Ey özgürlük!
Sana muhtacım.
Sensiz yaşam zordur.
Sensiz ben de yokum, yani o var olan ben değilim…
Ey özgürlük!
Keşke seninle yaşasaydım, seninle can verseydim.
Keşke sende görseydim, sende nefes alıp verseydim.
Sende uyusaydım, sende uyansaydım, yazsaydım, söyleseydim.
Sende hissetseydim ve seninle olsaydım!
Ey özgürlük!
Ben zulümden bıkkınım, esaretten bıkkınım.
Zincirden bıkmışım, zindandan bıkmışım.
Seni tutsak yapmak ve bağlamak isteyen her şey ve herkesten bıkkınım, nefret ediyorum.
Benim yaşamın senin hatırınadır, gençliğim senin hatırınadır.
Ey özgürlük, kanadı kırık güzel kuşçuğum!
Keşke seni vahşet bekçilerinden kurtarabilseydim.
Keşke kafesini kırıp seni sabahın temiz bulutsuz ve tozsuz havasında uçurabilseydim.
Fakat… Benim de ellerimi kırmışlardır, dilimi kesmişlerdir.
Ayaklarıma zincir vurmuşlar ve gözlerimi bağlamışlardır…
Yoksa seni benimle mi karıştırıp birleştirmişler?
Seni benimle aynı kalıba mı dökmüşler?
Seni derinliğimde en samimi ve en gerçek benliğimde buluyorum, hissediyorum.
Senin tadını her an kendimde tadıyorum.
Kokunu daima kendi yalnızlık fezamda kokluyorum.
Seni hiçbir zaman yalnız bırakmıyorum.
Ey özgürlük!
Senin için nice zindanlar çekmişim nice zindanlara da katlanacağım.
Yine senin için nice işkencelere tahammül etmişim ve nice işkencelere de tahammül edeceğim.
Fakat kendimi asla istibdada satmayacağım.
Ben özgürlükle terbiye olmuş ve beslenmişim.
Her ne yaparlarsa yapsınlar kesinlikle senin havandan başkasını soluyamayacağım.
Ama benim seni tanımaya ihtiyacım var, bunu benden esirgeme.
Hadi, her an neredesin, ne yapıyorsun söyle.
Söyle ki, ben de nerede olmam ve ne yapmam gerektiğini bileyim!
Ali ŞERİATİ