Kapak

Dünden Bugüne Hayırlı Faaliyetleriyle Furkan Vakfı

Paylaş:

 

                Hamd, âlemlerin Rabbi, kâinatın ilâhı olan Allah’a; salât Tevhid davasının önderi, İslamî mücadelemizin lideri Rasulullah’a ve selam İslam Medeniyetinin inşası için mücadele eden mümin ve mümine kardeşlerime olsun.

                Değerli Furkan Nesli okurları, geçtiğimiz ay (Kasım 2019) Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfının kuruluşunun 25. yılını kutladık. Bu yazımızda; Furkan Vakfının kuruluşunu, hedefini, faaliyetlerini ve 30 Ocak Operasyon sürecini sizlere anlatacağım.

                Eğitim ve davet çalışmaları 1980’li yıllara dayanan Furkan Vakfı; Allah’ın yardımı ve Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin gayretleriyle 1994 yılında Adana’da kuruldu. Sonraki yıllarda çeşitli il ve ilçelerde şube ve temsilcilikler açtı. Allah’a karşı mesuliyetimizin bir gereği olarak başlatılan eğitim ve hizmet çalışmalarını “iman, ibadet, ahlak ve cihad” esasları üzerine bina eden vakfımız; Rabbanî, ilmî ve şümullü bir hareket olmak için çaba gösterdi. Furkan Vakfının gayesi Allah’ın rızası, hedefi ise İslam Medeniyeti’dir. Ayrıca Vakfımız; hakikî imana ulaşmış, ibadete düşkün, ahlak sahibi ve Allah’ın yeryüzündeki hâkimiyeti için meşru yollarla mücadele eden, aydın âlim vasfına sahip Öncü bir Nesil yetiştirmek için gayret etmiştir.

                Rabbimizin yardımı ve muhterem Hocamızın bitmek bilmeyen azim ve gayretiyle halkımızın büyük teveccühüne mazhar olan Furkan Vakfı; dinî, ilmî, ahlakî, kültürel ve sosyal alanlarda örnek bir mektep olmuştur. Kurulduğu Kasım 1994 yılından beri faaliyet ve hizmet çalışmalarına aralıksız olarak devam etmiştir. Vakıf olarak; konferanslar, hayır kermesleri, onlarca öğrenciye burs, ihtiyaç sahibi yüzlerce aileye yardım; kardeş aile projeleri, SODES Projesi kapsamında toplumun dezavantajlı gruplarına eğitim desteği; fıkıh, siyer, hadis gibi ilmî dersler, gençlere yönelik etkinlik ve seminerler, yaz programları, kardeşlik geceleri, aile eğitim seminerleri, kişisel gelişim programları gibi birçok faaliyete imza atılmıştır. Ayrıca Kur’an’ın mesajı anlaşılsın diye 2000 yılından beri aralıksız her hafta devam eden tefsir dersleri yapılmıştır.

                Furkan Vakfı, 7’den 70’e toplumun her kesimine hayırlı hizmetleri götürme çabasındayken ne yazık ki çeşitli engellemelere maruz kalmış, Türkiye’nin pek çok ilinde sebepsiz yere konferanslarımız engellenmiş yahut iptal edilmiştir. Önce karanlık mihraklarca kırpılmış videolarla toplumda algı oluşturulmuş ve sonra 30 Ocak 2018 günü bir terör yuvasına baskın yapar gibi, sabaha karşı yapılan bir operasyonla hayırlı nesiller yetiştirmeyi, İslam Medeniyetini inşa etmeyi amaç edinen vakfımızın kapısına kilit vurulmuştur. Hayırlı hizmetler, bu operasyonla sekteye uğratılmıştır.

                Ardından eşzamanlı olarak asılsız iddia ve gerekçelerle Vakfın kurucusu Alparslan Kuytul Hocaefendi, Vakıf yetkilileri ve gönüllüleri gözaltına alındı. Operasyonun hemen ardından Furkan Vakfının tüm faaliyetleri durduruldu, şube ve temsilcilikleri mühürlendi, Vakfa kayyum atandı, Furkan Vakfı siteleri ve sosyal medya hesaplarının yanında adı “Furkan” olan tüm internet siteleri engellendi. Furkan gönüllüsü bir bayanın evi mühürlendi, Furkan Nesli Dergisi’ne algı operasyonu yapıldı, vakıf binasının altında bulunan, vakıfla resmi bir bağı olmayan kitabevi kapatıldı. Yine adı “Furkan” olan onlarca dernek mühürlendi ve son KHK ile kapatıldı, Furkan Gönüllülerinin yapmak istediği tüm eylemler yasaklandı.

                Adana Emniyet Müdürlüğündeki 10 günlük gözaltının ardından çıkarıldığı mahkemede akıllara durgunluk veren ve yargı tarihine kara bir leke olarak geçen gerekçelerle 8 Şubat 2018 tarihinde Vakfın kurucusu Alparslan Kuytul Hocaefendi ve 4 kişinin tutuklanmasına hükmedildi.

                5 Nisan 2018 tarihinde 6 bina “Furkan Vakfına ait kaçak yurt” iddiasıyla mühürlendi. Evlerde bulunan öğrenciler ve aileler sabah erken saatte eşyalarını almalarına dahi müsaade edilmeden kapı dışarı edildiler. Bu iddiadan dolayı Furkan Vakfına 240 bin TL civarında para cezası kesildi. Kayyum heyeti tarafından mahkemeye başvuruldu ve cezalar kaldırıldı. 8 ay sonra yine mahkeme kararıyla bu evlerin “Furkan Vakfına ait kaçak yurt olmadığı”, kişilere ait meskenler olduğu anlaşıldı. Bu arada mağdur olanların da mağduriyetleri yanlarına kâr kaldı!

                7 Mayıs 2018 tarihinde, Vakıf yöneticilerine ve gönüllülerine ikinci operasyon gerçekleştirildi. Dosyada toplam sayı 44 kişiye ulaştı. 6 günlük gözaltının ardından çıkarılan mahkemede 5 kişi tutuklanarak Adana Kürkçüler F Tipi Cezaevine gönderildi.

                Dosyada gizlilik kararı olduğundan iddialar ve deliller görülemiyordu. Temmuz ayında iddianamenin hazırlanmasıyla dosyadaki gizlilik kararı kalkmış oldu. “Silahlı Terör Örgütü” iddiasıyla başlayan süreç, iddiaların asılsız olduğu anlaşılınca daha sonra şekil değiştirdi ve dosya ikiye bölündü: 1- Terör örgütü propagandası yapmak ve yardım etmek.

2- Suç örgütü kurmak.

                Operasyonun başlangıcında Furkan Vakfı “Silahlı Terör Örgütü” olarak medyada yer aldı. Ancak nasıl bir silahlı örgüt ki (!) 44 kişinin evinde, vakıf merkezinde, şube ve temsilciliklerde bir tane bile silah çıkmadı. Silahı bırakın, çakı bile çıkmadı. Bu asılsız iddianın tutmayacağı anlaşılınca bu kez terör örgütü propagandası/yardım ve suç örgütü iddiası ortaya atıldı. İşin ilginç tarafı, hakkımızda hazırlanan dosyada şu belgelerin yer aldığını gördük: 30 Ocak Operasyonu’ndan önce Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, Adana Terörle Şube Müdürlüğünün (TEM) ve Kaçakçılık ve Organize İşlerle Mücadele Şube Müdürlüğüne (KOM) Alparslan Kuytul ve Furkan Vakfının “Terör Örgütü ve bunlarla bağlantısı” olup olmadığını sormuş. Gelen raporda ise “Furkan Vakfının, Alparslan Kuytul ve dosyada adı geçen 44 şahsın hiçbir terör örgütüyle bağlantısı yoktur” denilmiştir. Ayrıca Vakıflar Genel Müdürlüğü raporunda da aynı ifadeler yer almıştır. Böylelikle terör örgütü iddiası devletin kurumları tarafından çürütülmüş, Furkan Vakfı ve Alparslan Kuytul Hocaefendi aklanmış oldu.

                Yine suç örgütü (!) dedikleri Furkan Vakfına 2014 yılında Adana Emniyet Müdürlüğünce Vakfın yaptığı hayırlı hizmetlerinden dolayı plaket verilmişti. Ayrıca Adana Valiliği SODES Birimine Vakfımızca sunulan eğitim projesi bir yıllık bir incelemenin ardından kabul edilmişti. Vakfımız, kurulduğu günden bugüne kadar Vakıflar Genel Müdürlüğünce defalarca teftişten geçmiş ve hiçbir teftişte “suç” denilecek rapor yazılmamıştır. Nasıl bir suç örgütü ki (!) 25 yıllık tarihinde bir tane suç yok, mağdur yok, şikâyetçi yok?

                30 Ocak Operasyonu’nu hazırlayan kırpılmış videolar (Cumhurbaşkanının kalemi kırılmıştır, darbe hayırlı olsun iftiraları) ile ilgili yargı sürecinden de Alparslan Kuytul Hocaefendi aklandı. Alparslan Kuytul Hocaefendi; Cumhurbaşkanına hakaret, başbakana hakaret ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik davalarından beraat etti.

                Ve tarih 8 Kasım 2018… Alparslan Kuytul Hocaefendi, tutuklu bir şekilde devam eden yargılama sürecinde 8 Kasım 2018’de ilk çıkarıldığı terör mahkemesinden tahliye aldı. Ancak 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan “Suç Örgütü” iddiasından tutukluydu ve tutukluluğu devam etti. Suç örgütü iddiasından tutuklu olarak yargılanan Alparslan Kuytul Hocaefendi, 22 Ocak’ta başlayıp üç gün süren yargılamadan sonra 24 Ocak 2019 tarihinde çıktığı ilk duruşmadan da tahliye aldı. Gece çıktığı Bolu Cezaevinden Adana’ya ancak 25 Ocak sabahında varabildi. Ancak Adana Emniyetince tüm yollar tutulmuş, evinin etrafı sarılmıştı. Şehre girmesi kolay olmadı. Konuşması hâlâ kulaklarımızda çınlayan siren sesiyle bastırılmak istendi. Tahliyesinin ardından 24 saat dahi geçmeden savcının bir üst mahkemeye başvurmasıyla yeniden tutuklanmasına karar verildi. Alparslan Kuytul Hocaefendi, misafirleriyle otururken evinden alındı ve 1 yıl tutuklu kaldığı Bolu Kapalı Cezaevine gönderildi.

                Var olan somut deliller ve devlet kurumlarının verdiği raporlar olduğu halde mesnetsiz iddialarla Furkan Vakfına neden operasyon yapıldı ve Alparslan Kuytul Hocaefendi neden tutuklandı? Süreç içerisinde tüm kamuoyunun ve hukukçuların ortak kanaati, bu davanın “suç değil sus dosyası” olduğu yönündedir. Ayrıca tüm bunların sebebinin şunlar olduğu kanaatindeyiz:

                1. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin Tevhid davasını anlatıyor olması,

                2. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin, hükümeti her Müslüman âlimin yapması gerektiği gibi Allah rızası için uyarması ve bazı konularda tenkit etmesi,

                3. Devlet içinde kümelenmiş, İslam’a ve hayırlı tüm İslamî faaliyetlere düşman olan derin bir yapının olduğunu gündeme getirmesi.

                Halkımız, İslamî hassasiyetini muhafaza ettiği için gerçek sebebi söylemek, halkta bir karşılık bulamayacağı, tam tersine, tepki toplayacağı için “suç örgütü” şeklinde birtakım kılıflarla süreç kamufle edildi.

                Davanın 4. duruşması 6 Eylül 2019’da yapıldı. Vakıf Başkanı Ali Alagöz tahliye edildi ve Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin tutukluluğunun devamına hükmedildi ve tecrit hayatı yeniden başladı. 5 Aralık 2019’da görülen davada artık savcının da tahliye talebiyle Alparslan Kuytul Hocaefendi tahliye edildi.

                Vakıf binamız, 30 Ocak’tan bugüne öksüz ve yetim kalmıştır. Hayır ve yardım bekleyen yüzlerce insanın boynu bükük bırakılmıştır. İslam’ı öğrenmek için bu kapıdan içeri girenler, kapının dışında bırakılmış; vakfın faaliyetlerinden istifade eden birçok insan mağdur edilmiştir. Bizlere ve vakfımıza bunu yapanlara Bakara Suresi 114. ayeti kerimeyi hatırlatmak istiyorum: “Allah’ın mescitlerinde O’nun isminin anılmasını engelleyenden ve bunların yıkılmasına çalışandan daha zalim kim olabilir? …Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azap vardır.”

                Temelleri takva üzere atılmış bir binayı, bir ilim yuvasını, içinde Allah’ı birleyerek samimiyetle ibadet edilen bir mescidi; düşkünlerin, fakirlerin imdadına yetişen bir yardım kuruluşunu bütün bu hayırlardan men etmenin elbette bir hesabı vardır!

                Her zorluktan sonra kolaylık vadeden Rabbimizin davası dün olduğu gibi, bugün de tüm zorluklara ve çilelere rağmen durmayacak ve bitmeyecektir. Dün bizden önceki Müslümanlar, İslam’ı nasıl savundu ve onu sahipsiz bırakmadıysa bugün de bizler savunacak ve aziz dinimizi sahipsiz bırakmayacağız.  Biliyoruz ki her kışın sonu bahar, her gecenin sonu sabahtır.

                Ve yazıma son verirken, kutlu İslam davası için gemilerini yakmış, bu dava uğrunda mücadele etmiş olan bütün büyüklerimizi ve hocalarımızı rahmet ve saygıyla anıyorum. Hayır kapısı olan Furkan Vakfını kuran, istikamet üzere bugünlere gelmesine vesile olan, ancak bu hayırlı hizmetlerin karşılığı olarak 22 ay Bolu Cezaevinde yatmış olan Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye selam ediyor, Tevhid ve adalet mücadelesini sürdüren kardeşlerime de Allah’tan yardım diliyorum. Ayrıca, yaşadığımız bu süreçte bizlere destek olan STK’lara, hukukçulara, siyasetçilere ve medya mensuplarına teşekkür ediyorum. Yine bu süreçte teşekkürü en çok hak edenlerin azimleri, cesaretleri ve gayretleriyle “Furkan Gönüllüleri” olduğunu düşünüyorum. Siz Furkan Nesli okurlarını da Allah’a emanet ediyorum.

                                            Hasan DEMİR