On dört asır evvel yine böyle bir geceydi
Kumdan ayın on dördü bir öksüz çıkıverdi
Lâkin o ne hüsrandı ki hissetmedi gözler
Hâlbuki kaç bin senedir bekleşmedelerdi…
Nerden görecekler göremezlerdi tabi,
Bir kere, zuhur ettiği çöl en sapa yerdi
Bir kere de ma’mure-i dünya o zamanlar
Buhranlar içindeydi bugünden de beterdi
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi
Fevza bütün âfâkını sarmıştı zeminin
Salgındı bugün Şark’ı yıkan tefrika derdi
Derken büyüyüp kırkına gelmişti ki öksüz;
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi
Bir nefhada kurtardı insanlığı o masum
Bir hamlede Kayserleri, Kisraları serdi
Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi
Zulmün ki, zeval aklına gelmezdi, geberdi
Âlemlere rahmetti evet şerr-i mübini
Şehbalini adl isteyenin yurduna gerdi
Dünya neye sahipse onun vergisidir hep
Medyun ona cemiyeti, medyun ona ferdi
Medyundur o masuma bütün bir beşeriyyet
Ya Rab! Bizi mahşerde bu ikrar ile haşret…
Mehmet Akif Ersoy