Hedef

Ailemizde Furkan Olmak

Paylaş:

 

‘Biz Medeniyetimize Dönüyoruz’ diyerek tüm batıl medeniyetleri reddeden bizler, İslam Medeniyetini tesis etmeye önce benliğimizden sonra ailemizden başlamalıyız. Bilmeliyiz ki İslam ne sloganik cümlelerle bir kalıba sığdırılmaya çalışılan bir ideoloji ne sadece bir takım eylem ve direnişle kabına sığmayan bir mücadele ve ne de edebi yahut felsefi birtakım karmaşaların içinde boğulmuş bir teoridir. İslam bir yaşam biçimidir. Esaslı bir teorinin, sade ve net bir fikrin ancak ve sadece yaşanarak can bulabileceği kutsal dinin adıdır İslam… Dolayısıyla bu dinin mensupları onu sadece anlatmakla, meydanlarda büyük büyük laflar etmekle, işin edebiyatını yapıp kalmakla yetinirlerse bu dine hakkıyla hizmet etmiş olamazlar.

O halde batıla direnişe, dirilmeye ve diriltmeye öncelikle yuvalarımızdan başlamalıyız. Bugüne kadar Müslümanlar olarak belki de burada hata yaptık. Bazılarımız çok konuştuk çok anlattık, hoca olduk, dava adamı olmakla övündük ama aslında bildiklerimizi yaşamak hususunda, anlattıklarımızı tatbik etmede çok eksik kaldık. Dışarıda hissettirdiğimiz atmosferi evlerimize taşıyamadık. Konuşmak kolaydı çünkü yaşamak zor… Bu zoru aşamadık. İbadet dedik, nafile dedik, teheccüd dedik, zikir dedik acaba ne kadar zikreden ve ibadet eden bir kul olabildik? Takva dedik, zühd dedik, ihsan dedik, murakabe dedik acaba evlerimizde ne kadar bu hassasiyeti yaşayabildik? Peygamber dedik, davası dedik acaba o davanın çilesini çocuklarımızla birlikte ne kadar hissedebildik? Tevekkül dedik, teslimiyet dedik, İbrahim dedik, Hacer dedik, İsmail dedik ama acaba kadınlarımız ne kadar Hacer erkeklerimiz ne kadar İbrahim çocuklarımız ne kadar İsmail olabildi? Örnek olamadık çocuklarımıza. Bizim şahsımıza bakarak İslam’a hayran kalmalıydılar oysa. İslam’ı onlara sevdiremeyip o yüce dinin güzelliğini hissettiremeyince kaybettik onları teker teker. Sonunda reddettiğimiz batıl ideolojilerin kurduğu tuzaklardan onları kurtaramadık. Anne-baba hoca olduğu halde çocuğu İslam’dan uzak hatta nefret eden bir hale geliyorsa Ali Şeriati’nin ifade ettiği gibi “Anne, baba, biz suçluyuz.” (Anne baba elinden geleni yaptığı halde Allah’ın takdiri olarak çocukları başka yöne kaymış olanlar lütfen üzerine alınmasın. Genel durumdan bahsediyoruz.)

Millete ahkam kesmek kolaydı tabi. ‘İslam’da kadın şöyle İslam’da erkek böyle’ demek mesela… Ama evlerimizin içinde kadınlarımız zevçlerine karşı ne kadar itaatkar ve iyi huylu olabildi? Erkeklerimiz zevcelerine karşı ne kadar güzel ahlakla örnek teşkil etti? Başkalarına konuşmak kolaydı… Sohbette boş konuşulmaması gerektiğini, dedikodunun haramlığını, zanda bulunmanın caiz olmadığını anlatan annesine ya da babasına kulak misafiri olan çocuk anne ve babasının boş konuştuğunu, dedi kodu yaptığını, zanda bulunduğunu gördüğünde ne düşündü acaba? İnfak vermenin, cömertliğin öneminden bahsedip değerli gördüğümüz şeyleri sakındığımızı fark edince ne öğrendi acaba? Onlar bizi anlamıyorlar zannetmeyelim… Ahlaki kusurlarımızı, nefsani hastalıklarımızı, tembelliğimizi, korkaklığımızı küçücük kalpleriyle öyle güzel hissediyor ve anlıyorlar ki… Ya onu fark edip senden ve seninle birlikte dininden de soğuyorlar ya da seni taklit edip örnek alarak senin gibi oluyorlar.

Sözün özü; yaşayamadık. İslam’ın ne ibadetinin ne ahlakının ne mücadelesinin tatbikinde başarılı olabildik. Hayatlarımızda, evlerimizin içinde takva sahibi birer mümin olarak eşlerimize ve çocuklarımıza örnek olamadık. Bir yerden başlamamız gerekiyorsa bildiğimiz en basit bilgileri uygulamaya kendimizden ve ailemizden başlamalıyız. İşte bunun için Tevhid ve Adalet diyerek davet üzerinde duracağımız bu yılda öncelikle nefsimizi ve ailemizi İslam’ı yaşamaya davet ediyoruz.

Bunun için yukarıda üzerinde durmaya çalıştığımız iyi bir örneklik konusunu asla ihmal etmemeliyiz. Bu konuda iyi bir örnek olarak Muhterem Hocamızı anmadan geçemeyiz. Muhterem Alparslan Kuytul Hocamız gerçekten İslam’ı ailesinde de en iyi örnek olarak yaşayan birisidir. Talebeleri olarak bizler, onda anlattığı halde uygulamadığını düşündüğümüz herhangi bir konuya şahit olmadık. Aile içi yaşantısını en iyi bilenler olarak ailesi de takvası ve zühdüyle, dava yolundaki çilesi, azmi ve fedakarlığıyla, güzel ahlakıyla, hanımına ve çocuklarına olan ilgisiyle çok iyi bir örnek olduğuna şahittirler. Muhterem Hocamız onca yoğunluğuna rağmen çocuklarının gerek maddi gerek manevi ihtiyaçlarıyla ilgilenir onlara her fırsatta bir şeyler anlatmaya çalışır, sordukları sorulara özenle ve uzunca cevap verir, çocuklarını önemser onları dikkatle dinler, onların şahsiyetli, imanlı, güzel ahlaklı olabilmeleri için bir baba olarak çok iyi eğitirdi. Bu konuda bizlere de çok iyi örnek olmuştur.

EVİMİZDEKİ MEDRESE; AİLE DERSLERİ

Bu iyi örnekliği gerçekleştirmenin yanı sıra ailemizde davetimizi nasıl gerçekleştireceğimiz konusuna gelecek olursak bu konuda Muhterem Hocamızın tavsiyesi olduğu üzere haftada bir yahut iki akşam veya tüm ailenin toplanabildiği başka bir vakitte İslam’ın konuşulduğu, peygamber kıssalarının anlatıldığı, ders halkası oluşturmalıyız. Bu evlerimizin adeti haline getirilmelidir.

• Bu derslerde çocuklarımıza Kur’an öğretebilir, bazı sure ve ayetleri ezberletebiliriz.

• Çocuklarımıza Kur’an okuyabilir bazı ayetleri açıklayabiliriz.

• Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sünneti seniyyelerini öğretip bunları uygulamaları için ödevler verebiliriz. Bazı Hadis-i Şerifleri ezberletebiliriz.

• Eğer çocuklarımız küçükse dini gerçekleri sadece kıssalarla anlatabiliriz. Kıssaları canlı ve gerekli jest-mimikleri kullanarak anlatmamız dikkatlerini çekecektir.

• Bu derslerde bazen bir meyve üzerinde, bazen kâinat üzerinde, bazen de eve getirdiğimiz bir çiçek üzerinde birlikte tefekkür edebiliriz.

• Derslerimizin başında ve sonunda muhakkak ailemiz, ümmetimiz ve tüm mazlumlar için dua etmeli, çocuklarımıza dua etme alışkanlığı kazandırmalı, Peygamberimizden bazı kısa duaları ezberletmeliyiz.

• Onların iyi birer İslam hanımefendisi ve beyefendisi olmaları için yavrularımıza adap kurallarını öğretmeliyiz.

• Gelecekte iyi bir İslam davetçisi olması için yaşı müsait olan çocuklarımıza bildiklerini arkadaşlarına anlatma ödevi verebiliriz.

• İslam davasını anlamasını sağlamaya çalışmalı ve derslerimizde La İlahe İllallah üzerinde durmalıyız. Bazı sloganları ezberletebiliriz.

• Derslerimizi video ve görsellerle desteklemeli ve muhakkak sorular sorarak onları da konuşturmalıyız. Bazen dergiden bir yazı da okutabiliriz.

Daha birçok madde saymak mümkün. Bu yazdıklarımız sadece çocuklu aileler için geçerli değil elbette. Eşlerin kendi aralarında bir konu seçip birbirlerine anlatmaları ya da bir kitabın müzakeresini yapmaları, birbirlerine Allah’ı ve ahireti hatırlatmaları, sahabe hayatını konuşmaları ne kadar da güzel olur! Bekar kardeşlerimiz de yukarıdaki uygulamaları anne-baba ve kardeşleri için değerlendirmeliler. Sonuçta hepimiz ailemizden sorumluyuz. “Ey iman edenler kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun.”1

1. Tahrim, 6