Araştırma

İslam Medeniyetinde Yaşam İklimi -1

Paylaş:

2011 yılının mayıs ayında yayın hayatına başlayan Furkan Nesli Dergisi, 13. yılında Nebevi metod üzere inşa edilen hedefine ulaşmak gayreti ile yoluna devam etmektedir. Her sayımızın özünü teşkil eden hedefimizi kısaca hatırlatacak olursak bu hedef, dünyanın her bir noktasında İslam’ın hâkimiyetini sağlamak suretiyle yeryüzünde İslami bir medeniyet inşa etmektir.

Seri olarak devam ettirmeyi hedeflediğimiz bu çalışmamızda okurlarımızın ‘Medeniyet nedir, İslam Medeniyetinin diğer nizamlardan farkı nelerdir?’ gibi sorulara cevap bulabileceği ve bunun yanı sıra ‘İslam Medeniyetinin hâkim olduğu dönemlerde dünyanın geldiği zirve noktayı görüp o dönemden yansıyan eşsiz örnekleri okuma imkânı bulabileceği’ çalışmamızı istifadenize sunuyoruz.

 

MEDENİYET VE İSLAM MEDENİYETİ KAVRAMLARI ÜZERİNE… 

Medeniyet Nedir?

Filolojik açıdan bakıldığında medeniyet kelimesi; bir yere yerleşme, ikamet etme anlamındaki Arapça ‘me-de-ne’ kökünden gelmektedir. Kentleşme ile aralarında anlam bağı bulunan medeniyet kavramı, aynı kökten gelen ‘medine’ (şehir) kelimesi ile de yakından ilgilidir. İslam Medeniyetinin hayat bulduğu merkezin isminin de medeniyet kelimesinden türemiş olan ‘Medine’ olması İslam dininin medeniyete verdiği önemi görmek açısından oldukça manidardır.

Istılahi manada medeniyet; bir ülke, bir millet veya bir toplumun maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, edebiyat, kültür, mimari, bilim, teknoloji ürünlerinin, bir bakıma hayat tarzının tamamı manasındadır. 

Bir Medeniyetin İnsanlığı Bedevi (Cahiliye) Hayattan Medeni Hayata Yükseltebilmesi İçin Bünyesinde Bulundurması Gereken Esaslar Nelerdir?

Bahsedeceğimiz maddeler Alparslan Kuytul Hoacefendi'nin tespitlerinden istifade edilerek hazırlanmıştır.

  1. Dünya tarihinde kısa veya uzun vadede yer edinmiş olan medeniyetler temelde bir ‘inanç’ üzerine kurulmuştur çünkü medeniyetleri inançlar kurmaktadır. Bu durumda bir nizamın insanlığa fayda sağlayan bir medeniyet sayılabilmesi için evvela, toplumunun hem dünya hem de ahiret hayatında emniyet ve huzurunu sağlayabilecek kudrete ve sağlam bir akide yapısına sahip olması gerekmektedir.
  2. İnsanlığı ‘medeni’ vasfına ulaştırması beklenen bir medeniyette yer alan “değerler” oldukça önemlidir. Nasıl ki medeni bir insan olmak yüksek ahlaki değerlere sahip olmakla mümkünse aynı şekilde toplumların medeni sayılabilmesi de yüksek ve olgun birtakım değerlere sahip olmaları ile mümkündür.

Bir topluma ‘medeni’ vasfını kazandıracak olan değerler sıralanacak olursa karşımıza şu maddeler çıkacaktır:

  • Akıl, can, mal, din ve nesil emniyetini koruma altına alabilmeli,
  • Bireylere sadakat, güven, hoşgörü, haya, iyilik duygusu, cömertlik, dostluk gibi erdemleri kazandırabilmeli,
  • Toplumsal ahlak noktasında ise, ehliyet ve liyakat, adalet, cesaret, barış, güven, hürriyet, istişare gibi değerler olmalı.
  1. İnsan hem madde hem manadan müteşekkil olduğu için, hâkim olan medeniyetin toplumun fiziki şartlarını tanzim etme görevi ile beraber manevi yönünü inşa etmek gibi bir mesuliyeti de vardır.

Yukarıda saymış olduğumuz kriterler dikkate alındığında tarih boyunca hangi medeniyetin böylesi yüksek kriterlere sahip olduğu düşünülebilir hatta böylesi medeni toplumların dünya tarihinde yer alıp alamadığı konusu sorgulanabilir. Ancak dünya tarihinde İslam nizamının hâkim olduğu dönemlere bakıldığında insanlığın bu muhteşem kriterlere sahip bireylerin ve toplumların varlığına şahitlik ettiği görülecektir.

Takvimlerin 610 yılının Ramazan Ayını göstermesi ile beraber yukarıda sayılan değerlerden çok daha fazlası, özünü âlemlerin Rabbi olan Allah’ın hükümlerinden alan İslam nizamının, asırlarca özlenen bu medeniyeti inşa ettiği ve sonrasında devam ettirdiği görülecektir. Evet, İslam Medeniyeti hayali bir medeniyet değildir! Çağlara yön veren kanunları ve dünyaya kazandırdığı değerleri ile pratiği olan bir nizamdır.

İslam Medeniyetinin Dayandığı Kaynaklar Nelerdir?

  1. Kur’an-ı Kerim
  2. Peygamberimiz’in sünnet ve hadisleri

İslam Medeniyetinin Genel Özellikleri Nelerdir?

  • Değişmez iman esası ve davası, La İlahe İllallah kelimesidir.
  • Vahiy kaynaklı olmakla beraber akıl ve duyguyu arka planda bırakmayan insan merkezli bir medeniyettir.
  • Hem ruhbanlıktan hem de dünya sevgisinin aşırısından uzak olup dünyevi ve uhrevi dengede durmayı başarabilen bir medeniyettir.
  • Tevhid, adalet, hürriyet esaslarından ayrılmayan bir medeniyettir.
  • Bir ilim medeniyetidir.
  • Bütün çağlara ve toplumlara hitap etme kudretine sahiptir; çünkü esaslarını, tüm zamanların ve insanların Rabbi olan, onları yaratan, fıtratlarını, maddi ve manevi her ihtiyaçlarını bilen Allah Azze ve Celle’den almıştır.
  • Çağdaş olmanın çok üstünde çağlar ötesi bir nizamdır; çünkü kanunları bütün dönemlere uyumludur.
  • Bir hukuk (fıkıh) medeniyetidir.
  • Farklı inanç sahiplerine baskı yapmamaktadır.
  • Gelişime önem veren, eğitim odaklı bir medeniyettir.
  • Yeni tanıştığı toplumlarda baskıcı ve zorlayıcı bir yol ile değil tebliğ ve irşad faaliyetleri yaparak toplumların kendi rızası ile bu halkaya dahil olması yolunu izleyen bir medeniyettir.

Özlem duyduğumuz İslam Medeniyetine ulaştığımız günleri görebilmeyi Yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz. Gelecek sayıda kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Faydalanılan Kaynaklar:

  1. Alparslan Kuytul Hocaefendi, Furkan Nesli Dergisi, 6. Sayı, Başyazı, 2011
  2. Esma Ardıç, Furkan Nesli Dergisi, 72. Sayı, Kapak, 2017
  3. Murat Gülnar, Furkan Nesli Dergisi, 49. Sayı, Kapak, 2015
  4. Dr. İbrahim SARIÇAM, Seyfettin ERŞAHİN; İslam Medeniyeti Tarihi (Ankara, TDV Yayınları,2011)
  5. Dr. Cahid BALTACI, İslam Medeniyeti Tarihi (İstanbul, İFAV Yayınları, 2005)