Kurban; Yüce Allah’ın rahmetine yaklaşmak için ibadet maksadıyla kesilen özel hayvandır. Kurban hicretin 2. yılında meşru kılınmıştır, meşrutiyeti ise; Kur’an, sünnet ve icma ile sabittir.
Rabbimiz Yüce Kitabında; “Biz, her ümmete (Kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah’ın adını ansınlar diye kurban kesmeyi gerekli kıldık.”1 buyurarak bu emrin yerine getirilmesini farz kılmıştır.
İmam Azam’a göre; kurban bayramında ibadet niyetiyle kurban kesmek, hür, mukim, Müslim ve zengin kimselere vaciptir, diğer mezhep imamlarına göre ise sünneti müekkededir. İmam Azam’a göre akıl ve buluğ şart değildir, böylece zengin olan bir çocuğun veya bir delinin kurbanını onun malından alarak velisi kesebilir.
Kurbanın Keyfiyeti:
Kurbanlar sadece koyun, keçi, deve ve sığır cinsinden olan (manda gibi) hayvanlardan kesilir. Tavuk, horoz ve kaz gibi küçükbaş-evcil hayvanlardan, etleri yenen vahşi hayvanlardan kurban olmaz. Bunları kurban niyetiyle kesmek tahrimen mekruhtur. Kurban edilecek hayvanın uzuvlarının sağlam olması şarttır. Kulağının hepsi veya çoğu, kuyruğu, ön veya arka ayağı kesik, kör, aşırı cılız, yürüyemeyecek kadar topal, iki veya bir gözü kör, dişlerinin çoğu düşmüş hayvanlar kurban olamazlar. Koyun ve keçiden her biri yalnız bir kişi adına kurban edilirken; deve, sığır ve manda gibi hayvanlar yedi kişiye kadar birleşerek kurban edilir.
Kurbanın Kesilme Vakti:
Eyyemu Nahr (Kurban kesme günleri), Zilhicce ayının on, on bir ve on ikinci günleri yani bayramın birinci, ikinci ve üçüncü günleridir. Fakat birinci günde kesilmesi daha faziletlidir. Kurban için alınan hayvan bayram namazı kılındıktan sonra (fecirden sonra) kesilir. Bu vakitten evvel kesilen kurbanlıklarda kurban sevabı olmaz sadece nafile bir ibadet olur. İmam Şafii’ye göre ise, kurbanlar bayramın dördüncü günü güneş batıncaya kadar kesilebilir.
Kurbanlar, kıbleye karşı yatırılarak “Bismillahi Allahu Ekber” diyerek kesilir. Kurbanı elinden geliyorsa sahibinin kesmesi daha efdaldir fakat buna güç yetiremiyorsa uygun gördüğü bir müslümana da kestirebilir. Sadece kurban sahibinin besmelesi yeterli değildir aynı şekilde onu kesenin de besmelesi şarttır. Kasden besmele terk edilirse; kurbanın eti yenilmez. Kurban sahibinin eli, hayvanı kesenin eli üzerinde olarak hayvanı kesecek olsalar, her ikisinin de besmele çekmesi gerekir. Bunlardan biri besmeleyi kasden terk ederse, hayvanın eti yenmez. Usulüne göre kesim yapmış olmak için, hayvanın yemek ve nefes boruları ile iki şah damarının kesilmesi gerekir.
Allah için kesilen kurbanın eti üç parçaya bölünerek üçte biri kendisi ve ev halkına, üçte biri misafire, üçte biri de fakirlere dağıtıma ayrılır. Hepsinin sadaka olarak verilmesi daha faziletlidir. Eğer ev halkı kalabalık ve muhtaç iseler üçte ikisi aile efradına verilebilir.
Adak olarak kesilmeyen kurbanların etinden sahibi zengin olsa bile yiyebilir ve fakir olmayanlara da yedirip dağıtabilir.
Teşrik Tekbirleri:
Arefe günü sabah namazından bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmi üç vakit farz namazın arkasından bir defa teşrik tekbirleri getirilir. Fıkıh âlimlerinin çoğuna göre hükmü vaciptir. Sünnet diyen âlimler de vardır. Bu hususta kadın- erkek, misafir- mukim, cemaatle kılan - münferit kılan eşittir. İmamı Azam’a göre ise, bu tekbirlerin vacip olması için mukim olmak, hür olmak, erkek olmak ve namazın müstehap şekilde cemaatle kılınan bir farz olması şarttır. Buna göre, misafirlere, kölelere, kadınlara ve tek başına namaz kılan kimselere bu tekbirler vacip değildir.2
- Hac - 34
- İslam İlmihali, Ö. N. Bilmen, İslam Fıkhı, Vehbe Zuhayli