlara önemli ölçüde sorumluluk duygusunun kazandırılmış olması demektir.
Çocuğa ahirete iman konusu insanın özellik ve temayüllerine göre işlenirse, çok geniş imkânlar ve müspet sonuçlar doğurur. Sonsuz kemâl ve güzelliğe ulaşmak için sürekli çaba ve gayret sarf etmesine yardımcı olur. Ahirete iman duygusu insanlara iyilik, güzellik ve doğruluk istikametindeki konularda devamlılık sağlarken, kötülük, çirkinlik ve yanlışlıklar karşısında direnme ve dayanma gücü sağlar. Nefsine ve isteklerine meşrû olan tatmin yollarını gösterir. Düşebileceği geçici başarısızlık ve tatminsizliklerden bunalıma düşmesini önler.
Çocukların en çok merak ettikleri ve çoğu zaman da korktukları şeylerden biri de mezardır. Onlar, ölüm olayı ile birlikte ruhun cesetten ayrıldığını kolaylıkla kavrayamazlar. Toprağın altına gömülen ve orada tek başına terk edilen ölüyü canlı olarak tahayyül edebilirler. Gecenin karanlığında ve kışın soğuğunda toprak altında nasıl kalabilecekleri zihinlerinde çözemedikleri problem olarak uzun süre devam eder. Hatta bazen kendilerinin, ölmüş ve mezarlıkta tek başına kalmış olduklarını düşünürler.