De ki: "Göklerin ve Yerin Rabbi Kim?"
Editörden:
Bismillâhirrahmanirrahim
“De ki: Göklerin ve yerin Rabbi kim?” sualine dağlardan taşlara, nehirlerden bitkilere, insanlardan hayvanlara tüm kâinat; lisan-ı hâl ile hep bir dilden “Sensin Allah’ım!” demekte.
Yoklulukta kaybolan insanın ne adı vardı ne cismi… Hakkımızda hiçbir mâlumâtımız yoktu; ne görecek gözümüz ne söz söyleyecek dilimiz… “Ol” dedi Hâlık, oluverdik tek emriyle. Ama öyle bir oluş ki; yaratmada kusur yok, hata yok, eşi yok, uygunsuzluk yok. Yokluktan varlığa geçen hayat, benzeri yok olan bir surette zuhura geldi. Neye baksa insan; her resim ressamını işaret ediyor, her kare mükemmel yaratılışının âyinesi oluyor. Kusursuzluğu gören göz, sahibine yorgun ve mağlup geri dönüyor. Kudretine hayran olanlar, Rahman’ın önünde boynunu büküyor ve “Subhanallah” diyen diller hayranlığını dile getiriyor. Ve imanlar tekrardan ziya oluyor kâinatın tefekkürü ile.
Hâlık-ı Mutlak olan Rabbin, her emri meşale oluyor kararan yollarımıza. Sahipsizliğimiz O’nun sahiplenmesiyle sona eriyor. O’nun korumasıyla emniyette oluyor, selametle yol alıyoruz hayat yolunda… Kim olabilir ki O’ndan gayrı ihtiyacı gideren, acziyeti kuvvete dönüştüren, kederi huzura çeviren?
Allah’ın varlığını, varlığının gereği olarak da şekil veren, yön veren, düzene koyan ve müdâhil olduğunu inkâr eden, kendisini içinden çıkılmaz dipsiz bir kuyuya sürüklemiştir ki; artık ne gerçeği görecek bir ışık ne de bir işaret bulabilir. Aslında o, en bedbahtlar arasına girmiş ve kaybetmiştir her şeyini insanlık adına…
Rabbimizin vahdaniyetini konu edindiğimiz, bu sayımızın iman edenlerin imanının artmasına, şüphe içerisinde olanların ise bu şüpheden kurtulmasına vesile olmasını umarak özveriyle hazırlanan dergimizi istifadenize sunuyoruz. Mayıs sayımızda buluşmak üzere… Allah’a Emanet Olunuz.