Başkalarıyla olan ilişkilerimiz, onları tanımak için olan iştiyakımız, bizim, bizdeki olan kapıları çalmak, aralamak yani kendimizi tanımaya başlamak demektir. İnsanlarla tanışmak için aradaki engelleri kaldıralım. Müdürün de işçisinden öğreneceği çok şey vardır. Duvarlara kapı açmaya çalışırken, kapı duvar olmasın. Descartes’in: “Düşünüyorum öyleyse varım” sözüne Arif Nihat Asya: “O yanlış” demiş, “Düşünülüyorum, öyleyse varım.”
Artık Bana Karışma!
Her başarısızlık başarıya doğru atılmış ilk adımdır. Yolumuzdaki aksilikler bizler için birer öğretmendir. Bal, arılara aittir. Arılar, acı çiçekleri, tatlı bal olmaya mecbur kılar. Eğer içinizde, karşılaştığınız her yeni durumu olumsuzluk, bezginlik olarak karşılayan ikinci bir şahıs varsa, ona “Artık bana karışma” deyip yolunuza devam edin.
Tufan Demek Nuh Demektir!
Fırsatlar hazır bulunanlar içindir. Fransız Milli Kahramanı İtalyan asıllı Napolyon için Fransız ihtilali bir fırsattı. O, bu fırsat için her yönüyle hazırdı. Bir Çin atasözü şöyle der: “Rotası olmayan geminin yelkenlerini dolduracak rüzgâr yoktur.”
Yeteneklerimizi bilip, hedeflerimizi saptayarak ve imkânlarımızı kullanarak yapacağımız işi hakkıyla yapmalıyız.
İstiyor Muyuz? Olmasa da Olur Mu?
Hayal etmek, gerçekle ilişkisini kaybetmediği sürece işe yarar. Düşündüğümüz bir işi yapmak istiyorsak, ona büyük bir aşkla inanmamız gerekir.
“Ne yapalım, olmasa da olur” anlayışı, inanmamış gönüllerin lafıdır.
Kış, Kendisini Naza Çeken Bahardır
Her kavuşma ayrılıkla başlar. Meşakkatin sonunda sevinç vardır. Hiçbir zaman korkmayalım ve ümidimizi kaybetmeyelim. Eğer bir şeyi istiyorsak, onun getireceği bütün sıkıntılara razıyız demektir ve gücümüzün dışında bir yük de omuzlarımıza yüklenmez.
Bağımsızlığı, İdeallerine Esir Olmakta Bulanlar
Gerçek hürriyeti, “ideallerine esir olmak” la tanımlayanlar hiçbir şekilde kısıtlanamazlar, engellenemezler. Hayatlarını sadece hedeflerine kilitlemiş, ideallerinden ödün vermeyen insanlar, başarıya ulaşabilirler. Sultan Murat Han’ın oğullarına vasiyeti iki kelimelik: “Attan inmeyesiniz” lafıdır. Peşinden milyonları sürükleyen büyük düşünür Said Nursi, servet olarak geriye bir cep saati bırakmıştır. Evet! İdeallerinin esaretinde yaşamayı bilenler ideallerindeki hürriyeti bulmuşlardır.
Siyasetimiz Güzel Olsun
Her zaman peşin hükümlü olmaktan kaçınmalıyız. Bunun hem bize zararı hem de başkalarıyla olan ilişkilerimize zararı olur. Karşılaştığımız bir kişiye hoşlanmadığımız bir hareketine karşılık peşin hükümlü davranmamız belki de sonradan kazanacağımız bir dostluğu önceden baltalamak olur. Bazen de halledebileceğimiz bir işin ilk denemesi başarısız olunca, onun hakkında peşin hükümlü davranıp o yeteneğimizin körelmesine neden olabiliyoruz.
Sizin Kaybettiğinizi Sizin Gibi Aramazlar
Kazanırken çevremizde bulunan dostların çoğu, kaybederken çevremizden kaybolurlar. Kendi işimizin başkası tarafından iyi bir şekilde yapılmasını beklemek saf dillilik olur. Önemli olan kaybetmemek. Kaybettiğini da tek başına arayacak gücü kendinde bulabilmektir.
Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir Olur Mu?
Başladığımız bir işi, bilgili bir şekilde yaparsak bitirebiliriz. Bilgisizce körü körüne yapılan bir işten hayır beklenmez. Burada bize düşen en önemli şey kitap okuyup, bilgi dağarcığımızı genişletmemizdir.
Çizmeden Yukarı Çıkılırsa...
Başkalarına karşı tavırlarımızda her zaman ölçülü davranmalıyız. Nerede başlanıp, nerede durulacağını bilmek bir fazilet işidir. Ya kendimizi kontrol altına alacağız ya da şahsımızın kontrol altına alınmasına izin vereceğiz. Sizce hangisi daha onurlu?
İlkeli Olmak Büyük Bir Plân Yapmaktır
İlkelerini tespit eden, onlarla yaşamasını bilen, ilkeleri ile bütünleşen insanlar yaşadıkları çevreyi de kendi renkleri ile renklendirirler. İlke sahibi insanlar doğrudan hiçbir zaman ayrılmamalılar. Başkalarına saldırmak ilke sahibi insanların yapacağı bir iş değildir. İlke sahibi olmak büyük bir plân yapmak ve bu plâna ısrarla uymaktır.
Kapasiteniz Ulaşmak İstediğiniz Hedeftir
Kapasitemiz nedir? Ulaşmak istediğimiz hedef ‘kapasitemiz’dir. Belirlediğimiz hedefe ulaşmayı ne kadar şiddetle istiyorsak kapasitemizin sınırları da o kadar geniş olur.
Güçlü İnanç Basit Bir Netice Elde Etmez
Yaptığımız işlerde ne kadar inançlı olduğumuzu ortaya koyan gösterge, neticelerdir. Güçlü bir inanç, basit bir netice ile son bulmaz. Herkes inandığı gibi yaşamalıdır. Bu, örnek bir yaşam biçimidir.
Kökünden Sökülmeyen Her Bitki Yeniden Yeşerir.
Hemen hemen her insanın kötü bir alışkanlığı vardır. Kötü alışkanlıklarımızdan kurtulmak istiyorsak onu tamamen içimizden söküp atmalıyız. Geçici çözümler hiçbir zaman sonuç vermez.
Bir Sıkıntı Kaynağı: Mutlu Olmayı Bekleyen İnsan
Gerçek mutluluk, insanın kendi üzerine düşen görevleri eksiksiz yerine getirmesiyle olur. İnançları doğrultusunda yaşayan her insan kendisini rahat ve huzurlu hissedebilir. Böyle yapmadığı halde kendisini mutlu hissedenler vurdumduymaz insanlardır.
Eleştirilmek İsteyenler, Başarmak İsteyenlerdir
Kişiler kendi eserlerinde yanlış bulmak istemezler. Böyle bir durumda başkası tarafından eleştirilmek isteyen, başarıya ilk adımı atmış demektir. Bundan da önemlisi kişinin kendisini eleştirebilmesidir. Eleştiri istemeyenin en büyük engeli kendisidir.
Gözlem Yapmak Teknik Bir Mecburiyettir.
Bir konuda başarılı olmak istiyorsak yapacağımız en iyi şey, o konuda başarılı olmuş insanları gözlemlemektir. Bu gözlemleme metodu kendimizdeki doğruyu, yanlışı bulmamızı da sağlayacaktır.
Zamanınızı İsraf Etmeyin
“Hayata yeniden başlasaydım saniyelerin nabzını tutardım” diyor Dostoyevski. Yahya İbn-i Hubeyse’de: “Korunması için gayret göstermen gereken en değerli varlığın zamandır. Fakat görüyorum ki en kolay kaybettiğin şey de odur” diyor zaman için. Zamanımızı herkes parça parça götürebilir ama hiç kimse geri veremez. Onun için zamana karşı kıskanç olmalıyız.
Madem ölüm var zamanımız kısıtlı demektir. Ölüm gelmeden hayatı iyi kullanmalıyız. Ölümden sonraki hayatımızın iyi olmasını istiyorsak ölümden öncesini iyi kullanmalı, insan olmamızın hakkını vermeliyiz. *
* Recep Şükrü APUHAN