Dosya

Dünden Bugüne Türkiye’de İşkence Gerçeği

Paylaş:

Birleşmiş Milletler (BM) “İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme”nin birinci maddesinin ilk fıkrasında işkence tanımı şöyle yapılmıştır:1

“İşkence” terimi, bir şahsa veya bir üçüncü şahsa, bu şahsın veya üçüncü şahsın işlediği veya işlediğinden şüphe edilen bir fiil sebebiyle, cezalandırmak amacıyla bilgi veya itiraf elde etmek için veya ayrım gözeten herhangi bir sebep dolayısıyla bir kamu görevlisinin veya bu sıfatla hareket eden bir başka şahsın teşviki veya rızası veya muvafakatiyle uygulanan fiziki veya manevi ağır acı veya ıstırap veren bir fiil anlamına gelir. Bu yalnızca yasal müeyyidelerin uygulanmasından doğan, tabiatında olan veya arızi olarak husule gelen acı ve ıstırabı içermez.”

Ayrıca Anayasa’nın işkence yasağını düzenleyen hükmü ise şu şekildedir:

“Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”(md. 17/3)

İşkence tüm dünyada suç olarak kabul edilmektedir. Öyle ki yukarıda bahsi geçen sözleşmede “Hiçbir istisnai durum ne harp hali ne de bir harp tehdidi, dahili siyasi istikrarsızlık veya herhangi başka bir olağanüstü hâl, işkencenin uygulanması için gerekçe gösterilemez” ifadesi yer almaktadır. İnsanlık onuruna adeta suikast olan işkence her ne kadar yasalarla ve bazı sözleşmelerle kontrol altına alınmaya çalışılmışsa da bu kurallara uyulmadığı bilinmektedir.

Türkiye’de özellikle 1980’li yıllarda insanlar cezaevlerinde çok ağır işkencelere maruz kalmışlardır. Öyle ki bir kısmı gördükleri işkencelerle alakalı yazılar yazmış, videolar çekmişlerdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise iktidara geldiklerinden bu yana işkencenin kontrol altına alındığını defaatle vurgulamış ve bu konuda ara ara şöyle açıklamalar yapmıştır:

“Değerli arkadaşlar, bakınız burada yine özellikle bir şeyi vurgulamak istiyorum. O da, bizim bu dönem içerisinde sıfır tolerans, işkence noktasında… Evet, iddialı olarak söylüyorum, işkencede sıfır tolerans. İspatınız varsa, çıkar konuşursunuz."2

“Uluslararası Af Örgütü tutturmuş bizim işkenceler yaptığımızdan bahsediyor. Bizde işkenceye sıfır toleranstır. Arbede esnasında kaşına, gözüne tekme, tokat yemiş olabilir. Yememiş olsa oradaki polisimizi öldürecek. ‘Vurun beni’ mi diyecek, kendini savunmayacak mı?”3

“İnsan onur ve haysiyetini korumak, devletin en önemli varlık sebebidir. Bunun için, ‘işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans’ anlayışını istisnasız bir şekilde hayata geçirdik. Geçmişte hep tartışılan sistematik işkence ya da kötü muamele iddiaları, artık geride kalmıştır. İşkenceyi, en ağır yaptırımlarla soruşturan Türkiye, bu konuda zamanaşımını kaldıran dünyadaki ender ülkelerden biridir. Ayrıca işkence iddialarıyla ilgili disiplin soruşturmalarında da zamanaşımını kaldırıyoruz.”4

“Geçmişte uzunca bir dönem adı zulümle, işkenceyle, insanlık dışı muamele ile anılan Diyarbakır Cezaevini yakında boşaltıyor ve kültür merkezi olarak sizlerin hizmetine sunuyoruz. Böylece Diyarbakır’ın hafızasındaki bir kötü anıyı ortadan kaldırmış oluyoruz.”5

Her ne kadar böylesi açıklamalar yapılsa da resmi kurumların yaptıkları açıklamalar durumun tam tersi olduğunu gözler önüne sermektedir:

İnsan Hakları Derneği ve Mazlumder’in raporlarında 2007 yılının ilk altı aylık döneminde 376 kişinin işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı bildirilmiştir. Ayrıca Mazlumder’in Ocak-Haziran 2007 bilançosunda “işkence/işkence iddiası ve kötü muamele” iddialarına ilişkin 75 olay kayıtlı bulunmaktadır.

Yine TİHV Dokümantasyon Merkezinin tespit ve verilerinde yer alan istatistikler şu şekildedir:

  • 2019 yılında Türkiye’de doğrudan işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı için TİHV’e 838 kişi başvurmuştur. Bu kişilerden 379’u (% 45,2) emniyet müdürlükleri, 120’si (% 14,3) ise polis karakolu gibi resmi gözaltı merkezlerinde işkenceye maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir. Ayrıca 214 (% 25,5) kişi de kolluk güçlerinin gözaltı ve nakil araçlarında işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığını ifade etmiştir.
  • Türkiye’de doğrudan işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı için 2020 yılında TİHV’e başvuran 562 kişiden 283’ü (% 50) emniyet müdürlükleri, 73’ü (% 13) ise polis karakolu gibi resmi gözaltı merkezlerinde, 134 (% 34) kişi de kolluk güçlerinin gözaltı ve nakil araçlarında işkenceye maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir.
  • 2020 yılında resmi gözaltı yerlerinde en az 192 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmıştır. 1 kişi ise gözaltında şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir. 2021 yılının ilk beş ayında en az 86 kişi yaşamını yitirmiştir.
  • 2019 yılında kolluk güçlerinin toplanma ve gösteri özgürlüğü kapsamında yapılan barışçıl eylem ve etkinliklere müdahalesi sonucu 3741 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmış, 69 kişi ise yaralanmıştır.2020 yılında en az 2014 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmış, 65 kişi ise yaralanmıştır. 2021 yılının ilk beş ayında ise en az 2153 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmış ve 23 kişi ise yaralanmıştır.
  • İHD Dokümantasyon Biriminin verilerine göre 2020 yılında hapishanelerde işkence ve kötü muameleye uğradığını iddia eden mahpus sayısı 358’dir.

14 Temmuz 2016 tarihinde çıkarılan 6722 sayılı kanuna göre operasyonlara katılan askeri personelin işkence ve diğer kötü muamele iddialarına yönelik soruşturulması özel izne tabi kılınmıştır. Bu prosedür işkence yapanların nereden cesaret bulduklarını anlamak için yeterlidir.  Buna karşın aynı yıl içinde işkence suçunu düzenleyen TCK’nın 94. Maddesinden sadece 97 kişiye kamu davası açılmıştır.6 İşkence yapan memurunu koruyan bir düzende kimsenin adalete olan inancı kalmayacağı unutulmamalıdır!

Son olarak; TİHV 1991 - 2012 yılları arasında rehabilitasyon merkezine başvuranlara uygulanan işkence çeşitleri içerisinde; basınçlı su, saç- sakal yolma ve tecavüzü ‘Ağır Fiziksel İşkence’ olarak raporlamıştır.

10 Eylül 2021 günü gözaltına alınan Furkan Gönüllülerinden ikisine TİHV’nin belirttiği ağır fiziksel işkenceler uygulanmıştır. 1990’larda kaldığı ve bundan sonrası için “Sıfır tolerans” tanındığı söylenen işkencenin geçmişte kalmadığına, hatta işkence çeşitlerinin dahi değişmeden uygulandığına tüm Türkiye şahit olmuştur. Adalete inancı kalmayan bir toplumunun çökmeye mahkûm olduğu asla unutulmamalıdır!

  1. TİHV’nin 26 Haziran 2021 İtibariyle Türkiye’de Değişik Boyutlarıyla İşkence Gerçeği" çalışmasından alıntılar yapılarak hazırlanmıştır.
  2. 3 Eylül 2007 -TBMM’de hükümet programının görüşmelerinde yaptığı konuşma
  3. 2 Ağustos 2016 -Mecliste Yaptığı Bir Konuşma-
  4. 2 Mart 2021 -İnsan Hakları Eylem Planı Programında yaptığı konuşma-
  5. 13 Temmuz 2021 Diyarbakır Toplu Açılış Töreninde
  6. Adalet İstatistikleri 2019, s. 52, https://adlisicil.adalet.gov.tr/Resimler/SayfaDokuman/1092020162733adalet_ist-2019.pdf