Hayal derken önce biraz tedirgin olur insan ama aslında yoktur tedirgin edecek bir durum. Ütopik ve hayal birbiri ile karıştırıldığı içindir bütün sorun. Ütopik, bulutların üstünden Yunan tanrılarına meydan okumaya verilen addır. Hayal ise ayakları yerden biraz kaldırıp, âdeta arabayı hareket ettirmek için pedallar arasında dengeyi sağlamak gibidir. Hayal, dinamizmdir, terapidir, araba örneğinden hareket edecek olursak yakıt deposudur. Hayalleri olmayan insan öylesine yaşar. Müslüman öylesine yaşayan kimse değildir. Şimdi Müslüman için tam da hayal kurma zamanıdır. Öyle hayaller kurmalıyız ki, Hendek’te bize tafra satanlar Mekke’yi fethedince önümüzde diz çöksün. Öyle hayaller kurmalıyız ki, İslam’ı korku sananlar, Yusuf’ça bir muameleye mahkûm olup hayranlıkları gözlerinden okunsun. Hayallerimiz öyle kusursuz olmalı ki, Ebu Cehillerin oğulları bile Müslüman olsun. Hayallerimizde insicamı öyle yakalamalıyız ki, İslam’ın en büyük düşmanları kısa süre sonra İslam için mücadele ediyor olsun. Allahlı hayallerimizin amacı Allah, destekçisi Allah, yardımcısı Allah olmalı, “bize” de tevekkül kalmalı…
Mehmet DOKSANBİR
Her gün ezan sesiyle uyanırdım
Ama bu gün silahların senfonisiyle uyandım
Minarelerimiz yoktu artık
Ezanlar susmuş silahlar konuşuyordu
Dün çantama sarılıyordum bu sabah ise sapanıma
Özenle seçip doldurmuştum taşları cebime
Sahi! Bir mermi kadar acıtır mıydı bu taşlar
Delip geçebilir miydi kalın zırhları
Kalplerini acıtır mıydı kâfirlerin, benimkini acıttığı kadar
Yapamazdı herhalde tüm bunları intikam için yeterli miydi bir taş
Sizce yeterli miydi özgürlük ve demokrasi için üç milyon baş
Biliyor musunuz? Eve geç kalmamak için dikkat etmeyeceğim artık
Oyuna dalıp üzmeyeceğim annemi
Babam eve döndüğünde elindeki poşetlere sarılıp
İstemeyeceğim çok sevdiğim oyuncağımı
Artık her taş attığımda bu anam bu babam bu da oyuncağım için diyeceğim…
Murat AYVAZ / ELAZIĞ