Denemeler

Kalemini Kanıyla Sulayan Şehit

Paylaş:

 

         Bizleri İslam’la ve onun uğrunda mücadele etmekle şereflendiren Allah’a hamd, Rasulü’ne ve bu kutlu yolun izzetli yolcusu olan dava kar­deşlerime ayrı ayrı selam olsun.

         Seyyid Kutup deyince tüm dünyadaki Rabba­ni Müslümanların aklına hep o idam sehpasında ve öncesinde söyledikleri sözleri gelir. İzzetle ve mücadele ile yaşanmış bir hayatın sonu yine iz­zetle ve şehadetle son bulmuştur. Seyyid Kutup, tüm dünyadaki İslami hareketlerin fikir babası olmayı hak etmiştir.

         Her yıl onu anarken, insanın yüreğinde dep­remler oluşturan, bedeli ödenmiş sözleriyle ha­tırlarız. Acaba Seyyid Kutup’a tekfirci veyahut mezhepsiz yakıştırmaları ile iftiralar atanlar, neden İslam uğrunda ödediği bedelleri konuş­maktan kaçınırlar? Yoksa bu bedelleri ödeyecek bir yürek kendilerinde olmadığı için haset mi ederler?

                ‘Yol budur, Kur’an ve O’nu öğreten Rasul’ün yoludur’ diyen bir adamı anlamak neden bu ka­dar zor olmuştur? Şehadet, ardından tarihi sü­rükleyen ve ona yön veren yüce şahsiyetlerin ka­zandıkları en yüce madalyanın adıdır. Şehadet aması, acabası olmayanların, adımları daima izzete ve Tevhide doğru yürüyenlerin ulaştık­ları Allah’a vuslat kapısıdır. Şehidi anlamayan, aslında onun davasını da uğrunda feda olduğu Rabbini de anlamamıştır!

                Şehadetinin 54. senesinde Üstad Şehit Seyyid Kutup’u hem rahmetle anmak hem de bıraktı­ğı mesajı bizden sonraki kuşaklara anlatmaktır gayemiz. 10 yaşına gelmeden Kur’an-ı Kerim’i ezberleyen, ortaöğretim ve lise öğrenimini El Ezher’de tamamlayan, Kahire Üniversitesinde Dar’ul Ulum’u bitiren ve aynı okulda öğretim gö­revlisi olarak görev yapan Üstad Kutup, 1939 yı­lından sonra İslami düşünceye yöneldi. 1949 yı­lında ABD’ye giderek orada üç yıl kaldı. Bu süre içinde orada Batılı ve batıl hayat tarzını yakından tanıyıp tenkitlerde bulunma ve onlar hakkında kitaplar yazma fırsatı buldu. 1951 yılında İhvan-ı Müslimin Hareketi’ne katıldı ve şehadetine ka­dar da orada İslam için mücadele etti.

                1954 yılında Cemal Abdünnasır suikastı sebe­biyle olayda dahli olmadığı halde suçlanarak 15 yıl hapis cezası verildi. 10 yıl boyunca zindanda ağır işlerde çalıştırıldığı için ciddi rahatsızlıklarından dolayı ev hapsine çevrildi cezası. Daha sonra 1965 yılında yazdığı “Yoldaki İşaretler” kitabından dolayı darbeci olarak yargılandığı mahkemece idama mahkûm edildi.

                Kendisine özür dilediği takdirde idamdan kurtulacağı kız kardeşi aracılığıyla teklif edil­diğinde şu meşhur sözü söylemiştir: “Eğer idamı hak etmiş olarak hakkın emri ile ipe çe­kiliyorsam buna itiraz etmek haksızlıktır. Eğer batılın zulmüne kurban gidiyorsam batıldan merhamet dileyecek kadar alçalamam!”

                Bir şehidin koruduğu şey sadece kendi izzeti ve şerefi değildir, onlar aynı zamanda İslam’ın izzetini de korurlar. Ve bunun şuurunda olduk­ları için cesaretleri on kat daha fazladır. İşte bu­gün İslam’ın izzetini korumaktan aciz piyasaya göre konuşan sözde İslam’ı temsil edenler, Sey­yid Kutup hakkında ancak iftiralar düzebilirler. Makamların kulu olanlar, Allah’ın kulluğunu tek kurtuluş görenleri asla anlayamazlar.

                Ve tarih 29 Ağustos 1966… İdam sehpası ku­rulmuş ve kimse alana yaklaştırılmamış, ağır silahlı askerlerle önlem alınmıştır. Son kez ken­disini görmeye gelenleri gördüğünde onlara: “Üzülmeyin, Rasulullah’ı rüyamda gördüm, be­yaz bir at üzerinde bana geldi ve dedi ki: Sen üze­rine düşeni yaptın, şehitlik sana kutlu olsun!”

                Evet, elinden gelenin fazlasını yapmıştı, İs­lam için kendisini feda ediyordu ve arkasında bundan sonra gelecek olan İslami hareketlere yön verecek Rabbani prensipleri, şehitler yolun­da işaretler bırakarak ayrıldı aramızdan.

                Şehitçe yaşarken söylediği bazı sözleri şun­lardır:

                “Ümmet elbet bir gün doğacak; hiçbir doğum da san­cısız olmaz!”

                “Ya dünyayı kuşatacak zafer, ya da Allah’a sunula­cak şehadet!”

                “Acaba Müslümanlar nasıl zevkle yiyip içiyorlar, nasıl rahat uyuyorlar? Din kardeşleri en aşağılık, en alçak insanların ellerinde en kötü işkenceleri görürken, çeşit çeşit zillete layık görülürken?”

                “Bu yol zor bir yol; güllerle ve çiçeklerle döşeli bir yol değil. Dikenlerle bezeli, kanlarla süslenmiş bir yol.”

                “Kalem sahipleri, birçok işleri yapabilirler ancak, fikirlerinin yaşaması pahasına kendilerini feda etmek şartıyla!”

                “Birlik olmuş 3 kişi, birlik olmamış 100 kişiden daha aktif olurlar.”

                İşte onu yakından tanımamızı sağlayacak birkaç sözünü sizlerle paylaştım. O bir dava ada­mı, bir İslam aydını ve kendisinin tabiriyle yaz­dıklarının bedelini ödemeye hazır ve kendisini feda etme duygusuyla yaşayan bir şehitti. Şehit hep yaşayandır, ölmeden önce de yaşar, öldükten sonra da yaşar.

                Dünyada onun fikirlerini bilmeyen çok az Rabbani Müslüman bulabilirsiniz. Rabbani ha­reket metodunu ilkeleri ve delilleriyle ilk defa or­taya atan ve bunun bedelini canıyla ödeyen yine odur. Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nı fikirsel ve eylemsel olarak olgunlaştıran Üstad Seyyid Ku­tup’tur.

                Yoldaki İşaretler eseri İslami hareketler için bir dönüm noktasıdır. Tüm eserleri ve tefsiri bu eserinde gizlidir. Tüm yazdıklarının özeti ve en açık mesajı bu kitapta anlatılmıştır. Onu idama götüren de bu kitaptır esasında.

                Sıcak bir Ağustos gününde şehadete yürüyen Şehit Seyyid Kutup hakkında da çok şey anla­tabiliriz ancak bizler onu anlatmaktan çok an­lamayı ve hayatını örnek almayı tavsiye ederiz. Şecaat ve izzetin doruğunda bir hayat ve zilletle batılın en küçüğünden uzak bir akide ile Rabbi­mize kavuşmayı arzularız.

                Rabbimiz ayaklarımızı, bu dikenli ve yılanlı yolda sabit kılsın! Hem zorluklara hem de fit­nelere karşı yardımcımız olsun! Şehadet arzusu ile yola koyulmayı ve şehadetle huzura varmayı bizlere de nasip eylesin! *

*İbrahim Sarmış, Bir Düşünür Olarak Seyyid Kutup; Yvonne Yazbeck Haddad, Seyyid Kutup, İslami Güçlenişin İdeoloğu eserlerinden yararlanılmıştır.