Furkan Nesli Dergisi olarak Aksa Tufanı’nın yıldönümü sebebiyle düzenlediğimiz deneme ve şiir yarışmasının sonucunda Sevcan Turan Özcan Hanımefendi’nin “Büyük Sıfırlanma” başlıklı yazısı deneme dalında birinci olarak seçilmiştir. Kendisini tebrik ediyor, kaleme aldığı yazıyı siz değerli okurlarımızla paylaşıyoruz.
Aksa Tufanı, tarihi çağlara bir yenisini ekleyecek gibi görünüyor. Zira yer altında yürütülen zorlu direniş hareketi, Fatih Sultan Muhammed’in karada yürütülen gemilerinden çok da farklı olmadığını kanıtladı. ‘Büyük Sıfırlama’ projesinin “Büyük Sıfırlanma” olarak isim değiştireceği tarihe tanıklık ediyoruz.
Yüzyıllardır yapılan çirkin hesaplar, Allah’ın istemesiyle güzel sonuçlar doğurmaya başladı. Özellikle çoktandır uyuşturulmuş Batı insanı, ölümcül deneylerin denekleri olduklarını anlamışa benziyorlar. Adaletin, eşitliğin, özgürlüğün olmadığı düzene karşı ayaklananların çeşitli işkencelerle bastırılmaya çalışıldığı süreci hep birlikte yaşıyoruz. Gün geçtikçe hareketlilik artarak devam ediyor. Piramidin üst kesimi ellerindeki devasa gücü kullanarak, hâlâ mevcut konumlarını koruyor gibi görünüyor olabilirler ama artık herkes şunun farkında: İnsanca yaşama hakları küreselciler tarafından gasp ediliyor! Ve bununla birlikte tüm şikâyet mercileri kendi aleyhlerine karar verenlerin elinde. Dolayısıyla düzenden rahatsız olan halk, fiilsiz şikâyeti çoktan bırakmış durumda. Onun yerine yürümeyi ve haykırmayı tercih ediyor. Hem de insanlığın, farkında olmadan ortak olarak seçmiş olduğu Filistin şeref bayrağı ile.
Gök kubbenin daha önce böyle bir bayrak şölenine ve medeniyet sloganlarına şahit olmadığını söylemek yanlış olmaz. Çünkü görüyoruz ki dünya toprağının çok az bir kısmı, özgür Filistin bayrağını dalgalandırmamıştır. Bunun sebebi ilk defa bayrağın bir milleti temsil etmesinden ziyade, bir kutsallığı ifade etmesi olabilir. İnsanın kutsadığı her ne ise -ki bu kimine göre din, kimine göre adalet, kimine göre eşitliktir- hepsi Aksa Tufanı ile direnişe geçmiş durumda. Hatta “Tek Dünya Devleti” senaryolarının, “Kutsal Değerler Dünyası”na dönüştüğünü gören senaristler, her ne kadar filmlerini gösterimden çekmek isteseler de halkın rağbeti buna engel olmaktadır. Öyle ki ilk olarak Filistin halkı ile satışına başladıkları ölüm biletleri, fahiş bedellerle kendilerinin ödemek zorunda kalacakları bir borca dönüşüyor. Hem de altından kalkamayacakları bir borca... Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi gibi birçok dünya örgütleri de borca ortak olduklarının farkındadırlar. İçlerinden birisinin “ben hesabı öderim” demelerini bekler gibi adeta birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlar. Ama dünyaya gösterdikleri adaletsizliğin karşılığını, kendilerinin ürettikleri adil olmayan düzenin altında ezilerek alacaklar gibi görünüyor. Öyle ya “Küfür tek millettir” sözü gereği birleşen milletler, insanlığın kendilerine keseceği cezanın da ortağı olmalıdırlar.
“Büyük Sıfırlama Projesi” doğrultusunda, bilimin Batı elinde hız kesmeden ilerlemesi ile elde edilen kazancı sadece milyon dolarlarla ifade etmek yetersiz kalır. İnternet aracılığı ile elde edilen birçok bilgi kaybolmayacak şekilde kayıt altındadır. Öyle ki Google unutmaz ve unutturmaz diyebiliriz. Günlük yaşantımızda bile bize masumane gelen “5 yıl önce bugün” başlıklı fotoğraflar, aslında ne denli korkunç bilgilere sahip olunabileceği hakkında bizi fikir sahibi yapabilir. Instagram, Facebook, Whatsapp ve Messenger gibi şirketlerin bize ait tüm bilgilerimizi hiçbir karşılık beklemeden, kötü fikirlerin eline verdiklerini düşünelim. Uyku saatimizden tutun da kalp atışlarımıza kadar tüm elektronik cihaz kayıtlarının, veri toplama merkezlerinde kayıt altında olduklarını... Hatta “akıllı” sıfatıyla evimizde bulunan cihazların bir gün düşman silahı olabileceğini düşünelim. Aslında İsrail’in Lübnan’a gerçekleştirmiş olduğu siber saldırıdan sonra bu saydıklarımızı hayal etmek çok da zor olmasa gerek. Herkes vurulacağı silahı bilmeden cebinde taşıyor gibi bir durum var. Böylelikle “tüfek icat oldu mertlik bozuldu” cümlesine de level atlatmış oluyoruz. Zira artık insan, tüfeksiz de ölümcül darbe alabiliyor. “Büyük Sıfırlama Projesi”nin basamağı olan bu durum Aksa Tufanı ile kendini açığa çıkarmış oldu.
Özetleyecek olursak dünya, ilahlığa soyunmuş küreselci bir kesim tarafından kazanılmaya çalışılan bir amaç; takvasını giyinmiş ahlaklı bir kesim tarafından da ahirete giden bir araç olarak gelecek nesle bırakılmak istenmektedir. Bu çekişmede verilen kayıpların ya da elde edilen kazançların görünür ve görünmez değerleri toplum tarafından fark edilir olmaya başladı. Yapılan hesaplar “Büyük Sıfırlama” için yeterli güce sahip. Ama Filistin halkını ve direnişini hesaba katmadan çıkardıkları sonuçlar, her hâlükârda değişecek gibi görünüyor. Akıllara gelmeyen cesaret ve korku ikilisi tartıya konulduğu zaman “kuşlar filleri yener” diyebiliriz. Çünkü tek bir cesaretin nice korkuya galip geldiğine hepimiz gerek şahsi tecrübelerle gerek tarihi bilgilerle şahit olmuşuzdur. Kaldı ki günümüz Filistin davası, dünyanın görünür değerini sıfırlamaya çoktandır başladı. Adeta dünya her anlamda sıfırlanmaya doğru yol alıyor. Avrupa’nın yıllardır sahiplendiği medeniyetler toplumunun aslında çok da medeni olmadığını, özgürlük naralarını çok da hak etmediğini ve söyledikleri birçok sözlerin hiç de gerçek olmadığını “Filistin ve Davası” ilan etmiş oldu. Birçok insan aldanmışlığın etkisinden kurtularak İslam’ın güzelliğini gördü ve Müslüman olmaya karar verdi ve bu akım hâlâ artarak devam ediyor. Tabi ki Batı bunu isteyerek yapmadı. Onun amacı kendisine hizmet etmeyen her oluşumu sıfırlamaktı ama inançla var olan oluşumlar tarafından “sıfırlanıyor”. Tarihler değişiyor ve “Filistin ve Davası” yeni bir çağ açıyor.
Sevcan TURAN ÖZCAN / İstanbul