Vakti zamanında odunculukla geçinen, çalışkan, dürüst, dindar bir adam vardı. O zamanda yaşayan bazı insanlar, yakın bir çevrede bulunan ve nadir yetişen bir ağaca kutsallık izafe etmişler ve adaklarını, dileklerini o ağaç aracılığıyla yapıyorlardı.
Oduncu, bu ağacı Allah’a ortak koşma sebebi olarak görüyordu ve bunun için kesmeye karar verdi. O zamana kadar kimse buna cesaret edememişti. Ve bir gün oduncu baltasını aldı ve verdiği kararı uygulamak üzere yola koyuldu. Yolda karşısına acayip görünüşlü, insana güven vermeyen biri çıktı. Oduncu: “Sen kimsin?” diye sordu, o da: “Ben şeytanım” diye cevap verdi.
Oduncu: “Vay alçak, vay hain demek insanları yoldan çıkaran sensin, seni öldüreceğim” diye söylenip üstüne çullandı. Bir anda şeytanı altına alıp boğazına abandı ve: “Demek ki insanları kandırıp o ağacı kutsallaştıran da sensin” dedi.
Şeytan: “Boşuna uğraşma, çabalama, beni öldüremezsin, çünkü Allah tarafından kıyamete kadar insanları saptırmak için bana mühlet verildi. Sen o ağacı kesmekten vazgeç sana bir öneride bulunacağım” diye karşılık verdi. Oduncu: “Senin kabule şayan ne önerin olabilir?” diye çıkıştıysa da şeytan şu öneride bulundu:
- “Sen o ağacı kesmekten vazgeçersen sana her sabah bir altın getirir yastığının altına koyarım. Böylece seni geçindirmeye bile yetmeyen odunculuktan kurtulmuş olursun.” Oduncu bu tekliften etkilendi ve biraz yumuşar gibi oldu:
- “Peki, vadettiğin bir altını getirmezsen ne olacak?” diye sordu.- “O zaman ağaca veya bana dilediğini yap.” Oduncu öneriyi kabul etti, ağacı kesmeden geri döndü. O gece yattı, sabah olunca yastığının altına baktı ve gerçekten bir altın konmuştu. Buna çok memnun oldu, merakla ertesi günü bekledi. Ertesi gün oldu ama yastığının altına altın konmamıştı belki başka bir yere koymuştur diye her yanı alt üst etti yine de altını bulamadı. Buna çok içerleyen oduncu hemen bıçağını baltasını alıp o ağacı kesmek üzere yola koyuldu ve aynı yerde şeytanla yine karşılaştı. Oduncu, şeytanı görür görmez hemen üzerine atıldı ama bu defa öncekinin tersine şeytan kendisini bir un çuvalı gibi savurdu. Adam kalktı, şeytanın üzerine yeni bir hamle yaptı. Ama elini bile süremedi. Ve şeytan şöyle dedi:
- “Boşuna uğraşma, sen geçen sefer beni neredeyse etkisiz hale getiriyordun, çünkü o zaman ihlâsla sadece Allah rızası için yola çıkmıştın. Şimdi ise bana kızgınlığın için yola koyuldun ve yola koyulman Allah için değil kendi nefsin içindir… Bundan dolayı artık bana güç yetiremezsin, aksine sen mağlup olursun!”