Makale

Toplumda Hâkim Olan Düzene Göre Değişen Güvenlik Algısı

Paylaş:

İnsan sosyal bir varlıktır. Kendi türüyle bir arada bulunduğu gibi tüm tabiatla da iç içe bir yaşam sürmektedir. Bu iç içe yaşam bazı riskleri, doğal afetleri ve hastalıkları da beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla insanlar güvenlik algısı kavramıyla karşı karşıya kalırlar. Güvenlik algısını Maslow: “Bir kişinin en önemli ihtiyaçlarının karşılandığı ve bu durumun istikrarlı kalmasının beklendiği durum” olarak tanımlamaktadır.1

Dikkat edilecek nokta güvenlik algısının kişiden kişiye değişmeye açık olmasıdır. Doğal olarak şiddete, ihmal ve istismara, güvensiz aile ve çevre ilişkilerine maruz kalan insanlar hayata daha ürkek devam etmektedirler. De Donder ve arkadaşları güvenlik algısının sadece tek bir faktörden değil; suç oranları, yaşanan bölgenin fiziksel ve sosyal özellikleri, kolluktan memnuniyet, kolluğa güven, bireysel farklılıklar ve sosyal sermaye gibi birçok unsurun bileşkesinden meydana gelen bir olgu olduğunu ortaya koymaktadır.2 Örneğin Hinkle, duvar yazılarının terk edilmiş veya yıkılmaya yüz tutmuş binalar gibi çevresel düzensizliklerin güvenlik algısını olumsuz yönde etkilediğini ve algılanan riski artırdığını ortaya koymaktadır. Bir başka çalışma ise çevre temizliği, yeşillendirme çalışmaları ve çevresel iyileştirme faaliyetlerinin (parklar, spor salonları ve koşu parkurlarının açılması) bireylerin güvenlik algıları üzerinde olumlu katkıları olduğunu ortaya koymuştur.3

Güvenlik algısı zedelenen bireyler psikolojilerini yönetmekte zorlanarak toplumdan soyutlanmaktadırlar. Çünkü güvenliklerinin sürekli tehlikede olacağı kaygısı sosyal uyumu ve aidiyetlik duygusunu zedelemektedir. Güvensizlik duygusu ise insanları, hayatlarında kalıcı değişikliklere iter. Örneğin, bazı Orta Amerika ülkelerinde yaşanan organize suç örgütleri kaynaklı şiddet olayları, her yıl milyonlarca insanın güvensizlik hissinde yükselişe sebep olmaktadır. Bu durum bu ülkelerde yaşayan vatandaşları taşınmaya, bölge değiştirmeye zorlayan sebeplerden biri olarak gösterilmektedir.4

Oysa Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de: “Sizi mutlaka biraz korku ve açlık ile biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden noksanlaştırmak suretiyle imtihan edeceğiz”5 buyurmaktadır. Normalde bu ayetin içeriğinin insanın güvenlik algısını olumsuz etkilemesi gerekir. Fakat Seyyid Kutup tefsirinde şöyle ifade eder: “…Ayrıca sözünü ettiğimiz musibetler, bu inancın bağlılarının bel kemiklerinin sağlamlaşması ve dinamiklik derecelerinin artması için de gereklidir. Sebebine gelince sıkıntılar; mü’minin potansiyel güçlerini, saklı enerjilerini harekete geçirir. Onun kalbinde ancak musibetlerin darbeleri altında keşfedebileceği gizli çıkış ve nüfuz kanalları açar, vicdanında ancak gözlerdeki perdeyi kaldıran, kalplerin pasını silen sıkıntı ortamı içinde yeşerebilecek doğru değer yargılarının, ince ölçülerin ve isabetli düşüncelerin gelişip serpilmesini sağlar.”6

Toplumlarda hâkim olan İslami düzen bireylerin güvenlik algısını olumlu etkilemektedir. Böylece sağlıklı ebeveynler, sağlıklı nesiller yetiştirerek huzur dolu bir medeniyet inşa etmektedirler. Peygamber Efendimiz: “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır”7 buyurmaktadır. İslami düzeni oluşturan Müslümanların kendinden çok mü’min kardeşini düşünmesi ile güvenli toplum modelinin temeli oluşmaktadır. Dolayısıyla ilk aşamada Allah, sonra Peygamberi sonra bu yoldan istifade eden Müslümanlar, insanoğlunu hem dünyanın hem de ahiretin zorluklarından koruyarak sonsuz geleceklerini garantiye almaları için yol gösterici olmaktadırlar. Böyle bir düzende insan yalnız da değildir: Kur’an-ı Kerim’de: “Allah ‘korkmayın’ dedi. Ben sizinle beraberim, görür ve işitirim”8 buyurularak hiçbir tehlikenin bu güvenceyi ortadan kaldıracak güce sahip olmaması insanın güvenlik algısını olumlu yönde zirveye çıkarmaktadır. Böylece Allah Azze ve Celle’ye teslim olup sabreden insanın psikolojik dayanıklılığı güçlenmektedir.

İslami düzende var olan güvenlik algısı insanlara cesaret vererek, rahat hareket etme ve toplumdaki insanlarla güçlü bağlar kurma olanağı sağlamaktadır. Bu durum hem sosyal hem de ekonomik güvenliği güçlendirerek insanın ve toplumların gelişmesini sağlar. Buna mukabil insanlar, Allah Azze ve Celle’nin belirlediği kanunlardan uzak bir hayat yaşadıklarında kendilerini ve geleceklerini güvende hissedememektedirler. Bu durumda ise onların hali dağınık olur. Kendilerini sürekli tehlikede hissederler, insanlar tarafından sevilmezler. Dolayısıyla insan bu zararı ruhunda, bedeninde ve sosyal hayatında fark ettiğinde afallamaya başlamaktadır. Hatta bir kısmı aşırı genelleme yaparak kendi güvenliği için var olan İslami düzeni dahi tehlikeli görmekte, güvenlik algısını olumsuz etkileyecek seviyeye getirmektedir. Ancak bir yerde şahsiyetli bir Müslüman topluluğu görür de kendi hayatını onlarla karşılaştırdığında ne kadar güvensiz bir dünyada çırpındığını fark eder. İslam davetçileri olarak hep birlikte bu insanları bulup İslami düzenle tanıştırma mesuliyeti taşımaktayız. En kısa zamanda bu yüce hedefe ulaşmak temennisiyle, Allah’a emanet olun.

1.        Eric Eller ve Dieter Frey, “Psychological Perspectives on Perceived Safety: Social Factors of Feeling Safe”, Perceived Safety: A Multidisciplinary Perspective, (Eds. Martina Raue, Bernhard Streicher & Eva Lermer, Springer, London, 2019, s. 43-60

2.        Liesbeth De Donder, Nico De Witte vd., “Social Capital and Feelings of Unsafety in Later Life: A Study on the Influence of Social Networks, Place Attachment, and Civic Participation on Perceived Safety in Belgium”, Research on Aging, Vol. 34, No. 4, 2012, s. 425-448

3.        46 Bin Jiang, Cecilia Nga Sze Mak vd., From Broken Windows to Perceived Routine Activities: Examining Impacts of Environmental Interventions on Perceived Safety of Urban Alleys”, Frontiers in Psychology, Vol. 9, 2018, 2450

4.        7 David Cantor, “The New Wave: Forced Displacement Caused by Organized Crime in Central America and Mexico”, Refugee Survey Quarterly, Vol. 33, 2014, 34-68, s. 49

5.        Bakara, 155

6.        Seyyid Kutup, Fizılal’il Kur’an Tefsiri

7.        Buhari, Mağazi, 35

8.        Taha, 46