“SIKAN, DARALTAN & AÇAN, GENİŞLETEN”
“Allah dilediğine rızkı genişletir-yayar ve daraltır.”1
Rabbimiz Teâlâ’nın “El-Kâbıd” ismi; “kabzeden, tutan, daraltıp sıkan, kıtlık veren, zorlaştıran, rızıkları belli bir ölçüye göre veren, ruhları kabzeden ve kulların işlerini güçleştiren” anlamına gelir. Bu ism-i şerifin karşıtı olan “El- Bâsıd” ismi ise; “genişlik” manasını içerir. Terim olarak da El- Bâsıd; “rızkı genişleten, açan, yayan, bol veren, ruhları bedenlere yayan” anlamını taşır. Dünya hayatına bir imtihan gereği gönderilen insan, bu hayatta nice zor imtihanlardan geçer. Rabbimiz Teâlâ her şeyi farklı var ederken, her insanı da kendi şartları içerisinde imtihana tabi tutar. İnsan nice zamanlar içinin sıkıldığını, hayatının çıkmaza doğru sürüklendiğini ve dünyanın kendisine dar geldiğini hisseder. Kimi zaman ise ruhunun ferah ve sürurla dolu olduğunu, tüm işlerinin yolunda gittiğini hatta tüm iyilik yollarının kendisi için genişlediğine inanır. İşte bu anlar Rabbimizin El- Kâbıd ve El-Bâsıd isimlerinin birer tecellisidir. İnsan bu anlarda aczini ve fakrını daha iyi anlar; kul olduğunu ve hayatının her anında Rabbinin kendisini kuluna hissettirdiğini hatırlar. Nitekim insan unutkan bir varlık olarak yaratılmıştır. Daima birilerinin hatırlatmasına ihtiyaç duyar. Rabbimiz bazen insana kitabıyla hatırlatmada bulunur, bazen de hayatında bazı değişiklikleri ona göstererek hatırlatmada bulunur. Kul bu hatırlatmalarla gaflete düşeceği esnada kendine gelir ve tekrardan yaratılış gayesine uygun olarak hareket etmeye devam eder. El- Kâbıd ismi böyle tecellî ettiği gibi, ruhun ölüm anında kabzedilmesinde de tecellî etmektedir.
İnsan uykuda bedensel aktivitesinin kısıtlanması suretiyle Kâbıd, uykudan sonra tekrar iradesi ile bütünleşip hareket kabiliyetinin geri verilmesi suretiyle de Bâsıd isminin tecellisine mazhar olarak âdeta ölümün provasını yapar. Çünkü insanın uyku esnasında ruhu tutulur. Eğer eceli gelmişse kişinin ruhu bırakılmaz, eceli gelmemişse ruhu tekrardan bedenine iade edilir. Kuran’ı Kerim’de bu mesele şöyle izah edilir: “Allah ölümleri anında ruhları alır. Ölmeyenleri de uyuduklarında alır. Sonra haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkoyar, diğerlerini de takdir edilmiş bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için nice ibretler vardır.”2 Ve insan ameline göre öldükten sonra ya Kâbıd isminin tecellisiyle Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in belirttiği gibi kabri cehennem çukurlarından bir çukura dönüşür ya da Bâsıd isminin tecellisiyle cennet bahçelerinden bir bahçe haline gelir.
Madem ki ölüm insana bu kadar yakın, o halde insan imtihanlarının hikmetini çok iyi anlamalı, hikmetleri görecek bir göze sahip değilse Allah Azze ve Celle’den hayatının her anında teslimiyete ulaşmış bir kalp istemelidir. Bunun en güzel örneğini Hz. Musa’nın hayatında görebiliriz. O ve ona tâbi olanlar zorlu bir ortamda, yani Firavun’un adamları tarafından yakalandıklarını sandıkları bir esnada, çevresindekiler: “Eyvah! Şimdi ne yapacağız” diyerek endişeye kapılsa da Hz. Musa, Allah Azze ve Celle’nin yardımından asla ümit kesmemiş ve: “Hayır, şüphesiz Rabbim benimle beraberdir; bana yol gösterecektir”3 diyerek Rabbinin onun üzerinde o anda Kâbıd ismi ile tecelli ettiğini anlamış ve Rabbinden ümidini kesmeyerek, büyük bir sabır ve tevekkülle Bâsıd ismini tecelli ettireceği anı bekliyordu. İşte böyle çıkmaza girildiği bir anda Allah Azze ve Celle, akıllara durgunluk veren bir mucize gerçekleştirdi. Kızıl denizi yararak Hz. Musa ve İsrailoğulları’nı kurtardı, Firavun ve adamlarını ise azgın suların altında boğuldu.
Bugün ümmetin içine düştüğü durum da El-Kâbıd isminin tecellisidir. Ne zaman ki ümmet gaflet uykusundan uyanmayı ister ve davanın gerektirdiklerini Peygamberî metotla yapmaya başlar ve bu metottan sapmamak için gerekirse malını, canını bu uğurda feda etmeyi göze alırsa o zaman Rabbimiz Teâlâ ümmetin çalışmasından, tembellik yapmamasından dolayı El-Bâsıd ismini tecelli ettirecektir. “Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler hoş görmese de Allah nurunu tamamlayacaktır.”4
1-Rad, 26
2- Zümer, 42
3- Şuara, 62
4- Saff, 8