Vaktiyle zeki, çalışkan bir medrese (üniversite) talebesi, rüyasında çok sevdiği, feyz aldığı, bağlandığı hocasının cehennemlik olduğunu gördü. Rüyayı ilk gördüğünde sıradan bir rüya diye aldırmadı. Ama aynı rüyayı birkaç defa üst üste görünce gerçekçi bir rüya olarak yorumladı ve bundan dolayı üzüntüye kapıldı. Üzüntüsü dışardan da farkedilecek haldeydi. Herkes gibi hocası da bunu gördü ve sordu:
- “Oğlum senin neyin var, son günlerde yüzün hiç gülmüyor?”
Delikanlı başlangıçta söylemek istemeyip geçiştirmeye çalıştıysa da ısrar karşısında açıklamak zorunda kaldı:
- “Hocam, ben kaç defadır rüyamda sizin cehennemlik olduğunuzu görüyorum ve buna çok üzülüyorum.”
Hoca, öğrencisine ve onun şahsında herkese ibret olacak şu açıklamada bulundu:
- “Oğlum, ben senin gördüğün rüyayı (kendimin cehennemlik olduğunu) kırk yıldır görüyorum. Ama yine de ümitsiz ve isyankâr değilim. Doğru bildiğim yolda yürüyor, Allah’a kulluğumu eksiksiz yerine getirmeye çalışıyorum. Bana düşen de budur. Gerisi Allah’ın bileceği iştir.”