Şiir

Daha Kur’an Ne Desin!

Paylaş:

Ey insan! Yaşıyorken, hem de Kur’an çağında;

Çırpınıp duruyorsun, cehâlet batağında.

Kalbin katı… Gözün kör… Başın kibir dağında

Kur’an sana gel diyor, bak bendedir adresin,

Ey eşref-i mahlûkat! Daha Kur’an ne desin!

 

Malın, mülkün, şöhretin, dünyada her şeyin var;

Ya dünyadan Rabbine götürecek neyin var?

Bana yeter diyorsan, şu üç günlük itibar;

Bir dördüncü gün var ki; çok çetindir bilesin,

Bunlar masal diyorsan… Daha Kur’an ne desin!

 

O münezzeh ruhundan, ruh vermekle insana;

Erişilmez bir şeref, bahşetti Allah sana,

Ne kadar sevdiğini buradan anlasana!

Sen ki; taparcasına, kendine kul kölesin,

Nefsini put yapana… Daha Kur’an ne desin!

 

Bir gün var ki; çok yakın, dağların yürüdüğü,

Göklerin, güneşleri önünde sürüdüğü,

Kâinatı toz duman, dehşetin bürüdüğü;

Kıyamet senaryosu, oyun değil bilesin;

Hâlâ ürpermiyorsan… Daha Kur’an ne desin!

 

O büyük mahkemede, bütün diller susacak;

Konuşacak bu defa, göz, kulak, el, kol, bacak.

Uzuvlar birer birer, haramları kusacak;

Açılacak önünde defterleri herkesin;

Kendine gelmen için… Daha Kur’an ne desin!

 

Gör ki dünya sırtında, nice insan taşıyor;

Kimi yaşarken ölmüş, kimi ölmüş yaşıyor.

Kimi Arş-ı Âlâ’ya dolu dizgin koşuyor;

İşte Cennet! İşte sen! Gayret et ki giresin;

Ey eşref-i mahlûkat! Daha Kur’an ne desin!*