Küçükbir fare, birdeveninyularınıtutmuş, kurulakurulagidiyordu. Deveyumuşakhuyluolduğuiçin, fareyleyolarkadaşlığıyaparken, fare içinden:
— Ben ne yiğitmişim, diyeböbürleniyordu. Deve, fareninbudüşüncesinianladı. Kendikendine:
— Hadisenböylekendiniavutbakalım, ben sanagösteririmdedi.
Gide gidekocamanbirfilin bile geçemeyeceğibüyükbirırmağınkıyısınageldiler. Fare oradadurdu, şaştıkaldı.
Deve:
— Eydağdaovadabanayoldaşlıkeden! Nedendurdun? Haydi, yiğitçeırmağınötesinegeçsene. Sen benimkılavuzum, öncümdeğilmisin?
Fare:
— Arkadaş! Bu supekbüyük, pekderin. Boğulurumdiyekorkuyorum.
Devealaycıbirtavırla:
— Durbakalımsuyunderinliği ne kadarmış? diyerekhemenırmağıniçineayağınıbastı. Sonra:
— Eykör fare! Su dizboyukadar. Niyeşaşırdın? Fare korkudantitriyordu.
— Eyhünerlideve! Su sanadizboyuamabenimbaşımıyüzarşıngeçer.
— Öyleysebirdahahaddinibil. Gitfarelerle boy ölçüş. Sen benimleyarışamazsın.
Fare pişmanbirhâlde:
— Tövbeettim, pişmanoldum. Allah aşkınabenişusudangeçir, diyeyalvardı.
Devefareyeacıdı:
— Hadiatlasırtımabakalım. Bu sudangeçmekbenimişimdir, dedivebirliktekarşıkıyıyageçtiler.
İnsanoğlubazenhaddinibilmezveküçücükcüssesiylebüyükişlerekalkışır. Karşısındakilerinhiçbirşeyinfarkındaolmadığınıdüşünür. Hâlbukimuhatabıonundüşüncelerinibiliramayerivezamanıgelmedenmüdahaleetmez. Olaylarveyaşananlaraslındakişilerehaddiniçokgüzelbildirir. Önemliolan; tövbeedipafdilemektir... Haddinibilip, kendineçekidüzenvermektir...