Bu ay, 1990’lı yıllardan itibaren uluslararası ittifak ya da ihtilaflarda belirleyici unsurun politik ya da ekonomik ideolojiler değil; medeniyetler olmaya başladığını ifade eden Samuel P. Huntington’un ilk önce makale olarak yayınlanan daha sonra kitap haline getirilen “Medeniyetler Çatışması” adlı eserini inceleyeceğiz.
SOVYETLER YIKILDIKTAN SONRA BAŞLAYAN ARAYIŞ
1989 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılması ve 1991 yılında Soğuk Savaş Döneminin sona ermesi sonrası dünya küresel sistemi değişikliğe uğradı ve bu değişikliğin nasıl olacağı/olması gerektiği konusunda tartışmalar başladı. Soğuk Savaş Döneminin sonunda komünist zihniyete sahip olan Sovyetlerin yıkılması ile ABD süper güç olarak nitelendirilmeye başlandı. İşte bu sırada küresel sistemin yapısı ile alakalı yeni teorilere ihtiyaç duyuldu. Bu süre zarfında birçok uzman bu ihtiyaca binaen yazılar kaleme aldı. “Yaklaşan Anarşi”, “Düşük Yoğunluklu Çatışma”, “Post Modern Savaş”, “Moleküler İç Savaş”, “Sınırsız Dünya”, “Küreselleşme”, “Kontrolden Çıkmış Dünya” gibi yazılan birçok makaleden en çok öne çıkanı ise Samuel Huntington’un “Medeniyetler Çatışması” tezi oldu.
SAMUEL HUNTİNGTON KİMDİR?
Samuel P. Huntington, 18 Nisan 1927 New York doğumludur. Harvard Üniversitesinde uzun süre Politik Bilimler Akademisi Profesörü olarak görev yapmıştır. 1977-1978 yıllarında ABD’nin Ulusal Güvenlik Konseyi ve Güvenlik
Planlama Bölümünün koordinatörlüğünü üstlenmiştir. 1986-1987 yıllarında ise Amerikan Politik Bilimler Birliğinin başkanlığını yapmıştır. 2008 yılında Massachusetts’te vefat etmiştir. Samuel Huntington’un Medeniyetler Çatışması makalesi ilk kez 1993 yılında Foreign Affairs Dergisinde yayınlandı. Daha sonra görüşlerini genişleterek “Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması” adıyla kitaplaştırdı.
MAKALENİN TEMEL KONULARI
Huntington, yazdığı makalede konuyu farklı yönleriyle ele alarak tartışmaktadır. Ortaya koyduğu kuramının temel tartışma konuları şunlardır:
- Medeniyetler niçin çatışacak?
- Medeniyetler arasındaki fay kırıklıkları,
- Akraba ülke sendromu,
- Batı ve geri kalan ülkelerin karşıtlıkları,
- Bölünük ülkeler,
- Konfüçyen-İslami bağlantı,
- Batı için neticeler.
Medeniyetlerin niçin çatışacağını altı maddede ele alan Huntington, yeni dünya düzeniyle birlikte ortaya çıkacak savaşın nedeninin ideolojik ve ekonomik olacağı düşüncesine katılmaz. Ona göre hâkim mücadelenin kaynağı “kültürel” nedenler olacaktır ve küresel politikaların asıl mücadeleleri farklı medeniyetlere bağlı grup ve milletler arasında meydana gelecektir. Medeniyetler arasındaki fay hatları geleceğin savaş hatları olacaktır.
BATI VE DİĞERLERİ!
Ele aldığı yazıda Huntington, medeniyetleri Batı, İslam, Japon, Hint, Konfüçyüs, Latin Amerika, Slav-Ortodoks ve Afrika olmak üzere sekize ayırmaktadır. Ayrıca Batı Medeniyeti dışındaki ülkelerin Batılılaşma gayretlerini beyhude görmektedir çünkü Batı, ona göre erişilemezdir.
Yazısının devamında Batı ve geri kalan ülkelerin karşıtlıklarından bahseden Huntington, küresel dünya güvenliği için çok kültürlülüğü savunmuş olmasına karşın diğer kültürlerin varlığını tehdit olarak algılamıştır. Ortaya konulan bu durum Batının çok kültürlülüğü savunan bir düşünceye sahip olduğu hususunda akıllarda soru işareti meydana getirmektedir. Anlaşılmaktadır ki Huntington bu fikirleri ile İslam ve Hristiyan dünyasını karşı karşıya getirmek istemektedir. Buna ek olarak Avrupa’da var olan İslamofobiyi körüklemeyi, İslam’a karşı sergilenen sert tutumu ve uygulamaya koyulacak eylemleri meşrulaştırmayı hedeflemektedir.
BATININ DÜŞMAN ARAYIŞI
Batının benimsediği medeniyet tanımında, bir ötekine ihtiyaç duyduğu, onun varlığı (öteki) ile var olduğu, yokluğu ile de yok olduğu bilinmektedir. Düşmanların yokluğunu kendi sonu gibi gören bir zihniyet elbette varlığını sürdürebilmek için bir düşman yaratacaktır. Ernest Renan: “Ortak acı sevinçten daha birleştiricidir” sözüyle bu duruma işaret etmiştir. Bir televizyon programında İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk’ün Huntington ile yaşadığı hatırasını sizlerle paylaşınca bahsedilen fikrin tezahürü görülecektir:
“1992 yılında Huntington, Columbia Üniversitesinde yaptığı bir konuşmada -O zaman ABD’nin Oklahoma kentinde bombalama eylemleri olmuştu ve ABD kendi iç sorunları ile boğuşmaya başlamıştı- Sovyetlerin yıkılışından sonra ‘Kendi iç bütünlüğümüzü sağlayabilmemiz için bir dış düşman yaratmamız lazım’ dedi. Tahtaya on alternatif düşman yazdı. (Çin, İslam, Hindistan, Rusya, Avrupa vd.) Özetle Huntington’un vardığı sonuç biz İslam’ı kendimize düşman edinirsek daha kazançlı çıkarız.”1 Bu fikrin tezahürlerinden bir diğeri olan NATO 8. Genel Sekreteri Willy Claes’ın 1995 yılında bir konuşmasında ifade ettiği: “İslam fundamentalizmi komünizm kadar tehlikelidir ve NATO’nun yeni düşmanı İslam’dır”2 söylemi de Batının varlığını devam ettirme düşüncesini düşmanlarına bağladığını göstermektedir!
Makalesinin sonunda ise anlatmış olduğu bütün durumları hesaba katarak Batı için çözüm önerilerini sıralayan Huntington, “ötekiler” olarak adlandırdığı batılı olmayan ülkelerin, Batıya karşı oluşturabilecekleri olası birlikteliğe karşı önlem alınması gerektiğini vurgulamaktadır.
SONUÇ
Tanıttığımız bu makale ile Batının nasıl projeler ürettiğini ve nasıl hareket ettiğini izah etmiş olduk. Kendi varlığını devam ettirebilmek için küresel ölçekte birçok proje yapan Batı Medeniyetine karşı mücadele edebilmek ancak profesyonel kadrolar ve büyük çalışmalar ile mümkündür. Ama ne yazık ki büyük bir medeniyet iddiasında bulunan Müslümanlar amatör kadrolar, küçük çalışmalar ve insani yardımlarla görevlerini yaptıklarını düşünmektedirler. İslam Medeniyeti güneşi ile dünyayı yeniden aydınlatmak isteyen biz Müslümanların, büyük projeler ve büyük kadrolar ile hareket ederek hedefe doğru özveriyle cehd-u gayret etmemiz gerekmektedir!
- Recep Şentürk, “Farklı Bakış 43.Bölüm-Medeniyetler Çatışması”, Alıntı yapılan site: youtube.com/watch?v=fCVgVrG7iLM, Erişim tarihi 21.06.2020.
- Murat Silinir, “Stratejik Bir İnşa Planı Olarak Medeniyetler Çatışması”, Batman Üniversitesi Yaşam Bilimleri Dergisi, Cilt 6, Sayı 1, 2016, s. 76