Esmâ’ül Hüsnâ

El-Metîn & El-Kaviyy

Paylaş:

Bu ay sizlerle Rabbimizin kudretinin kemâlâtını ifade eden Metîn ve Kaviyy isimlerini inceleyeceğiz. El Kaviyy  “gücü kuvveti sınırsız olan”, El Metîn ise “çok sağlam, hiçbir fiilinde sıkıntı çekmeyen” demektir. Aynı zamanda bu iki isim kuvvet-i tamme, sarsılmaz güven, metanet ve mutlak iktidarı da temsil etmektedir. Şüphesiz ki Rabbimizin dini kaviyy, kitabı da metîndir. Dinini yok etmek adına yüzyıllık planlar da yapılsa, Müslümanların İslam anlayışı dejenere edilmeye başlansa da onun dini insanlık tarihi boyunca hep kâim kalmıştır. Bazen Firavun’un evinde yetiştirdiği Musa’sıyla bazen 360 putun çevresinde büyüyen Muhammed’iyle Aleyhissalâtü ve’s selam şirkin belini kırmış, dinini muhafaza etmiş ve buna tüm dünya şahitlik etmiştir.

                Rabbimiz Teâlâ mü’mine karşı merhametinde, kafire karşı şiddetinde El-Metîn olandır. Kendisine karşı gelip asi olanlara karşı güçlü olduğu gibi onları alt etmede ve helak etmede de gayet güçlü ve sarsılmazdır. Onun tuzağı da sağlamdır, kuşatması da. Helâkı o derece çetindir ki Kur’an’ın “yeryüzüne onlardan daha güçlü bir millet gelmemişti” dediği Ad kavmini rüzgârla, Semud kavmini bir çığlıkla helak ederek kuvvetinin sağlamlığını göstermiştir. Bu muhteşem güç karşısında insanoğlu ne kadar da aciz kalmaktadır. Bir çığlığa bile dayanamayıp ölen insanın bu güç karşısında boyun eğip teslim olmayışı ne kadar da vahim bir tablo sergilemektedir. Tarih boyunca nice güç ve iktidar sahibi olan şahısları bile ufacık vesilelerle helak etmeye malik olan Rabbimiz, bizim bu kıssalardan dersler çıkararak kendi rızasını kazanmaya çalışmamızı istemektedir. “Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Salih’i ve onunla birlikte iman edenleri o günün aşağılatıcı azabından kurtardık. Doğrusu senin Rabbin pek Metin ve Aziz olandır.”1 Esasında tüm bu örneklerde Rabbimizin El-Kaviyy ismi ile El-Metîn isminin arasında ince bir çizgi görmekteyiz. Ve bununla davetçi kimliğimize yeni anlamlar katıyoruz. Çünkü Rabbimiz Teâlâ El-Kaviyy ismi ile her şeye tesir ettiğini bizlere gösterirken El-Metîn ismiyle de hiçbir şeyden müteessir olmadığını bizlere göstermektedir. Nitekim bazen bir davetçi bu yola üç kişiyle çıkar da arkasına dönüp baktığında kimsenin kalmadığını, destekçilerinin ona köstek olduğunu görür. Çok vardır yola çıkıp yolun zahmetinde çürüyenler, yolun uzunluğuna katlanamayıp yolda dökülenler ve yolda devam etmesine rağmen Allah yolunun yolcusu olmaya haiz sıfatları taşıyamayanlar.. Kimisi kalpte yorgunluk bırakır, kimisi bedene yük olur.. Ama ona rağmen davetçi bu yolda ilerlemesini bilmeli ve Kaviyy olan Rabbinin ona elbet bir gün güç vereceğine inanmalı ve o anı sabırla beklemelidir. Bu süreçte kendisine yaklaşan tuzaklardan kendini korumalı, yüreğinde endişe ve ümitsizliğe yer bırakmamalıdır. Bunların hepsinin şeytandan gelen batıl birer vahiy olduğunun farkına varmalıdır. Unutmamalıdır ki korkak olmak ancak şeytanın hasletidir, cesur olmak ve istikamet sahibi olmak, doğru üzerinde istikrara erişebilmek ise Rabbimizin Kuran-ı Kerim’de iltifata mazhar eylediği bir davranış şeklidir. Kur’an-ı Kerim “yeryüzünde fitne kalmayıncaya ve din de Allah’ın oluncaya kadar mücadele edin”2 diye buyuruyorsa Müslüman bu din için malını, zamanını, enerjisini ve her türlü imkânını seferber edebilmeyi göze almalıdır. Ve bu eylemini Rabbine kavuşuncaya kadar gerçekleştirmelidir. Zaferi göremese de bilmelidir ki Rabbimiz Kuran’da kafirlere meydan okuyarak “İstiyorlar ki Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürsünler, Allah ise nurunu tamamlayacaktır, isterse kafirler hoşlanmasın.”3 buyuruyor… Öyleyse El-Kaviy olan Rabbimizden bu yolculuk için güç, aynı zamanda El-Metîn olan Rabbimizden bu yolculukta istikrar için etkilenen değil etkileyen bir şahsiyetimizin olmasını isteyelim inşallah... Amin.

1- Hud, 66

2- Enfal, 39

3- Saff, 8