Makale

Zalime Biat Mi, Zalime İnat Mı?

Paylaş:

Mü’min insan, doğası gereği arkasında ve kalbinde yüce bir güce sığınma duygusuyla yaşar. Bu duygu bazen iman olur, bazen tevekkülün üst mertebeleri olur ama her ne olursa olsun ona daima güven verir. Mü’min, adı üstünde güvenen ve güven duyulan demek değil midir? Bizler bu dünyaya elini kolunu sallayarak cennete girmeye gelmedik. Allah’a ‘elest bezminde’ verdiğimiz kulluk sözüne binaen bu dünyada neleri yaşayıp yaşamayacağımızı da öğrenmiş olduk ve bu sözde duracağımızın anlaşmasını yaptık Rabbimizle. Bir sözünde duranlar var, bir de söz verenler var. Sözünde duranlar bitiş çizgisini aştılar, bayrağını alıp cennete yürüdüler. Bizler de söz verenleriz ya o çizgiyi aşacağız ya da bu yarış sahnesinde öleceğiz.

                Zalimler, tüm dünyada zulmettikleri gibi ülkemizde de zulümlerine devam ediyor. Küfür tek millet olduğu gibi aslında zalimler de aynı soydan gelirler. Neden onlara farklı isimler vermediğimizi daha iyi anlayın diye söylüyorum, hepsinin vicdanı kurumuştur, onlar saltanat ve iktidarı kendisine kıble edinmiş kimselerdir. Zalimlerin, her defasında aldandıkları bir şey vardır; gerçek gücün sahibi Kahhar olan Allah Azze ve Celle’dir! Kahr, galip gelen demektir. “Ya Kahhar” isminin manası mutlak galip gelen, her daim mağlup etmeye ve galip gelmeye muktedir olan, her şart ve durumda galip olan, gücünün üstünde güç bulunmayan, bütün düşmanlarını kahr-u perişan edendir. O yüzdendir ki alimlerimiz demişler ki, kimde bir hırs ve kibirlenme olursa “Ya Kahhar” ismini çokça zikretsin ki, anlasın sonu nereye varır. İşte biz de düşmanlarımıza bunu tavsiye ediyoruz, Allah sizi kahretmeden evvel, bolca “Ya Kahhar” diyerek tevbe edin ki sonunda dehşet veren o günde Allah sizi kahretmesin.

                Allah daima galip ise, bizler de O’nun kulları olarak daima galip geleceğiz demektir. İslami hareketin mensuplarının daima hatırında tutması gereken şey işte budur. Bir kral düşünün ki bütün dünyaya hükmediyor ve falanca bölgedeki o krala bağlı askerler, karşılarında farklı bir orduyla savaşırken bir an tereddüte düşüyor, acaba bize yardım gelecek mi diye. Şimdi kralın hakimiyetinden ve düşmanların o krala karşı korkusundan bir şey eksilir mi bu acziyetten? Hayır. Acziyet sadece buradaki askerlere aittir. Ve kral onlara anında yardım edecek güçtedir, fakat buradaki askerler acziyet içindedir. Buradaki ordu yenilgiye mahkumdur ama bu yenilgi krala ait değildir. Oradaki asker ve komutana aittir. Meseleye bu şekilde bakıldığında tüm kâinatı elinde tutan gücün sahibi Allah daima galiptir ama kulları olan bizler düşmana karşı acziyet içinde olabiliriz.

                Gelin hep beraber güven tazeleyelim. Allah’ın tarih sahnesinden zalimleri nasıl sildiğini tekrar tekrar okuyalım. Bir Davud taşının Calut zaliminin zırhını nasıl deldiğini, 313 kişilik Talut ordusunun koca 30.000 kişilik orduyu nasıl mağlup ettiğini hatırlayalım. Bedrin aslanlarını, Mute Savaşını, Hendekteki ilahi yardımı, Zellaka Savaşını yani Endülüs zaferini, Filistin’deki asırlardır süren onurlu mücadeleyi, Çeçenya’da uzun süre koca Rus devletine diz çökmeyen mücahitleri, Koskoca Rusya ve Amerika’ya boyun eğmeyen Afgan mücahitlerini hatırlayalım, hatırlayalım ki elimizdeki gücün farkına varalım.

İnsan, unutan bir varlıktır. Her ne kadar unutsa da mü’min olduğunu, Kahhar olan Allah’ın zalimlere karşı yenilmez olduğunu unutamaz! İman, daima mü’mini uyanık tutmalıdır. Ümidini kaybeden yok olur gider. Şu son yaşadığımız olaylarda dahi bu apaçık görünmedi mi? Kimler kimlerle birlikte oldu. Asıl sebep içlerinde dünyaya karşı hırs olarak görülebilir ancak bir sebep daha var ki bu daha korkunçtur. Onlar ümitlerini kaybetmiş kimselerdir. Allah’tan ümitlerini kesmeseler de Allah’ın İslami harekete daima destek vereceğini unuttu bunlar. Sonra zalimler karşısında savrulup önce bize sırt çevirdiler, sonra zalimin safında yer tuttular. Furkan Hareketi mensupları daima Allah’ın ayetlerine bakarak harekete geçerler. “Onlara haksız bir saldırı yapıldığında elbirliğiyle kendilerini savunurlar.”1

Allah’ın has kulları zalime karşı birlikte savunmaya geçerler, zalimin safında yer almazlar. Kardeşlerini zor zamanda zalime teslim edenler ya haindir ya gafildir veyahut en basit tabirle cahildir! Bu üçü de insanı uçuruma götüren şeylerdir. Birtakım kimseler, moralinizi bozmak isteyecek, karşınızda şunlar var, derin güçler var diyecek. Bizler de daima hocamızın sözünü söyleriz onlara: “Arkamızda Allah olduktan sonra karşımızda kimin olduğunun bir önemi yok!”  Kardeşim ümit var mısın? O zaman varsın! Ümitsiz misin, korkuyor ve kaçmak mı istiyorsun? Sen bugün varsın, yarın yoksun!

                Allah daima mü’minleri, koruyup gerçek yurduna eriştirmiştir. “Sonra Biz Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanları kurtarır, zalimleri de orada diz üstü çökmüş olarak bırakırız.”2 Zalimler, mağlup olmaya mahkumdur. Ancak mü’minler bunun farkında olmazlarsa Allah’ın yardımı gecikecektir. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem zalimlere itaat eden kimseler hakkında şöyle buyurmuştur: “Onları inkâr edip onlarla mücadele eden kurtulur. Onlardan uzaklaşan selamet bulur veya selamete yaklaşır. Dünyalıklarında onların arasına katılıp onlarla düşüp kalkanlar da onlardandır.”3 O yüzden zalimlerin sofrasına oturan alimden fetva alınmaz ya işte bundandır. “Ya huyundan ya suyundan” demiş atalarımız. Zalimlerin sofrasına kaşık daldıran mı, işlerine çomak sokan mı olmak istersin?

                Hocamızdaki zalimlere karşı dik duruşun ve ardından gelen o sekinetin, güven veren halin eseri sende var mı? Mü’min, korkuya kapılsa dahi bunu mü’minlere belli etmemelidir. Korkmadığımızı, ayakta olduğumuzu ve devam ettiğimizi daima göstermek vaciptir. Semra Kuytul Hocahanım, her daim bunu biz kardeşlerine gösteriyor, hocamız gibi bir erkek adam duruşu sergiliyor. Bazı hainler veya gafiller, onu düşmana karşı cesaretini meydanda erkek gibi çıkıp gösterdiği için eleştirmeye kalkışıyor. Bizim düşman karşısında cinsiyet ayrımımız yok, erkeğimiz de kadınımız da erkek adamlar!

                Zalimlere boyun eğmeyip sadece Allah’a itaat edenler elbet bir gün zafere ulaşacaktır. Allah’ın vadi gerçekleşene kadar mücadele eden ve hiçbir zorluktan kaçmayan yiğitlere selam olsun…

  1. Şura, 39
  2. Meryem, 72
  3. Camius- Sağir - C.1, Hadis: 452