AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik demiş ki “İsrail devleti ve halkı dostumuzdur”. Seçilen kelime önemli: DOST. Oysa geçen haftaya kadar İsrail “terörist devlet”ti… Davos’ta Sayın Erdoğan, cumhurbaşkanlarının yüzüne haykırmıştı şöyle, “siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” … 2010’dan bu yana İsrail’in lakabı “katil İsrail’di… Şimdi İsrail devleti de, halkı da dostumuz olmuş…
Geçtiğimiz ayın ortalarına kadar Rusya ‘stratejik ortağımız’dı… Kelimeye dikkat edin, ‘ortak’ değil, ‘stratejik ortak’… Yani Rusya bizim liderlerimize göre ‘hayati derecede önemli ortak’tı. Nasıl bir ‘stratejik ortaklık’sa, uçakları 17 saniye hava sahamızı ihlal edince NATO tarihinde bir ilk olarak gözümüzü kırpmadan Rus uçağını indiriverdik. Uçak düştü, ortaklık bitti… Şu sıralar karşılıklı olarak birbirimize küfür ediyoruz… Kısacası, ‘stratejik ortak’ iki günde düşman haline döndü.
İran, daha düne kadar devlet büyüklerimizin en sevdiği ülkeydi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, İran için “ikinci evim” bile demişti… Yakın bir zamana kadar Hükümet’in İran’la sıcak ilişkilerini eleştirmek bile suç sayılıyordu. İran, Uçak Krizi’nde Rusya ile birlikte hareket edip, Erdoğan ve ailesine dönük ithamlarda bulunmaya başlayınca İran da ‘dostlar’ kategorisinden çıktı ve düşman ülkeler arasına katıldı. Devlet büyüklerimiz diyorlar ki “İran nasıl olur da eli kanlı Esad’ı destekler?”… Onları biraz şaşırtmak pahasına söyleyeyim, İran, Esad’ı birkaç haftadır değil, yıllardır destekliyor…
Biliyorsunuz 5 yıl önce Beşar Esad da dostumuz ve kardeşimizdi… Aynı şekilde Kaddafi’ye de dost ve kardeş diyorduk… Dün şüpheyle bakılan Barzani ise şimdilerde Türkiye’nin en yakın dostu ve kardeşi… Birkaç yıl önceye kadar dost olan Irak yönetimi ise birkaç haftadır hasımlar arasına girdi… Dost ve düşmanlar listemiz hızlı değişiyor… Takip etmekte zorlanıyoruz… Daha doğrusu düşmanlarımızın listesi uzamaya devam ediyor. Dostlarımız ise pek dost gibi davranmıyor…
Bugün öğrendik ki 5 yıldır hakaret yağdırılan İsrail devleti ve halkı aslında dostumuzmuş… Sırada Mısır var diyorlar. Yerden yere vurduğumuz Mısır’ın darbe ile işbaşına gelen Devlet Başkanı Sisi de yakında dost ve kardeş ilan edilirse şaşırmayacağız.
Ve Irak. Önce Musul’a askeri üs kurduk, onu geliştirmeye kalktık... Tanklar, toplar, tüfekler... Irak buna itiraz edince, “geri çekilmeyiz” dedik. ABD uyardı, “geri çekilme söz konusu bile olamaz” dedik... Ve bugün, askerlerimizin geri çekileceğini her yerde okuyoruz...
Doğrusunu isterseniz, dış politika bu kadar sert manevraları kaldırmaz. Eğer geminin dümenini bu kadar sert ve bu kadar hızlı çevirirseniz geminin içindekiler birbirine girer. Çevrenize yanlış mesajlar verirsiniz, kaptanlığınız konusunda dosta ve düşmana kendinizi yanlış anlatırsınız.
Dış politika gücünün ötesinde kabadayılıkları da kaldırmaz. Dış politika teknik bir iştir ve uzmanlık gerektirir. Yüzlerce yıl içinde süzülerek gelen diplomasi geleneğinizi hafife alırsanız çok sık hata yaparsınız, kararlarınızı sık sık değiştirmeye mecbur kalırsınız...
İtiraf etmeliyim ki benim başım döndü… Kiminle dostuz, kiminle düşman, takip etmekte bile zorlanıyorum… Yaşananları analiz etmemi isterseniz, bunda daha çok zorlanırım.
Tek diyebileceğim eşi benzeri olmayan bir dış politikaya sahip olduğumuz.
21 Aralık 2015…