Siyer

Manevi Eğitim

Paylaş:

Allah’a davet sancağını taşıyan, O’nun yolunda her türlü zorluk ve eziyete katlanan davetçilerin, kalplerini ve ayaklarını sabit kılacak olan bu yegâne silaha çok ihtiyaçları vardır. Böyle merhalelerde, ibadet yönüne, manevi bir yöne, düzenli bir şekilde gece namazlarına ve irşadın devamını sağlamak için eğitici derslere-konferanslara önem vermeyen İslami Hareketin askerleri, birbirinin ardı sıra dökülmeye ve zorlukların baskısı altında yıkılmaya mahkûmdurlar.

Kıymetli okurlarımız geçmiş sayılarda başladığımız Peygamberimizin hareket metodunda izlediği mucizevi yolu bu sayımızda da sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz. Tebliğde yöntemleri anlattıktan sonra şimdi de manevi eğitimi ele alacağız.

Eğitim merhalesinde, ibadet, itaat ve nafileler kadar nefse tesirli olan daha büyük bir şey yoktur. İbadet, itaat ve nafileler kalbi Allah’a bağlayarak onun büyük zorluklara ve daha büyük fitnelere karşı kuvvetli olmasını sağlar ve hak üzerinde sabit kalmasına sebep olur. Bu merhale kendini Allah’a verme, ibadet ve gece namazları merhalesidir.

El-Bezzar, Cabir oğlu Ukeyl’in oğlu Muhammed’in şöyle dediğini rivayet etmiştir. “KureyşDar’ünNedve’de toplandı. Hz. Muhammed’i kastederek ‘bu adama bir isim takın da, insanlar ondan yüz çevirsinler’ dediler. Kimisi: ‘kâhin’ dedi, diğerleri ‘kâhin değil’ dediler. Kimisi: ‘deli’ dedi, diğerleri ‘deli değil’ dediler. Kimisi: ‘sihirbaz’ dedi, diğerleri ‘sihirbaz da değil’ dediler. Müşrikler bu şekilde hiçbir karar alamadan dağıldılar. Bu haber Rasulullah’a ulaştığı zaman üzüldü ve elbisesiyle örtünerek uzandı. O bu halde iken Cebrail gelip, “Ey örtüsüne bürünen Muhammed! Gecenin yarısında, istersen biraz sonra, istersen biraz önce bir müddet için kalk ve ağır ağır Kur’an oku”1 ayetini getirdi.2

İmam Ahmed, AişeRadıyallahuAnha’nın şu sözünü rivayet etmiştir: “Allah bu surenin başlarında gece namazını farz kıldı. Rasulullah ve ashabı tüm bir sene, ayakları şişene kadar gece namazlarına devam ettiler. Allah bu surenin son kısımlarını tam on iki ay tuttu, indirmedi. Sonra bu surenin son kısımlarını Müslümanlara kolaylık olarak indirdi ve gece namazı önceleri farz olduğu halde sonradan, isteyenin kılıp, isteyenin kılmayabileceği bir namaz oldu.”3

Allah’ın emrine itaat açısından, zor bir eğitim aşaması olan başlangıçtaki, gece namazı tam bir yıl süreyle farz olarak devam etti. Kur’an’ı Kerim bu olayı şöyle yönlendirmektedir: “Ey örtüsüne bürünen Muhammed! Gecenin yarısında, istersen biraz sonra, istersen biraz önce bir müddet için kalk ve ağır ağır Kur’an oku. Doğrusu biz sana taşıması ağır bir söz vahyedeceğiz. Şüphesiz gece kalkışı daha tesirli ve o zaman okumak daha elverişlidir. Çünkü gündüz, seni uzun uzun alıkoyacak işler vardır.”4

Gece namazı tek başına bir hedef teşkil etmemektedir. Allah kullarına kesinlikle azap vermek istemez. Fakat gece namazı insanı Allah’a çok kuvvetli bir bağ ile bağlayan imanın terbiyesidir. Allah’a yakınlık vesilesidir. Allah’ın zikrine, O’na yönelmeye ve O’na güvenmeye bir vesiledir. “Rabbinin adını zikret, her şeyi bırakıp yalnız O’na yönel. O doğunun ve batının Rabbi’dir. O’ndan başka ilah yoktur. Öyleyse O’nu vekil tut…”5

Savaşta tek silah, Allah Teâlâ’nın adını zikretmek, her şeyi bırakıp O’na yönelmek, O’na güvenmek ve yalnız O’na ibadet etmektir. İnsanlara belalara karşı sabır, ezalara karşı tahammül, ihanetlere karşı sebat veren budur. Doğrudan doğruya hesaplaşmaya iznin verilmediği bu merhalede tek silah budur. “Putperestlerin söylediklerine sabret, yanlarından güzellikle ayrıl. Varlık sahibi olup da seni yalanlayanları bana bırak, onlara biraz mehil (mühlet) ver.”6

Allah’a davet sancağını taşıyan, O’nun yolunda her türlü zorluk ve eziyete katlanan Allah yolu davetçilerinin, kalplerini ve ayaklarını sabit kılacak olan bu yegâne silaha çok ihtiyaçları vardır. Böyle merhalelerde, ibadet yönüne, manevi bir yöne, düzenli bir şekilde gece namazlarına ve irşadın devamını sağlamak için eğitici konferanslara önem vermeyen İslami Hareketin askerleri birbirinin ardı sıra dökülmeye ve zorlukların baskısı altında yıkılmaya mahkûmdurlar.

Hemen şunu da belirtmek gerekir ki, eğer davetçinin Kur’an’ı ezberlemesi açısından iyi bir birikimi yoksa onun için gece namazı, uygulanması kabil olmayan, teorik bir emir olacaktır. Kur’an’ı Kerim’den sadece namazlarında tekrar edip durduğu birkaç ayetten başka ezberi olmayan bir kardeşimiz, nasıl gece namazına kalkacak ve kalbi nasıl huşu ile çarpacaktır? Allah yolunda ibadet için ayaklarını bir hizaya getirdiğinde gözü, gönlü, duygusu, ruhu ve hayatı Kur’an’la dolu olmazsa, Kur’an’ın lezzeti kalbine karışmazsa, ibadet ve itaatin lezzetini nasıl alabilir? Kalbinde Kur’an membalarının kaynayabilmesi için, Kur’an’dan okuyabildiği kadar okumalı, onun uyarıcı ve müjdeleyici havasında yaşamalı ve hükümleri üzerinde dikkatle durmalıdır.

Gece namazlarına kalkmak kadar, Kur’an’ın ezberlenmesi, ezberlerin anlam olarak kavranması Müslümanların kalplerinde sonsuz hazlar bırakan ibadet çeşitleridir. Bu yüzden Kur’an’ın ezberlenmesi davetçinin ana hedeflerinden birini oluşturmaktadır. Özellikle de ezberlemeye zihnen daha uygun olan küçük kız ve erkek çocukları üzerinde ısrarla durulmalıdır. Çünkü gelecek İslam’ın ise onu sağlayacak olan savaşçılar bugünün küçükleridir. Cemaatin belirleyeceği pratik eğitim yönteminin, yirmi yaşına gelene kadar Müslüman bir gence Kur’an’ın çoğunu ezberletmesi lazımdır. Ezberlemiş olduğu bu Kur’an, itaatte, nafilede, gece namazlarında ve kıraatinde onun azığı olacak, o zaman ibadetin, itaatin, gece namazının, zikrin ve tevekkülün gerçek lezzetini tadacaktır. Yine bu merhalede eğitim yönteminin özellikle tehlille (La ilahe illallah), tekbirle (Allahu Ekber), tahmidle (Elhamdülillah), teşbihle                 (Subhanallah) ve Nebi’ye getirilen salavat ile Allah’ı zikretmenin üzerinde önemle durması gerekir. Rasulullah’tan varis olan zikirler ve mutlak zikirler alınarak gece gündüz bunlara devam edilmelidir.

“Rabbinin adını an; her şeyi bırakıp yalnız O’na yönel.” Gençliğini ve ergenlik çağlarını, ibadet ve itaatle, devamlı olarak Kur’an okumakla, Allah’a itaatle, gece namazlarına kalkarak, yalnız kaldığı yerlerde Allah’ı zikredip ağlayarak, kalbi mescitlere bağlı, arıların vızıldaması gibi gece yarılarında Kur’an ve zikirle kalbi titreyerek, Kur’an’ı kalbine ve fikrine silinmez bir mühür gibi basmış olarak geçiren Müslüman bir genç, İslami Hareketin kişileri yetiştirirken örnek alabileceği bir gençtir. Eğer bu konuda gereken önem gösterilmezse, yapılması için uğraşılan bina dayanaksız olacak ve tağutların darbeleriyle çökecektir.

Eğitim olarak, kişisel bütünlüğü sağlamak için gerekli olan yöntem budur. Müzzemmil Suresi’nin rehberliği altında, zorba kâfirlerle hesaplaşma isteğinin harareti, sadece Allah’a yönelme, ibadet, Allah’ın yardımına ve kâfirlerden intikam alacağına güvenmenin harareti karşısında erimektedir.

“Varlık sahibi olup da seni yalanlayanları bana bırak, onlara biraz mehil (mühlet) ver. Şüphesiz katımızda onlar için ağır boyunduruklar, cehennem, boğazı tıkayan bir yiyecek ve can yakan azap vardır. Kıyametin koptuğu gün, yeryüzü ve dağlar sarsılır, dağlar yumuşak kum yığını haline gelir…”7

Münir Muhammed Gadban’ın ‘NebeviHareketMetodu’ kitabındanalıntıdır.

 

 

1. Müzzemmil, 1-4

2. İbn-iKesir c.3, S.562

3. İbn-iKesir c.3, s.564

4. Müzzemmil, 1-7

5. Müzzemmil, 8-9

6. Müzzemmil, 9-11

7. Müzemmil, 10-14