Hadis

Veda Hutbesi'nin Evrensel Mesajları -1

Paylaş:

Kıymetli okurlarımız bu yazımızda Peygamber Efendimiz’in hayatının sonlarına doğru yapmış olduğu Veda Hutbesi'nin ne olduğunu, hangi konuları içerdiğini anlatacak, hutbedeki mesajları ve ilkeleri evrensel yönüyle ele alacağız.

Veda Hutbesi, yeryüzünde hiçbir ideolojinin ve fikrin meydana getiremediği “medeni toplumun prensiplerini” ele alan ve kıyamete kadar bütün insanlara yönelik evrensel mesajlar içeren müthiş bir manifestodur.  Aynı zamanda bir “insan hakları evrensel beyannamesidir!” İslam Medeniyeti bu esaslar üzerine bina edilmiştir. Veda Hutbesi'nden önce veya sonra tarihte bu tür küresel bir beyanname hazırlanmamıştır.

Veda Hutbesini ve Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sunduğu evrensel mesajları ele almadan önce Veda Hutbesi nedir ve genel olarak hangi meseleleri ele alır kısaca göz atalım…

Veda Hutbesi, Peygamber Efendimiz’in Veda Haccı sırasında Arafat’ta (Arefe günü-Zilhicce’nin 9. günü), Mina’da (Bayramın 1. günü) ve Akabe’de (Bayramın 2. günü) ashaba hitap ettiği kısa, veciz tavsiyelerinden meydana gelen bir hutbedir. Bu hutbeler daha sonra derlenip toplanmış ve uzun, bir tek hutbe haline getirilmiştir.

Allah Rasulü hac ibadetini sadece bir defa yapabilmiştir. Bu ise hicretin 10. yılında, vefatından önce yaptığı ilk ve son hac ibadetidir. Bu sebeple “Veda Haccı” denilmiştir. Bu hac ibadetine yaklaşık olarak 120-140 bin civarı sahabe katılmıştır. Hac ibadeti esnasında Peygamberimizin ara ara ashabına yaptığı hutbelere, peygamberlik vazifesinin son döneminde irad ettiği ve tüm insanlık için evrensel ilkeler sunduğu için “Veda Hutbesi” denilmiştir. “Veda” ifadesi sonradan eklenmiş olsa da Sahabe-i Kiram, Allah Rasulü’nün hutbenin başındaki ifadelerinden bunun bir veda olduğunu anlamıştır.

Veda Hutbesi yalnızca Müslümanlara yönelik sıradan bir hutbe değildir. Bu hutbe tüm insanlığa yönelik olup evrensel mesajlar taşımaktadır. Hutbede yer yer geçmekte olan “Ey insanlar” ifadesi mesajların bütün insanlığı ilgilendirdiğini göstermektedir. Allah Rasulü’nün 1.400 küsur yıl önce beyan ettiği bu ilkelere Batı dünyası ancak 1948 yılında yayımlanan “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” ile ulaşmaya çalışmıştır. Fakat İslam Medeniyetinin meydana getirdiği gibi bir toplumsal değer meydana getirememiştir. Bunun birçok sebebi olmakla beraber asıl sebebi vahye dayalı bir inanç sistemine sahip olmamalarıdır.

Veda Hutbesi için Batının belirlediği “İnsan Hakları Beyannamesine” alternatif bir beyanname olarak bakanların bu düşüncesi kabul edilemez. Veda Hutbesi alternatif bir beyanname değildir. 21. yüzyıl öncesi ve sonrası, kıyamete kadar toplumlarda kol gezen tüm manevi hastalıklara çözüm olacak ve alternatifi sunulamayacak “manevi bir reçetedir!”

14 asır geçmesine rağmen hutbedeki ilkeler günümüz insanlarını da ilgilendirmekte ve tatbik edildiğinde günümüz toplumlarını da ihya edecek prensipler içermektedir. İşte bu yönüyle Veda Hutbesi evrensel olup kıyamete kadar tüm insanlara hitap eden cihanşümul bir hutbedir.

Allah Rasulü bu hutbenin önemini ifade etmek adına hutbenin başında “Benim bu sözlerimi burada bulunanlar bulunmayanlara bildirsin. Olabilir ki bildirilen kimse burada bulunandan daha iyi anlar ve itaat eder” buyurarak orada bulunan sahabilere bir görev yüklemiştir.

Hutbe, evrensel mesajların yanı sıra kul haklarını ilgilendiren konular, can ve mal dokunulmazlığı, cahiliye adetlerinden olan riba ve kan davalarının kaldırılması, suçun şahsiliği, karı koca arasındaki hak ve sorumluluklar, İslam kardeşliği, Müslümanlar arasında savaşın yasaklanması, emanetlerin sahibine verilmesi ve Allah Rasulü’nün ümmete miras olarak Allah’ın kitabı ile sünneti bıraktığını içermektedir.

 

Hz. Peygamber Veda Hutbesi'nde şu temel evrensel ilkeleri insanlığa sunmuştur:

“Ey insanlar!

  1. Biliniz ki Rabbiniz bir, atanız da birdir. Bütün insanlar Âdem’den gelmiş, Âdem de topraktan yaratılmıştır.
  2. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük ancak takva iledir.
  3. Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz Mekke nasıl kutsal bir şehirse canlarınız, mallarınız, namus ve şerefiniz de öylece mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.
  4. Cahiliye devrindeki her türlü riba kaldırılmıştır, cahiliyeden kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. Fakat ana paranız sizindir. Ne haksızlık edin ne de haksızlığa uğrayın. Kaldırdığım ilk faiz amcam Abbas b. Abdülmuttalib’in faizidir.
  5. Cahiliye devrinin kan davaları da kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası akrabalarımdan Rebîa b. Hâris b. Abdulmuttalib’in oğlu Âmir’in kan davasıdır.
  6. Ey insanlar! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız, onların aile yuvasını sizin hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz herhangi bir kimseyi evinize alırlarsa, onları hafifçe dövüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre her türlü yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir. Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz.”

Veda Hutbesi'nin bu kısmında tüm insanlığa hitap edildiği için evrensel ilkeler özelliği taşımaktadır. Hutbenin devamında ise Müslüman ve mü’min olanlar için bazı ilkeler belirlenmiştir. Görüldüğü üzere Veda Hutbesi iki kısma ayrılır. 1. kısım tüm insanlığın, İslam Medeniyetinin ulaştığı huzurlu bir topluma ulaşabilecekleri temel prensipleri içermektedir. Aynı zamanda Peygamberimiz'den önceki ve sonraki yüzyıllarda her çağda kökleşmiş sorunlara çözüm sunmaktadır. 2. kısımda ise İslam Medeniyetinin ilkeleri belirlenmiştir. Her ne kadar Müslüman ve mü’min olanlara hitap edilse de huzurlu bir toplum oluşturmak isteyen her devlet, belirlenen bu ilkeleri ilke edinmeye muhtaçtır. Aksi halde toplumları için huzur ortamı ve adaleti sağlamak mümkün olmayacaktır.

Bu ilkelerden en önemlileri şunlardır:

  1. “Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Bir Müslümanın malı, rızası olmadan diğer bir Müslümana helâl olmaz. Sakın zulmetmeyin. Herkes ancak kendi işlediği suçtan sorumludur.
  2. Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız takdirde bir daha asla yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar Allah’ın kitabı Kur’an’la Peygamberinin sünnetidir. Baba oğlunun, oğul da babasının suçundan sorumlu tutulamaz.”

Gelecek sayımızda bu ilkeleri evrensel yapan yönleriyle ele almaya devam edeceğiz.