Nebevi Hareket Metodu, İslam’ı hâkim kılmak isteyen Müslümanların bu hedefe doğru ilerlerken hangi yoldan, nasıl gitmesi ve bu yolda giderken izlenecek yöntemin ne olması gerektiğini ifade eden önemli bir kavramdır. İslam’ı yeryüzüne hâkim kılma hedefini kullarına tayin eden Rabbimiz, bu hedefe koşarken hangi güzergahtan ve hangi yöntemle gidilmesi gerektiği konusunda da kullarını başıboş bırakmamış ve onlara Kuran ile Sünneti rehber olarak göndermiştir. Bu noktadan sonra İslami mücadele veren Müslümanlara düşen görev hem Kur’an-ı Kerim’i hem de Peygamberimizin siretini ve sünnetini gereği gibi tetkik ederek Nebevi Hareket Metodunun ne olduğunu ortaya koymaktır. Buna ek olarak bu metodun ne olduğunun anlaşılmasından belki de daha önemli olan konu ise bu metoda uygun bir İslami mücadele vermektir.
Günümüzde ne yazık ki Müslümanlar bu metoda uymak şöyle dursun metodun ne olduğunun tespiti konusunda bile çok az bir birikime sahiptir. Her ne kadar bu alandaki çalışmalar çok az olsa da bu konuda yazılan belli başlı birkaç eserin varlığından söz edilebilir. Bunların başında Münir Muhammed Gadban Hoca’nın “Nebevi Hareket Metodu” isimli eseri gelmektedir. Bu yazımızda Münir Hoca’nın eserinden hareketle Nebevi Hareket Metodunun Mekke döneminde yer alan merhaleleri sizlerin istifadesine sunacağız.
Mekke dönemi; Müslümanların zayıf bâtılın ise güçlü olması, yeryüzünde bir İslam medeniyetinin olmaması, Kur’an’ın ahkamının dikkate alınmaması gibi yönlerden günümüze oldukça benzediği için bu dönemdeki merhalelere yer vermek ve anlamak daha öncelikli görünmektedir. Yazarın tespit edebildiği kadarıyla Nebevi Hareket Metoduna göre Mekke döneminde üç temel aşama bulunmaktadır. Birinci aşama: Gizli davet ve gizli teşkilatlanma, ikinci aşama: Açık davet ve gizli teşkilatlanma, üçüncü aşama ise devletin kuruluş aşamasıdır. Her bir aşamanın da kendi içinde çok sayıda merhaleleri vardır. Şimdi bunlara sırasıyla yer verelim.
BİRİNCİ AŞAMA: GİZLİ DAVET GİZLİ TEŞKİLATLANMA
Peygamberliğin ilk üç yılı gizli davet dönemidir. Bu dönemde Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem, toplumun önde gelen kimseleri dışında güvendiği, yakınında olan ve mevcut durumdan rahatsız olan kimselere İslam’ı anlattı. Çünkü birden aleni davete başlamak hareketi tamamen bitiren yanlış bir hamle olabilirdi. Aleni davete başladığında düşmanlarınız size karşı olmaya, iftira atmaya ve mücadele etmeye başlayacaktır. Ancak bunlarla başa çıkacak seviyeye gelirseniz aleni davete başlamanız gerekir. Aksi halde gizli davet yapma ruhsatının kullanılması lazımdır. Buna mukabil aleni davet yapacak güce geldikten sonra gizli davete devam etmek ise caiz olmaz. Gizli davet sadece bir ruhsattır asıl olan aleni davettir ve gizli davet yapmaya gerek olmayan bir seviyeye ulaşılırsa burada ruhsat biter. O yüzden İslam, gizli daveti çok kısa tutmuştur. Belli bir sayı ve kalite oluşunca Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem hemen aleni davete başlamıştır. Çünkü gizli davet, davetin hızla yayılmasına engel olan unsurlardandır. Gizli davet döneminde gözden kaçmaması gereken hususlardan biri de şudur ki herkese davet yapılmamıştır ama kime anlatılırsa anlatılsın hep Tevhid anlatılmıştır. Yani dinin temel esası olan Tevhid hiçbir aşamada ihmal edilmemiştir. Çok kısa sürmüş olsa da Mekke’de metodun birinci aşaması olarak davet de teşkilatlanma da gizli olarak yapılmıştır.
Bu aşamadaki merhaleleri şu şekilde sıralayabiliriz:
- Gizli davet gizli teşkilatlanma
- Davetin rastgele değil seçicilik esasına göre yapılması
- Davetçinin sahip olduğu kültür ve toplumdaki konumuna dayalı çalışmanın yapılması
- Genel davet
- Gizli davet sürecinde kadının rolü
- Namaz
- Kureyş’in davetten haberdar olması
- Birlikte yaşama esnasında Müslümanların müşriklere karşı tavrı
- Akide üzerine yoğunlaşıp inancı sağlam temellere oturtma
- Çekirdek kadro oluştuktan sonra davetin açıktan yapılması
İKİNCİ AŞAMA: AÇIK DAVET GİZLİ TEŞKİLATLANMA
Yapılan gizli davet çalışmalarının neticesinde Müslümanlarda çekirdek bir kadro meydana geldiği zaman artık davetin daha da geciktirilmeden açıktan yapılması gerekmektedir. Aleni davetin geciktiği her an İslami hareketin güçlenmesinin yavaşlaması ve davetin ulaşması gereken kimselerin bundan mahrum olması anlamına gelmektedir. Günümüzde gizli davetin olması gerekip gerekmediği veya nerelerde uygulanabileceği konusunu da ayrıca ele almak gerekir. Günümüzde birçok ülkede halk Müslümandır ve dinden haberdardır. Bu durumda gizli davete gerek yoktur davetin aleni olarak başlaması gerekir. Fakat halk Müslüman olduğu halde devletin Müslümanlara ölüme varacak kadar ciddi baskıları varsa buralarda gizli davet yapmak caiz olur. Nitekim bugün Doğu Türkistan gibi ülkelerde dini vecibelerini yapanların toplama kamplarına alındığı, ölüme mahkûm edildiği durumlarda hicret veya gizli davet yapılması Nebevi Hareket Metoduna aykırı değildir. Bu tarz bir baskının olmadığı yerlerde ise aleni daveti yapmak gerekmektedir.
Mekke dönemindeki ikinci aşamada davetin açıktan, teşkilatlanmanın ise gizli olarak yapıldığı görülmektedir. Bu aşamanın merhalelerini ele alacak olursak şu şekilde sıralayabiliriz:
- En yakınların davet edilmesi
- Müşriklerden yüz çevirme
- Davet edilen yeni dilin ana hatları
- Genel davet
- Daru’l Erkam’da yapılan gizli teşkilatlanma
- Buluşmaların temelinde Kur’an olması
- Düzenli ve istikrarlı bir şekilde toplanmak
- Mekke vadilerinde gizlice namaz kılma
- Manevi eğitim üzerinde yoğunlaşmak
- Zaruret anında kendini savunma
- Allah yolunda baskı ve çilelere katlanmak
- Zayıfların dinlerini değiştirmiş gibi göstermelerine izin verilmesi
- Mümkün olan her türlü vesileyi kullanıp zayıfları kurtarmaya çalışmak
- Korunmada ve savunmada Alternatif yol: Hicret
- Davet için yeni güvenli merkezler ve yeni bir çıkış üssü aramak
- Müşrik toplumun bazı örf ve kanunlarından istifade etmek
- Yüz yüze gelindiği sıralarda düşmanın olumsuz girişimleri
- Düşmanın davet liderlerine suikast düzenlemesi
- İkinci kez açıktan davet süreci: Hz. Ömer ve Hz. Hamza’nın Müslüman oluşu ve cahiliye toplumuna meydan okuma
- Cahiliyeye meydan okuma ve komuta kademesinin bu aşamadaki rolü
- Düşmanların Müslüman cemaatini takip etmesi, Müslümanların ise bu takibi etkisiz hale getirmeleri
- Krallarla konuşmada Müslüman heyetin ortaya koyduğu deha
- Akidede asla pazarlık olmaz
- Necaşi’ye karşı darbe düzenlenmesi ve bu girişimin bertaraf edilmesi
- Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile Kureyş müşrikleri arasında doğrudan barış görüşmeleri
- Bazı kişilerin ve Kureyş’e ait kolların tarafsız kalması
- Kabilenin toplanıp yönetici kadroyu koruması
- Daveti çökertmek ve müttefiklere zarar vermek için ekonomik ambargo ve boykot
- Ambargo ve boykotun sona ermesi
- Açık davet gizli teşkilatlanma sürecinde kadınların cihad, davet ve gizlilik yönünden rolü
- Barış esasına göre direniş
- İslam ile diğer inançlar arasındaki ortak unsurlardan istifade etmek
- Korunma pahasına da olsa en ufak taviz vermemek
ÜÇÜNCÜ AŞAMA: DEVLETİN KURULUŞ AŞAMASI
İslam devletinin kurulması aslında Medine dönemi ile ilgili bir konudur. Müslümanlar yıllarca davet çalışması yapmalarına ve İslami mücadele vermelerine rağmen Mekke’de İslam devleti kurulamamıştır. Bundan dolayı Mekke dışında davetin daha rahat yapılabileceği farklı yerler aramaya başlamışlardır. Bu arayışın ilk durağı Taif ve Habeşistan olsa da bu yerlerde İslami davetin kabul görmemesinden dolayı Medine’ye hicret gerçekleşmiş ve İslam devleti Medine’de kurulabilmiştir. Mekke’de her ne kadar İslam devleti kurulamadıysa da yıllar sonra Müslümanlar Mekke’yi de fethetmeyi başarmışlardır.
Mekke döneminin sonları ile Medine döneminin başlarına tekabül eden üçüncü aşamanın merhalelerini şu şekilde sıralayabiliriz:
- Mekke dışından bir güç ve başka bir merkez arayışı
- Mekke’deki düşmandan korunma talebinde bulunma
- Davanın selameti için Arap kabilelerinden emniyetli mekân ve koruma talebinde bulunmak
- Pazarlığın başarısız olması
- Bütün nazarları hareketin çıkış merkezine yönlendirmek
- Birinci biatin önemi ve getirdiği yeni kazanımlar
- Düşmanla savaşmaya izin verilmesi
- Devletin kuruluşu için yapılan ön görüşmeler
- Siyasi Açıklama (Biat)
- Görüşmelerin sonuca bağlanması
- İslami hükümetin seçim yolu ile oluşturulması
- Savaş kararını İslami hareketin yöneticileri verir
- İslam devletinin doğuşunu İslami hareketin yöneticileri belirler
- İki devlet arasında propaganda savaşının başlaması
- Elverişli mekân seçimi, hicret ve son olarak gizlice toplanma
- Yönetici kadroyu yok etmek için düşmanın toplanıp karar alması
- Hicret esnasında yapılan dahiyane beşerî plan
- İslam’a yeni katılan insanlar
- İbadet sembolleri için ilk resmi ilan
- Planın başarıya ulaşması ve liderin yönetimin merkezine ulaşması
Nebevi Hareket Metodunun Mekke döneminde Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in izlediği metot ana hatlarıyla bu şekildedir. Tabii ki Nebevi Hareket Metodunun merhaleleri burada yazılanlar ile sınırlı değildir. Araştırmacıların bu konuya daha fazla yoğunlaşması ve derinlemesine araştırmalar yapması ile çok daha fazla tespitlerde bulunmak mümkün hatta gereklidir. Buna ek olarak İslami hareketin başarıya ulaşmasını isteyenler kendi kafalarına göre değil bu metoda uygun olarak bir mücadele ortaya koymak zorundadırlar. Metoda uygun olmadan ortaya konulan mücadele Müslümanlara zaman ve güç kaybettirmekte bunun yanı sıra ümitleri de bitirmektedir. Bu metoda uymak, İslami hareketin başarıya ulaşmasında çok önemli bir husustur. Fakat sadece metoda uymak yetmez buna ek olarak hareketin fertlerinin çalışkan, fedakâr, gayretli ve cesur da olması lazımdır. Ayrıca halkın da layık ve hazır olması gerekmektedir. Davetin başarıya ulaşması biraz önce zikredildiği gibi çok yönlü bileşenlerin bir araya gelmesi ile mümkün olmakla birlikte bunlardan en önemlisi Nebevi Hareket Metoduna sımsıkı sarılmak ve Kur’an -Sünnet çizgisinden ayrılmamaktır. Rabbim bu metodun ne kadar önemli olduğunu ve metodun inceliklerini anlamayı, bu metotla mücadele etmeyi tüm Müslümanlara nasip eylesin…