Bir devir ki dinin öğretisi unutulmuşken,
İnsanlık kurtarıcısını umutsuzca ararken,
Karanlığa bürünmüş dünya ışık beklerken,
O kutlu doğumu sancılı anne anlatsa…
Eller üzerine gider secdeye bir nur,
Bir bebeğin geleceğinde “Tevhid” duyulur.
Bin yıldır yanan ateş bir gecede kül olur,
O kutlu geceyi arşın melekleri anlatsa…
Ahlâk timsali bir genç büyür Mekke sokaklarında,
Haksızlığa karşı, hep mazlumun safında.
“Emin” lakabıyla anılır kavmi yanında,
O yüce şahsiyeti, kutlu belde anlatsa…
Dinin öğretisi unutulmuş, keyiflerce bir töre,
Sadırlar daralmış, ruhlar nefse kul köle.
Kendi evlatları kız olunca gömülür çöle,
O büyük cahiliyeyi, inleyen toprak anlatsa…
Gidişattan rahatsız, dertli bir yürek,
Tırmanır Nur Dağı’na yalnızlığı seçerek.
Bu bozuk düzene “dur” demek gerek,
Sancılı inzivayı, şahit olan Hira anlatsa…
Vakit geldi, aralandı vahyin perdesi,
“Oku” emriyle yakıldı aydınlık meşalesi.
Cebrail’in ihtişamı keser nefesi,
Bu muazzam sahneyi perdelenen güneş anlatsa…
Artık inzivanın devri sona ermişti,
“Kum fe enzir” ile emir gelmişti.
Uyku devri çoktan gelip geçmişti,
Çile dolu yolculuğu vefalı eşi anlatsa…
Yankılandı ilk mesaj “La ilahe illallah”,
Saltanatlar sarsıldı, tek otorite Allah.
Ancak Tevhid ile nefisler olur iflah,
Bu şenliği özgürlüğe kavuşan ruhlar anlatsa…
Uyarmaya başladı en yakınından,
Tehditler karşısında dönmedi yolundan.
Teklifler ile taviz vermedi davasından,
Bu duruşu, O’na şahitler anlatsa…
Öyle bir eğitimden geçti ki O'nun sahabesi,
Baş eğdirmedi hiçbirine sultanların kisvesi.
Tevhid ile kuşatıldı şirkin kalesi,
Bu izzeti fetihlere koşan atlar anlatsa…
Terk edince emaneti olan Kur’an Sünneti,
Yaşıyor şimdi ümmet en büyük zilleti,
Yalnızlığa terk edildi asrın en izzetli milleti,
Bu derin acıyı Filistinli çocuk anlatsa…
Kıldan çadırlara giren bu kutlu dava,
Yeniden canlanırsa ümmete olacak deva.
Kazınacak kalpleri kaplayan vehn ve heva,
Bu müjdeyi kutlu Rasul olsa anlatsa!
