“Oku” emrini hayatlarının mihenk taşı yapan ve çağlara ışık tutan âlimlerimiz, ilme ve okumaya verdikleri önemle İslam’ın dört kıtada hâkim olmasına vesile oldular. Onlar okuyarak nesilleri uyandıranlardır. Ve onlar toplumun öncüleridir. İşte büyüklerin hayatlarından ilme verdikleri kıymetin ve sabrın örnekleri:
Fudayl b. Iyad der ki: “Çoğu kere geceleri oturur fıkıh müzakere ederdik ve sabah ezanı okununcaya kadar kalkmazdık.”
Hafız İbn-i Kesir Buhari’nin hayatını anlatırken şunları söyler: “Buhari gece uykudan uyanır, lambasını yakar, hatırına gelen faydalı bir şeyi yazardı. Sonra lambasını söndürür yatardı. Tekrar kalkar, tekrar yatardı. Hatta bir gecede yaklaşık yirmi defa kalktığı olurdu.”
Felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya, tıp gibi birçok muhtelif alanlarda seçkin bir konuma gelen Müslüman âlim İbn-i Sina der ki: “Geceleri hep okumakla, yazmakla meşgul oldum. Uyku bastıracak olsa bir bardak bir şey içerek açılır, yeniden çalışmaya koyulurdum.”
Endülüslü Arap felsefeci, hekim, fıkıh, matematik ve tıp âlimi olan ve eserleri Avrupa’da yüzyıllarca okutulan İbn-i Rüşd; sürekli kitap okurdu. Kitap okumadan geçen iki gecesi vardır: Biri evlendiği gece, diğeri babasının vefat ettiği gecedir.
İmam Nevevî ise; 24 saatte bir yemek yerdi. Bunu kitap okumaya daha fazla zaman ayırmak için yapardı.
Osmanlı padişahlarından Yavuz Sultan Selim, günde ortalama sekiz saat mutlaka kitap okurdu. Hatta Mısır Seferi’ne giderken üç katır yükü kitap götürmüştür. Yavuz Sultan Selim’in yaveri Sultan’ın ilme düşkünlüğünü şöyle anlatır: “Gözünden kitap hiç gitmezdi, daima okurdu. Ne çok yer, ne çok uyur idi. Günde sadece bir defa yemek yerdi.”
İsmail Hakkı Bursevî; mum ışığında 161 eser yazmıştır. Avrupalılar, bu değerli eserler için: “Değil bir ömre, beş ömre bile sığmaz” demiştir.
İslâm medeniyetimizin kurucu ve taşıyıcıları çok okuyan insanlardı. Fahreddin er-Râzî on iki bin sayfa eser yazmış bir zattır. Sofraya oturduğunda bir yandan yemeğini yer, diğer taraftan da kitap okurdu.
İmam-ı Âzam Hazretleri’nin bir mezhep imamı oluşunun arkasındaki esas saik, bir gününün çoğunu kitap okumaya ayırmış olmasıdır.
“Yeme, içme, uyku ihtiyacı olmasaydı da bütün zamanımızı ilimle ve ibadetle geçirseydik” diyen mezhep kurucusu İmam Mâlik Hazretleri, tuvalette geçen vaktine dahi üzülür, az yemek yiyerek günde bir kez tuvalete giderdi.
Mevlânâ Hazretleri yalnız irşad ve semâ eden mübarek bir kişi değildi. Vasıflarının en önemlisi gece gündüz kitap okumasıydı. O:“Oku, Allah aşkına! Okumadan bir “şey” olunmaz” diyerek okumanın önemini vurgulamıştır.