Bir önceki sayıda günümüzde gençlerin çokça sorduğu: “Flört haramsa, hiç tanımadığımız biriyle nasıl evleneceğiz?” sorusuna cevap vermeye çalışmıştık. Bu sayımızda “nişan” konusunu ele alacağız.
Nişan Nedir?
Nişan, İslami literatürde “hıtbe” olarak geçmektedir ve buna dair birtakım yükümlülükler bulunur.
Hıtbe, “belirli bir kadınla evlenme isteğini açıklayarak bunu kadına veya ailesine bildirmek” demektir. Bu bildirme doğrudan doğruya evlenecek erkek tarafından yapılabileceği gibi bu kişinin ailesi veya “dünürcü” denilen üçüncü bir kişi tarafından da yapılabilir. Kızın veya ailesinin olumlu cevap vermesi durumunda “nişanlanma” meydana gelmiş olur. Günümüzde bu kullanım biraz daha genişletilmiş ve farklı bir anlam kazanmıştır. Bu anlama göre nişan, evlilik teklifinden nikâha kadar olan süreçtir.
Evlilik öncesi kız görme, isteme ve nişanlılık gibi bir takım işlemlerin yapılması, evlenecek kişilerin ve ailelerinin birbirlerini tanımalarını sağlar. Bir ömür boyu sürmesi hedeflenen bir evlilik öncesinde böyle bir araştırma ve tanışma devresine tarih boyunca ihtiyaç duyulmuştur. Ancak bu nişanlılık devresinde haramlık aynen devam etmekte olup nişanlılar Allah katında iki yabancıdan farklı değillerdir.
Nişanlı Kıza Başkası Tarafından Evlilik Teklifinin Hükmü
Başkasıyla nişanlı olduğu bilindiği halde bir kadına evlilik teklif etmek haramdır. Bir kimsenin bir kıza talip olduğu duyulursa kız tarafından kesin bir cevap gelene kadar diğer taliplilerin taleplerini duyurmadan beklemesi gerekir. Kız tarafı “olumsuz” dedikten sonra başkası talip olabilir.
Nişan Geleneklere Göre Değil İslam’a Göre Olmalı, Aileleri de Bu Konuda Yönlendirmeli
Toplumda nişan konusunda birçok örf adet sayılmaktadır. Bunlara her geçen gün yenileri eklenmekte, yeni eklenen her bir sözde gelenek(!) ile evlilik biraz daha zorlaşmakta ve taraflara yüklenen yük artmaktadır. Örf ve adetler İslam’a uygun olduğu sürece kıymetlidir ve sahip çıkılmalıdır. Ancak İslam’ın emirlerine yahut İslam ahlakına uygun olmayan adetlerle savaşmak her Müslümanın vazifesidir.
Bugün nişan alıverişi adı altında uzun listeler hazırlanmakta, belki de hayat boyunca hiç ihtiyaç olmayacak veya hiç işine yaramayacak şeylere tonlarca para harcanmaktadır. Yahut kat kat kıyafetler üç-beş tane ayakkabı, üç-beş tane çanta vs. aldırılmakta ve bunun bir gelenek olduğu iddia edilmektedir. Daha da vahim olanı, karşı tarafa masraf yaptırmanın bir değer ölçütü olarak değerlendirilmesidir. Ne kadar masraf yaptırırsan o kadar değerlisin, ne kadar az masraf yaparlarsa, deyim yerindeyse “ucuza gidersen” o kadar kıymet bilmezler!!!!
Bu mantık Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bakışıyla taban tabana zıttır. Allah Rasulü kızı Fatıma’yı Hz. Ali ile evlendirdiğinde Hz. Ali’nin zırhı ve atından başka bir şeyi bulunmuyordu. Hz. Ali Radıyallahu Anh, dört yüz seksen dirhem gümüşe zırhını sattı ve bunun dört yüz dirhemini mehir olarak Hz. Fatıma’ya verdi. Ancak Fatıma Radıyallahu Anha bu mihri çok buldu. Kendisine en güzel mihrin kıyamet günü İslam ümmetinin Peygamber’inin şefaatiyle affedilmesi olacağını söyledi ve bu konuda dua etti. Ayrıca kendisi için ayrılan dört yüz dirhemi düğün masraflarına harcanmak üzere hibe etti.
Dünya ehli olmayan insanlar dünya malı ile saygınlık kazanmayı ummazlar. Dünya malından azade oluşları onların mertebelerinin yüksekliğini gösterir. Bir insanın kıymeti, ahlakı, ilmi, takvası, Allah yolundaki fedakârlığı ve cesareti ile ölçülür, yaptığı-yaptırdığı harcamalarla değil! İslam ahlakını bilen kimseler bu konularda toplumun ve ailenin yanlış yönlendirmelerine boyun eğmemeli, her konuda olduğu gibi bu konuda da Hz. Peygamber’i ve O’nun güzide ashabını örnek almalı, israfa kaçan veya İslam ahlakına uygun olmayan davranışlardan ötürü Allah’a hesap vereceği şuuruyla hareket etmelidir.
Nişan Kıyafetiyle Gelini Görmek Caiz Midir?
Tarafların henüz tanışma aşamasında yaptıkları görüşmede erkeğin bir defaya mahsus kadını dış tesettürü olmaksızın görmesi caizdir. Bunu daha evvelki yazılarda anlatmıştık. Ancak görüşmenin ardından taraflar olumlu görüş beyan ettikten sonra artık nikâh oluncaya kadar erkeğin evleneceği kadını dış tesettürü olmaksızın görmesi caiz değildir. Buna nişan töreni de dâhildir. Bugün kimi gençler: “Ben ilk görüşmede dış tesettürümle çıktım, bu hakkımı nişanda kullanacağım” demekte ve nişan kıyafetleriyle nişanlılarının yanına çıkmakta ve fotoğraf çekilmekteler. Çok net bir şekilde söylemek gerekir ki bu haramdır. Bu izin, erkeğin henüz karar vermeden önce kadına bakması ile ilgilidir. Zaten karar verdikten sonra artık böyle bir ruhsat yoktur. Ayrıca ilk görüşmede giyilen kıyafet ile nişandaki süslü püslü kıyafet de bir değildir. Hatta birçok kimse nişanda makyaj da yapmaktadır ki daha önceki sayılarda da yazdığımız gibi ilk görüşmede de daha sonrasında da makyajlı bir şekilde erkeğin karşısına çıkılamaz. Sırf nişanlısı kendisini nişandaki süslü haliyle görsün diye böyle bir ruhsat uyduranlar kendilerini kandırdıkları gibi dini bozdukları ve kötü örnek oldukları için de ayrıca günahkâr olmaktadırlar. Hiçbir hatıra uğruna günaha girilecek kadar değerli değildir.
Kayınbaba Nikâhtan Önce Gelini Görebilir Mi?
Kayınbaba, nikâha kadar gelin kız için yabancı hükmündedir. Dış kıyafeti olmaksızın yanına çıkamaz, elini öpemez. Ancak gelin, aile ortamında ‘hoş geldin’ diyebilir, halini hatırını sorabilir. Hanefi mezhebine göre fitne olmayacağı durumlarda yüz açılabileceği için kayınbabanın yanında dış tesettürle birlikte Hanefi bir gelin yüzünü açabilir. Ancak açmak istemezse de bu konuda kadına ısrar edilmez çünkü açmaya izin verilmesi sadece bir ruhsattır.
İdeal Nişan Süresi Ne Kadardır?
Bu konuda şer’i olarak bir süre belirtilmemiştir. Çok fazla uzatılması şer’i sınırların çiğnenmesine sebebiyet vereceği için harama girmeden düğün sürecini tamamlamak adına acele edilmesinde fayda vardır. Ancak ailelerin birbirlerini tanıması, gençlerin evlilik fikrine adapte olması ve düğün hazırlıklarının yapılması için 3 ay ile 1 yıl arası bir süre genellikle normal görülmektedir. Elbette imkânı olanlar daha erken de düğünlerini yapabilirler.