Hedef

Kardeşliğin Tesisinde Ziyaretin Rolü

Paylaş:

Her yıl belirli bir hedef belirleyip o hedef doğrultusunda kazanımlar elde etmeyi amaçlayan Furkan Hareketi, bu yıl Ekim ve Kasım ayları hedefini “Ziyaretleşme” olarak belirledi. Furkan Nesli Dergisi olarak bu sayımızda belirlenen bu hedef vesilesiyle İslam’da ziyaretleşmenin önemini sayfalarımıza taşıdık.

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, dağılıp ayrılmayın”1 ayetiyle istikameti emretmekle birlikte birçok yerde bunun toplu olarak yapılmasını vurgulayan bir dinin temsilcileriyiz. Bu vurgu, bu ayette “hep birlikte” ifadesiyle belirtilse de başka birçok ayet ve hadiste de önemi bildirilmektedir.

İslam, toplumsal bir dindir ve toplumsal emirleri mevcuttur. Bireysel yapılan iyilikleri, kişinin sadece kendisi için yaptığı amelleri, hatta güzel ahlakı, kişinin kendi vicdanıyla kısıtlı kaldığı sürece yeterli görmez. “Hep birlikte” der, “kurtarmadıkça kurtulamazsınız” der ve kurtulmanın “toplu” bir eylemle mümkün olacağını ifade eder. Bu, İslam’ın temsilcilerine sunduğu misyon için de zorunlu olan bir husustur. Yeryüzünde fitne kalmayıp din yalnızca Allah’ın oluncaya kadar mücadele etme vazifesi ümmet olmayı, ümmet olmak içinse önce cemaat olmayı, dolayısıyla birlikte olmayı zorunlu kılar. Ve bu birliktelik İslam’ın emirlerle müdahale ettiği bir birlikteliktir. Allah Azze ve Celle Hucurat Suresi başta olmak üzere kitabında birçok ayetle İslam toplumunda yaşamanın kurallarını koyar, dünyaya adab-ı muaşereti öğretir ve medeni bir toplum olabilmenin yollarını gösterir. Bu noktada İslam’ın üzerinde en çok durduğu hususlardan biri de kardeşliktir.

Kur’an-ı Kerim’de: “Bütün mü’minler kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten sakının ki O’nun rahmetine erişesiniz”2 buyurulmuştur. İslam, bu ilkeyle putperest ve güçlünün güçsüzü ezme özelliğinin ayyuka çıktığı bir toplumda hiçbir ideolojinin gerçekleştiremeyeceği bir devrim gerçekleştirdi. Aralarındaki küslük ve kavganın yüz yılı aştığı Evs ve Hazrec kabilelerini barıştırdı, Ebu Zer’i Bilal’e kardeş kıldı ve bu kardeşliği emir olarak addetti. İslam tarihi bu yönüyle bize emsali olmayan kardeşlik örnekleri sundu. Evini, işini, elindeki her şeyi kardeşiyle paylaşan Ensar’ı, susuzluk içindeyken dahi eline geçen suyu kardeşine gönderenleri ve daha nicelerini…

İslam’ın ortaya koyduğu bu zirve kardeşlik ahlakının elbette ki birçok bileşeni vardır ve bu bileşenlerden biri de ziyaretleşmedir. Bu sebeple gerek Kur’an’ın tavsiyelerinde gerekse de Hz. Peygamber’in sünnetinde ziyaretleşmenin önemle teşvik edildiğini görüyoruz. İslam dini ziyaretleşmeyi çok önemli görmüş, hatta sıla-ı rahimi terk etmek büyük günahlar arasında sayılmıştır. Berâ Radıyallahu Anh şöyle aktarıyor: “Allah Rasulü bize yedi şeyi emretti ve bizi yedi şeyden de menetti. Bize cenazeye katılmayı, hasta ziyareti yapmayı, davete icabet etmeyi, mazluma yardım etmeyi, yeminin gereğini yerine getirmeyi, selama karşılık vermeyi ve hapşırana ‘Allah sana merhamet etsin’ demeyi emretti...”3

Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem ashabının hastalığını, durumunu gözetir ve onlara ziyaret yapmayı da önemserdi. Enes bin Malik Radıyallahu Anh anlatıyor: “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, din kardeşlerinden birini üç gün göremezse onu sorardı. Uzaktaysa onun için dua eder evindeyse ziyaret eder, hastaysa ona şifa dilemeye giderdi.”4

Rasulallah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hadislerinde ziyareti cennet bahçesine denk tutmuş, ziyareti yapan kişinin dönünceye kadar cennet bahçesinde olduğunu söyleyerek de ziyaretin faziletine işaret etmiş ve Müslüman, din kardeşini ziyarete gittiğinde dönünceye kadar cennet bahçesi içindedir”5 buyurmuştur. Yine Peygamberimizin bize aktardığı şu kutsi hadis ne kadar da dikkat çekicidir: “Allah Azze ve Celle kıyamet gününde şöyle buyuracaktır: ‘Ey âdemoğlu! Hastalandım, beni ziyaret etmedin.’ Kul: ‘Ey Rabbim, Sen alemlerin Rabbi iken ben seni nasıl ziyaret edebilirdim?’ der. Allah Azze ve Celle: ‘Falan kulum hastalandı, ziyaretine gitmedin. Onu ziyaret etseydin, beni onun yanında bulurdun’ der.”6

İslam dini ortaya koyduğu mükemmel esaslarla mutlu bir toplum meydana getirmektedir. İnsan kötü gününde, başı dara düştüğünde çevresinde kardeşlerini görmek ister. Kardeşlerimizin hem iyi hem kötü günlerinde yanlarında olmalı, sıkıntılı anlarını gözetmeli, herhangi bir durum olmasa da Allah için ziyaret ederek aramızdaki bağı güçlendirmeliyiz. Ziyaretleşme kardeşliği pekiştirir, muhabbeti artırır. Hatta kalpleri İslam’a ısındırmada da önemli bir rol oynar. Tarih kaynakları Hz. Peygamberin panayırları gezip İslam’a davet ettiğini aktarmıştır.  Bugün de kardeşlerimizi ziyaret ederek kalplerini İslam’a ısındırmalı, iyilik ve hayır üzere yardımlaşma düsturunu yaşatmalıyız. Günbegün Batı kültürünün etkisi altında kalan toplumumuza İslam’ın bu güzelliklerini göstermeyi hedeflemeliyiz.

Bugün, Peygamberimizin ısrarla üzerinde durduğu bu sünneti yerine getirmek ve yaşatmak İslam cemaatinin vazifesidir. Ortaya koyduğu Tevhid akidesiyle tüm sahte ilahları karşısına alan ve hedefi dolayısıyla zor bir vazifeyi omuzlayan davanın sahiplerinin yolun zorluklarına dayanabilmesi ancak kuvvetli bir kenetlenme ve dayanışmayla mümkündür. Ziyaretleşme kardeşler arasındaki muhabbeti artırır ve birlikte yürümeyi kolaylaştırmaktan da öte sevdirir. İnsanlığın kurtuluşu için mücadele ederken en yakınlarımızı ihmal etmemizin hiçbir sebebi olamaz. Tüm kardeşlerimiz belirlenen bu hedef vesilesiyle tekrardan bu güzel sünneti yaşamayı gündemlerine almalı ve pratiğe dökmelidirler.

Rabbimiz kardeşliğin asırlara örnek olduğu mükemmel İslam toplumuna ulaşmayı nasip etsin.

  1. Al-i İmran, 103
  2. Hucurat, 10
  3. Buhari, 1992: Cenâiz, 2
  4. Heysemî, II, 295
  5. Camiüssağir, 2117
  6. Müslim, Birr 43