Yeryüzünde nice insan gelip geçmiş ve nicesi adı sanı duyulmadan toprağa karışmıştır. Yönetim sahiplerinden niceleri ise belki de en çok isteyeceği ve bir bakıma yaptıklarına rağmen kendisi için bir nimet olacak “unutulmuşluktan” mahrumdur. İşte böyle yöneticiler, yok olan bedenlerine ve değişen dünyaya rağmen hep aynı sıfatla hatırlanmaya mâni olamazlar. Bir de ellerindeki gücü, davası büyük olan yürekli zatlara karşı kullanmışlarsa artık isimlerini masumun ahının bulaştığı şu iki heceden kurtaramazlar: “Zalim”
Aralık ve Ocak sayımızda yer verdiğimiz “Tarih Boyunca Büyüklerin Mücadelesi” konulu sayfamıza bu ay da kaldığımız yerden devam ediyoruz.
SAİD BİN CÜBEYR
Said bin Cübeyr, zalim Haccac’a karşı Abdurrahman’ın ordusunda savaşan âlimlerdendi. Vali Halid, bir grup askerini Said’in evine gönderip, onu tutuklayıp Vasıt şehrindeki (Kûfe ile Basra arasında bir şehir) zalim Haccac’a götürmelerini emretti. Askerler Said’i götürmek için eve gelip ellerine zincir takınca Said orada bulunan dostlarına dönüp şöyle dedi: “Bu zalimin beni öldüreceğini zannediyorum. Ben ve iki dostum bir gece imanın tadını alarak Allah’a ibadet ettik ve Allah’tan bizi şehitlerden kılması için ona dua ettik. Allah o iki dostumun duasına icabet etti ve onları şehit olarak huzuruna aldı. Geriye ben şehadeti bekler bir halde kaldım” dedi. Sözlerini tam bitirdiği esnada küçük kızı onun yanına geldi. Onu elleri bağlı bir halde ve askerlerin tuttuğunu görünce ağlamaya başladı. Said küçük kızının başını okşayıp ona şöyle dedi “Annene de ki; buluşma yerimiz inşallah cennettir.”
Askerler Said’i Vasıt şehrine, Haccac’a getirdiler. Said, Haccac’ın huzuruna çıkarılınca aralarında şu konuşma geçti.
• Haccac: Senin adın ne?
• Said: Said b. Cübeyr. (Said= Mutlu, Cübeyr= Onaran)
• Haccac: Hayır senin adın Şaki b. Kuseyr’dir. (Şaki= Bedbaht, Kuseyr= Kıran, yıkan, döken)
• Said: Bilakis, annem benim adımı senden daha iyi biliyor.
• Haccac: Muhammed hakkında ne dersin?
• Said: Muhammed bin Abdullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i mi kastediyorsun?
• Haccac: Evet.
• Said: Âdemoğlunun efendisi ve seçilmiş bir peygamberdir. İnsanlardan gelip geçenlerin en hayırlısıdır. Risâleti taşımış ve tebliğ etmiştir.
• Haccac: Ebubekir hakkında ne dersin?
• Said: O sıddık ve peygamberin halifesidir. Peygamberin yolunu değiştirmeden o yol üzerinde yürümüştür.
• Haccac: Ömer hakkında ne dersin?
• Said: O Allah’ın kendisiyle hak ile batılın arasını ayırdığıdır. (Faruk’tur) İki dostunun yolu üzerinde yürümüştür. Şehit olarak Rabbine kavuşmuştur.
• Haccac: Osman hakkında ne dersin?
• Said: O zorluk ordusunu teçhizatlandıran, Rasulullah’ın iki kızının kocasıdır. Zulüm ile öldürülmüştür.
• Haccac: Ali hakkında ne dersin?
• Said: Peygamberin amcasının oğlu, gençlerden ilk Müslüman olan ve Hz. Fatıma’nın kocasıdır. Cennet gençleri Hasan ve Hüseyin’in babasıdır.
• Haccac: Ümeyye oğullarından hangi halife senin daha çok hoşuna gider.
• Said: Rabbini en çok razı eden.
• Haccac: Rabbini en çok razı eden kimdir?
• Said: Bunun bilgisi gizliyi ve açığı bilen Allah’a aittir.
• Haccac: Benim hakkımda ne düşünüyorsun?
• Said: Sen kendini daha iyi bilensin.
• Haccac: Ben senin fikrini öğrenmek istiyorum.
• Said: Bu senin hoşuna gitmez ve seni üzer.
• Haccac: Ben yine de senden işiteceğim.
• Said: Sen Allah’ın kitabına muhalefet eden, kendi heybetini arttırmak maksadı ile kendini helake götüren ve kendini cehenneme sokacak işler yapan birisin.
• Haccac: Allah’a yemin olsun ki seni öldüreceğim.
• Said: O zaman sen benim dünyamı yıkmış olursun. Ben ise senin ahiretini yıkacağım.
• Haccac: Dilediğin ölümü kendine seç.
• Said: Bilakis sen kendin için ölümlerden ölüm seç, Ey Haccac! Allah’a yemin ederim ki sen beni hangi şekilde öldürürsen, Allah da seni ahirette o şekilde öldürecek.
• Haccac: Seni affetmemi ister misin?
• Said: Bana gelecek olan af ancak Allah’tandır. Senin için ise asla bir özür ve bir kurtuluş yok.
• Haccac (öfkelenerek): Kılıcı ve deriyi getir ey cellât! Said güldü. Bunun üzerine:
• Haccac: Niye gülüyorsun?
• Said: Senin Allah’a karşı cüretine ve Allah’ın sana karşı merhametine.
• Haccac: Öldür onu ey cellât!
• Said kıbleye yöneldi ve şu ayeti okudu: “Yüzümü hanif olarak yerleri ve gökleri yaratan Allah’a döndüm ve ben müşriklerden değilim.”1
• Haccac: Yüzünü kıbleden çevirin!
• Said, şu ayeti okudu: “Nereye dönerseniz dönün orası Allah’ın yönüdür.”2
• Haccac: Yüzünü yere çevirin!
• Said şu ayeti okudu. “Sizi oradan (toprak) çıkarttık ve sizi tekrar oraya çevireceğiz ve sizi başka bir sefer tekrar oradan çıkaracağız.”3
• Haccac: Allah’ın düşmanını öldürün, Kur’an ayetlerini ondan daha iyi delil getiren kimseyi görmedim.
• Said en son şöyle dedi, “Allah’ım benden sonra bu zalimi kimseye musallat etme.” Ve cellât, Said’in boynunu vurarak onu şehit etti.
Said b. Cübeyr’in şehadetinden on beş gün geçmeden zalim Haccac hastalandı. Sürekli bayılıyor ve şöyle bağırarak uyanıyordu. “Said bin Cübeyr geldi. Boynumdan tutuyor ve beni neden öldürdün diyor” sonra ağlıyor ve “Said’i benden uzaklaştırın” diyordu. Haccac bu şekilde çığlıklar arasında öldü. O öldükten sonra bazıları onu rüyasında görmüş ve ona şöyle sormuştu. “Allah sana öldürdüklerinden dolayı ne yaptı?” Haccac “Her öldürdüğüme karşılık beni bir defa öldürdü. Said b. Cübeyr’e karşılık ise beni yetmiş defa öldürdü.” (Bu rüya Ömer Bin Abdulaziz’den de rivayet edilmiştir.) *
1. En-am, 79
2. Bakara, 115
3. Taha, 55