Bu sayımızda sizinle; rüya âleminde gerçekleşen ilginç bir bağlantıyı paylaşmak istiyoruz. 2001 yılında Vakfımızdan eğitim almaya başlayan bir bayan kardeşimiz anlatıyor:
Ayşegül Güngör: “2001 senesinde Furkan Vakfı’ndan hocalarımızla tanışmış ve İslamî eğitim almaya başlamıştım. Arkadaşlarla beraber kaldığımız bir ortamda bir gece rüyamda; kaldığımız binaya (Gülşen) Peygamberimizin geleceği haberi duyuluyor. Hepimiz sınıfımızda hazırlanıyor ve bekliyoruz. Sınıfın ön kısmında, sıralarda bayan öğrenciler, arka tarafta ayakta da erkek öğrenciler hazırlanmışlar. Derken Efendimizin geldiği haberi duyuluyor. Peygamberimiz, yanında Alparslan Kuytul Hocamızla birlikte sınıfımıza giriyor, kitaplığa bir kitap bırakıyor ve daha sonra hocalarımızın bize ders yaparken kullandığı ders masasına oturuyor. Önünde ders kitaplarımız bulunuyor ve Efendimiz elini o kitapların üzerine koyuyor. Hocamız da onun sağ tarafında ayakta duruyor. Ben tam olarak Peygamber Efendimizin yüzünü göremedim. Çünkü çok heyecanlanıyorum ve başımı kaldırıp bakamıyorum ama O’nun olduğunu biliyorum ve sadece ayaklarına bakıyorum.
Daha sonra Efendimiz Alparslan Hocamıza işaret ediyor ve Hocamız Efendimize doğru eğiliyor. Efendimiz ona bir şey söylüyor. Hocamız doğruluyor ve bize “Peygamber Efendimiz bu cemaatin hocalarına selam söylüyor” diyor. Sonra önde Peygamberimiz, hemen arkasından Hocamız ve onun arkasından da arkada bekleyen beyler, sınıftan çıkıyorlar. Ben de cesaretimi toplayıp Efendimize arkasından bakıyorum. Bembeyaz kıyafetler giymiş olarak görüyorum. Bu şekilde gidiyorlar. Burada benim rüyam bitiyor.
Ama asıl şaşırtıcı olan kısmı bundan sonra başladı. Ben böyle rüyaların anlatılmaması gerektiğini düşünüyorum ve bir daha göremem korkusuyla anlatmamaya karar veriyorum. Hatta önemini çok anlayamadığım için birkaç gün içinde neredeyse unutuyorum. Birkaç gün sonra bir hocamız dersimize girdi ve “bu günlerde Peygamberimizi rüyasında gören var mı?” diye sordu. Ben seslenmedim. İkinci kez; “geçtiğimiz Cumartesi gecesi bir rüya gören oldu mu?” dedi. O gün gördüğüm halde yine seslenmedim. Üçüncü kez ise direk bana hitap ederek “peki sen Cumartesi gecesi Peygamberimizi rüyanda görmedin mi?” dedi. O anda buz kesildim. Evet, tam da dediği günde görmüştüm ama o, bunu nerden biliyordu. Ben, “evet gördüm” dediğimde bu sefer şaşkınlık sırası sınıf arkadaşlarımdaydı. Olayın seyrini hayretle takip ediyorlardı. O heyecanla rüyayı bir çırpıda anlattım. Bu arada ‘Efendimizin selam gönderdiği’ kısmı unutmuşum. Bu defa hocam; “bize selam göndermedi mi?” diye sordu. İkinci ve daha büyük bir şaşkınlık yaşadım. Çünkü hocam sadece rüyayı gördüğüm günü değil, rüyamı da biliyordu. Sonra hocam bana durumu açıkladı. Meğer benim bu rüyayı gördüğüm yani Cumartesiyi Pazara bağlayan gece, sabah namazından sonra Semra Hocam da bir rüya görmüş. Rüyasında ben, ona gelip; “Hocam! Peygamberimizi rüyamda gördüm, size selam söyledi” diyormuşum. O da bu rüyasını bizim dersimize girecek olan hoca arkadaşına anlatarak bize sormasını istemiş.
O ana kadar rüyamın sâdıka bir rüya olduğunu düşünmemiştim. O dönem böyle bir rüya benim için de büyük bir moral oldu. Çünkü o yıl, lise son sınıftayken başörtüsü sorunu yüzünden okuldan atılmıştım. Kararsızlıklar içindeydim. Ama sonra Allah kendisinden razı olsun Semra Hocamın desteği ile İslamî eğitime devam ettim.”
Bu olayı bir de Semra Kuytul Hocamıza sorduk:
-Hocam! Bu görülmemiş bir durum gerçekten. Sizin açınızdan bu olay nasıl gerçekleşti?
“Evet, ilginç bir hadiseydi! Ben de bu manevi bağlantıyı unutamıyorum. Bundan 14 sene önce kardeşimizin dediği seneydi. Hafta sonu olması sebebiyle evde kalıyordum. Pazar sabahı, sabah namazından sonra uyumuşum. Tam uyku da sayılmaz, uyku uyanıklık arası bir durumda bir anlık Ayşegül kardeşimizi görüyorum. Bana “Hocam! Peygamberimizi rüyamda gördüm, size selam söyledi” diyor ve ben hemen uyanıyorum. Rüya çok kısa ve aslında Efendimizi gören ben değilim ama öyle bir sevinç ve heyecana kapılıyorum ki, kendi kendime şaşıyorum. Ben bilmiyorum ki; o gece Peygamberimiz gerçekten görülmüş ve gerçekten bu Cemaatin tüm hocalarına selam göndermiş. Hatta ders kitaplarımızın üzerine elini koymuş ve sanki onaylamış. Bu hakikaten çok müjdeli bir haber ve ben de aslında buna sevinmişim. Ertesi gün arkadaşların yanına gittiğimde böyle bir rüyanın gerçekleştiğinden hiç umudum olmadan, kendi rüyamı arkadaşıma anlattım. Aradan birkaç gün daha geçti. Talebelerden kimse gelip bir rüya anlatmayınca ben iyice ümidi kestim fakat arkadaşım; ‘ben bu gün derse girdiğimde Ayşe’ye bir sorayım bakalım’ dedi. Ben de “sor ama mümkün mü böyle bir şey? Hem görseydi kaç gün geçti, anlatırdı” dedim.
Ama demek ki Rabbim bana bu kısa rüyayı göstermeseymiş bu talebemiz, Hocamız vasıtasıyla gelen bu mübârek selamı bize iletmeyecek, bu müjdeli haberi cemaatimize vermeyecekmiş. Hem hoca arkadaşımızın derste sorması sebebiyle bu muazzam müjdeye o sınıfta olan diğer kardeşlerimiz de şahit olmuş oldu. Rabbimizin Hikmeti!
Ben de diyorum ki; bu rüya vesilesi ile gerçekleştirdiğimiz vazifemizde hatta ders programımızda kalplerimizi böyle mutmain kılan Rabbimize sonsuz şükürler olsun! Başta Muhterem Hocamız olmak üzere bu Cemaatin bayan-erkek tüm hocalarına, emektârlarına selam olsun!”