Tarih

Şehirler ve Âlimler -7

Paylaş:

Kıymetli okuyucularımız, bir önceki sayımızda şehirler ve âlimler serimize İslam tarihi açısından oldukça önem taşıyan, yetiştirdiği bilim ve din adamlarıyla dünyada “Kubbet-ül İslam” unvanına sahip 3 şehirden biri sayılan Belh’i ele almıştık. Bu sayımızda Kubbet-ül İslam’ın son şehri “Ahlat” ile devam ediyoruz.

KUBBET-ÜL İSLAM: AHLAT

Ahlat, Urartular’dan Osmanlılara kadar çeşitli devlet ve hanedanların idaresinde kalmıştır. Şehrin en eski sakinleri olan Urartular buraya Halads, Ermeniler Şaleat (Şaliat), Süryaniler Kelath, Araplar Hılât, İranlılar ve Türkler ise Ahlat demişlerdir.1

Ahlat, İslam orduları tarafından 641 yılında fethedilmiştir. Ahlat'ı fetheden Hz. Ömer'in komutanlarından ünlü sahabi İyaz bin Ganem'dir. İyaz bin Ganem, fetihten sonra Ahlat'ı vergi ödemeyi kabul eden Ahlat melikinin idaresine bırakmış, bu anlaşma Hz. Osman devrinde Doğu Anadolu'da harekatta bulunan meşhur İslam komutanı Habib bin Mesmele tarafından da tasdik edilmiştir.

Kademeli bir şekilde Müslümanların yerleştiği Ahlat ve yöresi Türklerin gelişine kadar zaman zaman Bizans hakimiyetine geçse de Emevi ve Abbasi İslam İmparatorluklarının hakimiyetinde kalmıştır. Ahlat'ın fethi sırasında İslam ordusundan 120 İslam askeri şehit olmuştur. Şehitler arasında sahabiden Muaz bin Cebel'in oğlu Abdurrahman Gazi de vardır. Abdurrahman Gazi'nin Tunus Mahallesinde şehit düştüğü tepe, asırlardan beri önemli bir ziyaret merkezidir. Adına 1974 yılında kümbet mimarisine uygun bir türbe yapılmıştır.

TÜRKLERİ ANADOLU'YA AÇAN ŞEHİR

Ahlat, Anadolu’nun Türklere açıldığı ilk kapı, Selçuklu ve Osmanlı hanedanlarına mensup boyların ilk uğradığı yerdir. Kent, Abbasilerin zayıflaması üzerine Bizanslılara geçse de kısa süre sonra Müslümanların hâkimiyetine girmiştir. Büyük Selçuklu İmparatorluğu’na altın devirlerini yaşatan Sultan Alparslan zamanında (1063) Anadolu’ya yapılan akın ve fetih hareketlerinde üs olarak kullanılmıştır. Sultan Alparslan, Bizanslı Romenos Diogenes'le karşılaşmak üzere Malazgirt'e Ahlat'tan hareket etmiştir. Kutalmışoğlu Süleyman Bey otağını Ahlat'ta kurup, Anadolu'nun fethini buradan planlamıştır. Kayı aşireti yıllarca Ahlat'ta yaşamıştır. Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in babası Ertuğrul Gazi burada doğmuştur. Batı’ya geçişte köprü vazifesi görmüş ulu bir şehir olan Ahlat, 13. ve 14. yüzyıllarda Belh ve Buhara ile birlikte “Kubbetü’l İslam” unvanını almıştır. İlim, din, kültür ve medeniyet alanında önemli bir yere sahip olan Ahlat, o dönemde Doğu ve Batı’yı buluşturan kavşak noktada olması sebebiyle aynı zamanda bir ticaret merkezidir. Büyük Selçuklu Devleti’nin rönesansının yaşandığı yer olarak bilinen Ahlat’ı Osmanlılar, Ata Şehri saymışlardır. 

  1. yüzyılda 300.000 nüfusa sahip olan Ahlat, şimdi Bitlis’te küçük bir ilçedir. Ahlat, Selçuklu ve Osmanlı döneminden bugüne ulaşan kümbet, cami, kale ve mezarlıklarla bir açık hava müzesi konumundadır. Selçuklu Mezarlığı tarihte birçok kez tahribata uğrasa da hâlâ ayaktadır. 350 dönüm alanı kapsayan mezarlıkta 8.000’den fazla mezar taşı bulunmaktadır. Ahlat, kümbetleriyle de dikkat çeken bir yerdir. Dönemin vefat eden idarecileri için yapılan kümbetler, mimarisi ve süslemeleri ile ilgi çeken yapılardır. İlçede farklı dönemlere ait 15 kümbet inşa edilmiştir. Selçuklu Mezarlığı’nın yanında yer alan Emir Bayındır Kümbeti ise Ahlat’ın simgesi olarak kabul edilmektedir.2

DÜNYANIN EN BÜYÜK İSLAM MEZARLIĞI AHLAT’TA: SELÇUKLU MEZARLIĞI 

Selçuklu Mezarlığı, 210.000 metrekarelik düz bir alanı kaplayan, 11. ve 12. yüzyıldan kalan dünyanın en büyük İslam mezarlığı ve en büyük açık hava müzelerinden biri olma özelliğini taşıyor. Mezarlıkta şu ana kadar tespit edilen ve her biri şaheser olan 8.000 adet tarihi mezar taşı bulunuyor.

Arkeolog Nakış Karamağaralı Ahlat ile ilgili şu cümleleri aktarmıştır: “Bu mezar taşları Ahlat’ta kadı, emir (kumandan), din âlimi, kimyacı, matematikçi, hekim, astronom gibi kişiler için yapılmıştır. O zamanki Ahlat’ın nasıl bir bilim ve kültür merkezi olduğunun kanıtlarıdır.  Divriği’de Ulu Cami, Tarcan’da Mama Hatun, Van Gevaş’ta Halime Hatun kümbetleri gibi birçok eser Ahlatlı mimarlarca yapılmış. Camiler, imaretler, medreseler, şifahaneler... Onun için Ahlat’ın tarihteki unvanı ‘Kubbet’ül İslam’dır. Büyük nüfus ve kültür hareketleri olmadan böyle bir medeniyet teşekkül edemezdi.”

DÜNYANIN EN BÜYÜK İSLAM MEZARLIĞINDA İLK KEZ BİR KÜMBET BULUNDU

Ahlat’ta bulunan kümbet üzerine Arkeolog Nakış Karamağaralı şu cümleleri aktarmıştır: “Ahlat'ta yapılan yaklaşık 40 yıllık kazı çalışmaları itibarı ile Meydanlık Mezarlığı içerisinde böyle bir buluntudan haberdar değildik, bir Kümbet ile karışılacağımızı bilmiyorduk. Bu bakımdan çok ilginç ve bizim için güzel bir sürpriz oldu.  Çünkü Ahlat'ta ilk defa kazı çalışmalarında bir Kümbet bulmuş olduk. Selçuklu Mezarlığı'nda bulunan sekizgen Kümbet içerisinde ortaya çıkan 4 adet sanduka tipi mezar ve daha sonradan eklenen bir tuğla mezar var. Ahlat'ta çok fazla Kümbet var. Selçuklu Mezarlığı'nda 30 civarında akıt var. Ancak bu alanda bir kümbetin var olması çok ilginç.”

  1. Ahlat, TDV İslam Ansiklopedisi (islamansiklopedisi.org.tr)
  2. Ahlat (muratgokce.net)
  3. Tarih ve Arkeoloji: Ahlat (tarihvearkeoloji.blogspot.com)